İsrail-Hamas savaşı ekseninde en çok konuşulan konulardan birisi Filistinlilerin geçmişte Yahudilere toprak satıp satmadığı. Tarihçi ve yazar Pelin Batu bu soruyu tarihsel sürecine de yer vererek detaylı bir biçimde açıklıyor.
Muhalif Özel
Tarihçi ve yazar Pelin Batu, YouTube kanalı Sapien’de ‘Pelin Batu ile Her Şeyin Kökeni’ isimli programında İsrail Devleti’nin kuruluş hikayesini anlattı. İçeriğimizde Batu’nun ‘Filistinliler Yahudilere toprak sattı mı?’ sorusuna yanıt veren bölümüne yer veriyoruz.
Pelin Batu İsrail’in Filistin’de yer edinmesi konusuna, “Theodor Herzl’in Dreyfus Davası’nı yakından takip eden bir gazeteci olduğu bilgisini vererek başlıyor.
Dreyfus’un ajanlıkla suçlandıktan sonra madalyalarının söküldüğünü söyleyen Batu, “Theodor Herzl de bunları gözlemliyor ve yazıyor. Bir süre sonra hakikaten bir Yahudi Ulus arayışı ve bizlere bir toprak gerekiyor söylemi dile geliyor. ‘Bizler burada barınamayacağız, biz burada asla yaşayamayacağız’ gibi bir sonuca varılıyor.” diyor.
Yine bir katliam ya da karışıklık olacak
Kimisinin ‘Uganda’ya mı gitmeliyiz?’, kimisinin ise ‘Güney Amerika’da bir toprağa mı gitmeliyiz?’ diye düşündüğünü söyleyen Batu, “Çin’i bile düşünen var. Yani biz bu Avrupa’dan eli ayağı çekelim, çünkü bir pogrom daha yolda. Bakınız Dreyfus olayından da bunu gördük zaten, bu onun fitilini yaktı. Dolayısıyla yakında yine bir katliam olacak ya da bir karışıklık olacak. Bizler bir ulus olarak ayrıyız.” dediklerini söylüyor.
Çoğu Yahudi’nin bizim bir memleketimiz olsun gibi düşünceleri mevzu bahis değil
Yahudilerin bir coğrafyaya gitmemiz gerekiyor düşüncesinin 19. yy.’ın sonlarında dillendirilmeye başladığını belirten Tarihçi ve yazar Batu, o dönemde nasıl bir düşünce yapısında olduklarını ise şöyle anlatıyor:
“Theodor Herzl hatta mitingler düzenliyor. Toplantılar, içtimalar düzenliyor. Zaten gazete de bunları yazıyor. Özellikle Jewish State adlı kitabı var Theodor Herzl’in. Yani ‘Yahudi Ulusu’. Kitapta bu mevzuları işliyor ve dünya birinci ziyonist kongresini topluyor. Orada da zaten meşhur konular; ‘Yahudi kimliği’,‘Nerede yaşamamız gerekiyor?’ ve ‘Bir birlik olalım’ temaları işleniyor. Düşünürsek 19. yy’ın sonunda çoğu Yahudi’nin bizim bir memleketimiz olsun, Kenan topraklarına dönelim, binlerce yıl önceki Hz. İbrahim’in topraklarını alalım, Osmanlı İmparatorluğu’na karşı savaş açalım gibi düşünceler mevzu bahis değil. Hatta O dönemin Yahudilerinin çoğunda bir ulus devlet arayışı bile yok. Ama bu Theodor Herzl‘in başını çektiği kongrede geleceklerine dair taşıdıkları endişeyle birlikte, ‘ne yapmamız gerekiyor? nereye gitmemiz gerekiyor?’ sorularını tartışıyorlar. Bu da bana göre zaten İsrail Devleti’nin oluşumunun yani Filistinliler için sonun başlangıcı diyebiliriz.”
En akla yatan konu, Osmanlı hakimiyeti altında olan Filistin topraklarına geri dönme
Böyle bir göçün gerçekleşmesi için çok ciddi bir finansal kaynak ve organizasyon gerekmesi konusunda ise Batu’nun fikirleri şöyleydi:
“İlk başta hadi bavulları toplayalım gidelim olmuyor bu. Yahudiler zaten kendi aralarında çok iyi dernekleşip, yardımlaşan topluluklar. Yüzyıllar boyunca kapital biriktirme yapan, belli sanayilerde konuşlandıkları ya da yaşadıkları pek çok ülkede ciddi kapital sermayeye sahip olan Yahudiler kongreden çıkan kararla çağrıda bulunuyorlar. Bizlerin bir toprak bulması lazım. Ne yapıyorlar? En akla yatan konu, o dönemde Osmanlı hakimiyeti altında olan Filistin topraklarına geri dönme. Ama gidip de biz İsrail’i kuracağız gibi bir niyet yok sadece oradan arazi satın almak var. Ki o dönemde gerçekten çok fakir bir coğrafyadan bahsediyoruz. Okuma yazma oranının çok düşük olduğu, halkın gerçekten de çok zor şartlarda yaşadığı bir Osmanlı Filistin’i söz konusu. Ama tabii orada toprak ağaları var. Ve bu toprak ağaları ve onların akrabaları Avrupa’dan gelen dünyanın çeşitli yerlerinden gelen Yahudilere toprak satmaya başlıyor.
Filistinliler, gelen Yahudilere toprakları sattı mı? Sattı
Konu hakkında ‘Sen Yahudi avukatlığı yapıyorsun’ diyenlere de şöyle yanıt veriyor Pelin Batu:
Şunu söylemek lazım: “Filistinliler yani o dönemin toprak ağaları, bu gelen Yahudilere toprakları sattı mı? Sattı. Aynı bugün; Bizim çevre protestolarının gerçekleştiğini gördüğümüz Bodrum’da yerel halk, ormanın eteğinde yaşayan halk Kanadalı firmaya satıyor mu bölgeyi kazıp da altın çıkaracak diye? Sattı. Ama sonra nehirlerinin zehirleneceğini görünce her şeylerini kaybedeceklerini anlayınca; çevrecilere, protestoculara katılıp da biz topraklarımızı satmayız, ağaçlarımızı kestirmeyize geliyor. O dönemin Filistin’de yaşayan toprak ağalarına sormak lazım. Sen böyle koca koca zeytinlikleri, arazileri gelen 3-5 Yahudiye satıyorsun, bunu bir tehdit olarak görmüyorsun. Gittikçe daha fazla arazi alıyorlar. Sonunda da devlet kuruyorlar mı? Kuruyorlar.”
Yorum Yazın