Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. İdare usulü halkın kaderini bizzat ve bilfiil belirlemesi esasına dayanır. Milletin hakiki ve yegane temsilcisi Türkiye Büyük Millet Meclisi’dir. Türkiye Büyük Millet Meclisi haricinde hiçbir fert, hiçbir kuvvet ve hiçbir makam Milletin kaderine hakim olamaz. 8 Nisan 1923
Cumhuriyetimizin kuruluşundan önce yazılan bu satırlar, Milli Mücadeleyi
başarıya götüren ve partimizin öncülü olan Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i
Hukuk Cemiyeti’nin Dokuz Umde başlıklı bildirisinin ilk bölümünden
alınmıştır. Bu bildiri partimizin ilk programı niteliğindedir ve hala partimiz
için büyük bir övünç kaynağıdır. İstiklal Harbi’nin içinden çıkan CHP,
egemenliğin kayıtsız ve şartsız millete ait olduğunu bir program ilkesi
olarak vatandaşlarımızla paylaşmış ve milletin tek ve gerçek temsilcisinin
TBMM olduğu ilkesini hayata geçirmesinin üzerinden bir asır geçmiştir.
Bir asır sonra yine aynı inanç ve güvenle yeni bir program yazımı için
hazırlıklara başlıyoruz.
Cumhuriyet Halk Partisi, ülkemizin ve partimizin büyük kurucusu Mustafa
Kemal Atatürk’ten bugüne bir program partisi olmuştur. Milli
Mücadele’nin ve ardından devrimler döneminin en zorlu koşullarında bile
Halkçılık Programı (1920), Dokuz Umde (1923), Halk Fırkası Kuruluş
Nizamnamesi (1923) ve 1931 Programı gibi metinler hazırlanmış ve bu
metinlerdeki siyasal amaçlar uygulamaya konulmuştur. İlerleyen on
yıllarda Düzen Değişikliği Programı (1969), Ak Günlere (1973) ve İkinci
Yüzyıla Çağrı Beyannamesi (2020) gibi metinler de CHP’nin bir program
partisi olduğunun açık delilleridir.
Özetle CHP’liler için siyaset kişisel kariyer mücadelesi, zenginleşme aracı
ya da şahsi güç arayışı değil bir siyasal programı sahiplenerek ve
uygulayarak ülkeyi aydınlık yarınlara taşıma mücadelesidir. Siyasi
hayatımızda birçok parti iktidar imkanlarıyla ayakta kalmış, iktidarda
olmanın sağladığı imtiyazlarla kendisine bir taban oluşturmaya çalışmıştır.
Bir program partisi olan CHP ise her dönemde Türkiye’nin ihtiyaç
duyduğu ilke ve fikirleri önce tartışıp tespit ederek, ardından da savunarak
vatandaşlarımızı bu ilkeler ve fikirlerin uygulamaya konulması için
seferber etmiştir. Bu nedenle CHP ve CHP’liler için parti programı en
önemli siyasal metindir. Partimizin Büyük Önder Mustafa Kemal
Atatürk’ten bu yana tavizsiz bir şekilde savunduğu temel ilke ve
değerlerini koruyarak, yeni dönemin ihtiyaçları doğrultusunda programını
yenilemesi İkinci Yüzyıl Değişim Kurultayımız ile başlayacak yeni
dönemin en önemli siyasal görevleri arasındadır.
Cumhuriyet Halk Partisi, Türkiye’nin en köklü, en örgütlü ve en eski
partisidir. Siyasi hayatımızda birçok parti kurulup, ilerleyen dönemde
ortadan kaybolurken CHP’nin bu kadar uzun ömürlü, etkili ve güçlü
olmasının iki temel sebebi vardır. İlk olarak CHP’nin köklerinden getirdiği
ve altı okla cisimleşen akılcılık, bilim ve eğitime önem verme, kadın-erkek
eşitliği, laiklik, demokrasi, ulusal çıkarların korunması ve barış gibi
Cumhuriyetin kurucu değerleri dönemler değişse de Türkiye ve partimiz
için önemini korumaktadır. İkinci olarak ise CHP bu değerleri korumanın
yanında çağdaş gelişmeler ışığında kendini yenilemeyi başarmış bir
partidir. Yani CHP hem köklerini korumayı hem de değişmeyi bir arada
başarabildiği için Türkiye’nin en eski, en güçlü ve en örgütlü partisidir.
Bugün de partimiz büyük bir değişim süreci içerisindedir ve bu değişim
sürecinin bir önemli özelliği ve bileşeni de parti programımızı günün
koşullarına uyumlu hale getirmektir.
Programımızı Neden Değiştiriyoruz?
CHP’nin 2008 yılında toplanan 14. Olağanüstü Kurultayı’nda Çağdaş
Türkiye İçin Değişim başlıklı bugün de yürürlükte bulunan programımız
kabul edilmişti. Bu programın kabulünden günümüze kadar geçen sürede
dünyada ve ülkemizde çok önemli değişiklikler meydana geldi. Dünya
Covid-19 pandemisiyle birlikte çoklu krizler dönemine girdi. Ekolojik
felaketler, göç krizi, gıda krizi, ticaret savaşları, yeni pandemi olasılığı,
savaşlar, küresel ısınma ve iklim krizi tartışmaları yeni bir endişe çağının
kapısını aralıyor. Bilim ve teknoloji alanında yaşanan gelişmeler, yapay
zekanın öngörülmesi güç geleceği, internetin ve sosyal medyanın
hayatımızda kapladığı yerin genişliği gelecek için yeni fırsatları ve riskleri
gündeme getiriyor. Dünyamız demokrasi ve özgürlüklerin tehdit altında
olduğu; savaş, katliam ve soykırımların yeniden gündeme geldiği bir
dönemden geçiyor.
Bu kapsamda ülkemiz iktidarın hukuk tanımaz anlayışı karşısında hemen
her alanda büyük bir gerilemeyle karşı karşıya. Demokrasi, insan hakları
ve hukuk devleti gerilemenin en sert biçimde yaşandığı alanlar oldu.
Cumhuriyetin büyük zorluklarla vücuda getirdiği kurumlar bir bir
işlevsizleştirildi. Bu yönetim anlayışı ülke ekonomisine de büyük zararlar
verdi. Yolsuzlukların önemsenmediği bir ahlaki çöküş iklimi ülkeye
egemen hale geldi. Para ve maliye politikasının sınırlarını çok aşan bir
vizyonla istihdam, tarım, sanayi gibi alanları da içeren çok yönlü bir
ekonomik yeniden yapılanma ülkemizin önünde bir zorunluluk olarak
duruyor. Bu yıkım, eşitsizliklerin derinleştiği ve sosyal adaletin ortadan
kalktığı bir toplumsal ortam yarattı. Yirmi iki yıllık yıkım döneminin en
ağır maliyetini ödeyen kesim ise gençler oldu. Cumhuriyetin en önemli
atılım konusu olan Milli Eğitim iktidar eliyle yozlaştırıldı. Temel eğitim
kurumları ve üniversiteler dünyayla yarışacak fikri hür, vicdanı hür, irfanı
hür nesiller yetiştirme hedefi terk edilerek eğitim kurumları siyasal
amaçlara kurban edildi.
Dünyadaki ve ülkemizdeki bu koşullar partimizin iktidarını hem zorunlu
kılıyor hem de bizlere tarih karşısında büyük görevler yüklüyor. Parti
programımızı iktidar hedefine uygun olarak dünyada ve ülkemizde ortaya
çıkan yeni sorunlar, fırsatlar ve meseleler karşısında partimizin tutumunu
ve çözüm önerilerini yansıtacak bir içeriğe kavuşturmak gerekiyor.
Otoriterleşmeye karşı demokrasi ve hukukun üstünlüğünü yerleştirmek;
ekonomik krize ve güvencesizliğe karşı yeni bir kamuculuk, dengeli
kalkınma ve emeğin savunulması; afetlere ve iklim krizine karşı güvenli
yaşam; toplumsal cinsiyet eşitsizliğine karşı kadın-erkek eşitliği;
teknolojik yeniliklerin eşit paylaşımı ve adil kullanımı başta olmak üzere
yeni dönemi biz ve ortaya koyacağımız yenilikçi politikalar
şekillendirecektir.
Yeni programımızın çağın dijitalleşmeye dayalı, metinlerin kısaldığı
iletişim çerçevesi ile uyumlu olacak şekilde çok daha yalın ve kolay
okunur bir metin olmasını ve partimizin temel ilkelerini, Türkiye’nin temel
sorunlarına bakışını, çözüm yaklaşımını ve iktidar stratejisini ortaya
koymasını hedefliyoruz.
Programımızı Nasıl Değiştireceğiz?
Parti programının yenilenmesi sürecinde partili uzmanların katkılarıyla
yetinmeyeceğiz. Seçmenimizi, üyelerimizi, örgütümüzü, toplumsal
muhalefeti, sivil toplum örgütlerini, halkın örgütlü ve örgütsüz kesimlerini,
yani Türkiye İttifakı’nın tüm bileşenlerini programın hazırlık aşamasına
dahil edecek, çoğulcu ve katılımcı bir süreç işleteceğiz. Bunun başarılması
ülkenin siyasal, ekonomik ve sosyal sorunlarına çözümler üretilmesine ve
programa dönüştürülmesine fırsat verecektir.
Program hazırlıkları için ilk aşamada niteliksel ve niceliksel araştırma
yöntemleri kullanılarak geniş seçmen çoğunluğunun temel beklenti ve
ihtiyaçlarının tespiti gerçekleştirilecek ve iktidar stratejisinin gerektirdiği
politika konuları belirlenecektir.
İkinci aşamada bir örgüt partisi olan CHP’nin en önemli gücü olan parti
örgütünün görüşlerinin raporlanacağı bölge toplantıları, il ve ilçe danışma
kurulları, Örgüt Temsilcileri Meclisi, Yurt Dışı Temsilciler Kurulu ve
çevrimiçi üye toplantıları gerçekleştirilecek ve ayrıca partimizin Dijital
Demokratik Katılım sistemi ve teknolojinin sağladığı tüm imkanlardan
yararlanılarak üye ve örgütlerin görüşleri alınacak ve raporlanacaktır. Parti
yöneticilerinden ve milletvekillerinden oluşturulacak heyetlerle tüm illerde
saha çalışmaları yaparak ekonomik ve sosyal sorunlara dair halkın beklenti
ve talepleri araştırılacak ve raporlandırılacaktır.
Üçüncü aşamada ülkemizdeki kurumsal bilgi birikiminden yararlanmayı
sağlayacak toplantılar ve incelemeler yapılacaktır. Uzmanlarla yürütülecek
yuvarlak masa toplantıları; kitlesel örgütler ve araştırma kuruluşlarının
katılımıyla yapılacak toplantılar; bölgesel seminerler gibi araçlar
kullanılarak ülkemizin sorunları hakkında uzman ve sorunun taraflarının
görüşlerine başvurulacak ve bu görüşler raporlanacaktır. Dördüncü
aşamada program çalışması yukarıdaki aşamalarda ulaşılan veriler ışığında
taslak metin haline getirilecektir.
Son aşamada ise bu taslak metin örgüt ve kamuoyunun görüşlerine
açılacak ve geri bildirimler çerçevesinde Kurultay’ın onayına sunulacaktır.
Yeni Programla Ne Hedefliyoruz?
31 Mart 2024 Yerel Yönetim Seçimleri siyasi hayatımızda çok önemli bir
kırılma noktası olmuştur. Partimizin kazandığı belediye sayısındaki ve
yerel iktidar alanındaki ciddi artışın yanında partimizin birinci parti olması
büyük bir dönüşümün habercisidir. Bu şartlarda geçmişten bugüne iktidar
mücadelesini parti programını merkeze alarak yürüten CHP’nin yeni
programı birinci parti konumuna uygun olarak partimizin tüm
vatandaşlarımız adına konuşabilmesine de imkan sağlayacak bir içeriğe
kavuşturulmalıdır. Bunun yanında yeni programımız ilk seçimde iktidara
gelmeyi hedefleyen partimizin iktidar vizyonunu yansıtmalı ve iktidara
giden yolu tarif eden bir program olmalıdır.
CHP’nin kuruluşundan bugüne getirdiği en önemli özelliklerinden biri de
Türkiye için çağın en gerekli, en geçerli ve en değerli fikirlerini savunmak,
sahiplenmek ve bu fikirlere dayanan politikalar geliştirmektir. Program
çalışmaları bu politika önerilerinin geliştirilmesi bakımından kritik öneme
sahiptir. Ayrıca katılımcı bir yöntemle oluşturulmuş ve partimizin tüm
vatandaşlarımız adına konuşmasına imkan verecek bir program metni
seçmen desteğimizin artmasına da önemli bir katkıda bulunacaktır. Oy
oranı daha da yükselmiş bir CHP’nin en kısa sürede iktidar partisi olması
kaçınılmazdır. Bu çerçevede iktidar partisi olarak CHP’nin performansının
seçmen tarafından denetlenmesi ve hedeflerinin ne ölçüde başarıldığının
değerlendirilebilmesi program metni etrafında somut bir dayanak
bulacaktır. Bunun yanında yeni program metni sadece partimizin oylarını
artırmakla sınırlı bir vizyona dayanmayacaktır. Partimiz demokrasi fikri
etrafında çok farklı toplum kesimlerini bir araya getirmiştir. Bu nedenle
yeni program ülkemizdeki kutuplaşma iklimini aşma ve otoriter
uygulamalar karşısında demokrasi birlikteliğini güçlendirme işlevini de
yüklenecektir. Yeni programımız hem partimizin temel doğrultusunu
yansıtacak hem de iktidara ulaşma hedefimize önemli bir katkı yapacaktır.
Mevcut programımızın giriş bölümünde partimizin ideolojisini besleyen üç
kaynak şöyle sıralanmıştır: “Atatürk’ün modernleşme devrimi ve altı ok
ilkeleri, sosyal demokrasinin evrensel kuralları ve Anadolu ve Trakya’nın
tarihsel ve felsefi birikimi”. Bu üç kaynak bugün de ideolojimizin ve
partimizin yürüttüğü siyasetin temel dayanaklarıdır. Bu nedenle programın
temel ilke ve değerlerinin ele alındığı bölümlerde bir değişikliğe
gidilmeyecektir. Ancak ekonomi, sosyal adalet, demokrasi, kamu
yönetimi, dış politika ve güvenlik gibi alanlarda yukarıdaki bölümlerde ele
alınan gelişmeler ışığında yeni bir değerlendirme yapılacak ve
Kurultayımızın onayına sunulacaktır.
Cumhuriyet Halk Partililer olarak siyasi hayatımızın kutuplaşmayı
güçlendiren kısır tartışmalardan çıkmasını, çoğulcu ve katılımcı bir
niteliğe kavuşmasını istiyoruz. Yeni programımızla siyasi rekabete yeni bir
fikri derinlik kazandırmayı hedefliyoruz. Bizim mücadelemiz siyaseti
birbirini dinlemeyenlerin siyaseti olmaktan çıkarma ve bir vizyon yarışı
haline getirebilme mücadelesidir. Bu mücadelenin bir sonucu olarak
ülkemizde siyasal rekabet karşılıklı hakaretler, düşmanlık ve kutuplaşma
ortamından çıkarılacaktır. Devlet gücü kullanarak yandaşlar yaratma ve
yandaşlara imtiyaz dağıtma anlayışının yerine programlar üzerinden
toplumla ilişki kurulan yeni bir siyaset anlayışına geçilmesinin
mücadelesini yürütüyoruz. Bunları gerçekleştirmek için partimizin
köklerinden ve milyonlarca seçmeninin gönlündeki Türkiye İttifakı
anlayışından aldığımız güçle yeni programımızı hazırlayacağız. Bu
programda ilke ve değerlerimizin çerçevesini çizdiği politika konuları
hakkında hangi politika enstrümanlarını kullanacağımızı, partimizin nasıl
bir Türkiye vizyonu olduğunu, dünyada ve Türkiye’de yaşanan değişimleri
nasıl değerlendirdiğimizi ve onlara nasıl bir yön vereceğimizi,
uygulayacağımız politikaların olası yan etkileri ve istenmeyen sonuçları
karşısında hangi tedbirlere başvuracağımızı ortaya koyacağız. Bunun
yanında yeni programımız partimizin rekabet stratejisi bakımından da
büyük önem taşımaktadır. Çünkü yeni program metni hem amaçlar ve
değerler bakımından hem de politika konuları ve Türkiye’nin meselelerine
yaklaşım bakımından CHP’nin diğer partilerden farkının daha açıklıkla
görünmesini sağlayacaktır.
Siyasi partilerde değişim gayretlerinin başarısı için zamanlama büyük
önem taşımaktadır. Partilerin seçim mağlubiyetlerinin yarattığı krizlerle
mücadele ettiği, iç çekişmelere sürüklendiği dönemlerde bu değişimler için
uygun bir ortam yaratmak çok zordur. Zamana yayılan, kolektif düşünme
ve çalışma imkanlarının kullanıldığı ve dayanışma içinde yürütülen
değişim hamleleri şüphesiz ki başarılı olmaya daha yakındır. Aceleci
tutumlarla ve göstermelik değişimlerle kurumların bir yere varması
mümkün değildir. Bu nedenle içinde bulunduğumuz konjonktürde yani
partimizin büyük bir seçim zaferinin hemen ertesinde ve kendini içten ya
da dıştan büyük bir baskıyla meşgul hissetmediği ve seçimsiz bir ortamda
yarını kuracak değişimlere imza atmak çok daha kolay olacaktır.
Cumhuriyet Halk Partisi uzun tarihi boyunca çok zorlu dönemeçlerden
geçmiştir. Yeri gelmiş partimizin mallarına el konulmuş; yeri gelmiş İlçe
başkanlarımız, İl başkanlarımız sokak ortasında alçakça suikastlere
uğramış; yeri gelmiş Genel Başkanlarımız türlü saldırıların hedefi olmuş;
yeri gelmiş darbeciler partimizin kapısına kilit vurmuştur. CHP’yi bütün
bu zorluklardan çıkaran ve ilk günkü heyecanla mücadeleye koşan
üyelerinin azim ve kararlılığı olmuştur. CHP üyelerinin ve örgütünün
partisidir. CHP’yi var eden CHP’lilerdir. Bu nedenle programımızı
örgütlerimiz ve üyelerimizle birlikte yazacağız. Bunu yaparken
örgütümüzle birlikte bize oy versin ya da vermesin bütün toplum
kesimlerini dinleyeceğiz, farklı mesleki ve bilimsel uzmanlıklardan
yararlanacağız. Ayrıca katılımcı bir şekilde hazırlanan ve herkesin katkıda
bulunduğu bir program parti içi kısır çekişmelerin de önüne geçecek ve
üyelerimizin partiye bağlılığını güçlendirecektir. Partililer kariyer
hesabıyla ya da kişisel çıkar beklentisiyle değil partimizin başarısı ve
programının uygulanması için mücadele yürüteceklerdir.
HALKÇILIK PROGRAMINA ÇAĞRI
Mustafa Kemal Atatürk tarafından 13 Eylül 1920’de TBMM’ye sunulan
Halkçılık Programı’nın verdiği ilhamla yeni programımıza Halkçılık
Programı adını vereceğiz. Bu programda halkın sorunlarına yine halkın
talepleri çerçevesinde çözüm önerileri sunacağız.
Programımız halk için, halkla birlikte hazırlanacak ve Cumhuriyetin ikinci
yüzyılının gelecek vizyonunu oluşturacaktır. Örgütümüze ve tüm
vatandaşlarımıza çağrımız Halkçılık Programına katkı vermeleri ve büyük
değişimin parçaları olmalarıdır.
İkinci yüzyılda Atatürk’ün vasiyetini yerine getirelim, Türkiye’yi hep
birlikte muasır medeniyet seviyesinin üstüne taşıyalım. Hem programımızı
hem geleceği birlikte inşa edelim.
Yorum Yazın