Kürt seçmenden istediği ne?

Rasim Ozan Kütahyalı’nın yeni misyonu DEM Parti ile MHP’nin arasını yapmak mı?

  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Yorumlar
Rasim Ozan Kütahyalı’nın yeni misyonu DEM Parti ile MHP’nin arasını yapmak mı?
Abone ol

İktidara yakın gazeteci kimliğiyle bilinen Rasim Ozan Kütahyalı 31 Mart yerel seçimlerinde, İstanbul’da DEM Parti’ye oy verme çağrısı yapıyor. Ancak Kütahyalı’nın asıl misyonu bununla sınırlı değil…

Oğuz Büber - Muhalif Analiz


Yaklaşın anlatıyorum…


Kütahyalı’nın anlatmak istediklerinin iki bölümü var. İlk kısmına oluşturduğu senaryo, konu ya da tema diyebiliriz. Okuyunca anlamlandırmak size kalmış.

İkincisi ise bu senaryoda Kürt seçmeni yönlendirmek istediği nokta.


İlkinden başlıyorum. Son çıktığı televizyon yayınında bu eksendeki düşüncelerini hikayeleştirerek anlatıyor.

Kütahyalı, DEM Partili milletvekili bir arkadaşının kendisine anlattıklarını aktararak konuya başlıyor. Ama anlatmadan önce de önemli bir vurguda bulunuyor. Dediğine göre DEM Partili vekil, konuyu kamuoyunda dile getiremeyeceğini söylüyor. Hatta Kütahyalı'ya da “Sen de bunu söyleyemezsin” diyor.

Kütahyalı ise “Ben söylerim. Bir yerde de biraz anlattım, burada daha net söyleyeyim” diyerek başlıyor yayında arkadaşının söylediklerini anlatmaya:


“Şu an Türkiye, biz Kürtleri; İngiltere’nin Kıbrıs’ı idare ettiği gibi mi, Fransa’nın Cezayir’i idare ettiği gibi mi, Belçika’nın Kongo’yu idare ettiği gibi mi idare edecek? Sorun bu dedi. Bugün; çözüm süreci, eşit muhatap bunlar bitti.”

Ve sonrasında bu idare sistemlerinin yapısına dair örnekler veriyor:

“Bu benzetme birçok kişiyi rahatsız edebilir ama çok çarpıcı bir şey söylüyor. Birçok Kürdü de rahatsız eder, Türkü de rahatsız eder. Kıbrıs’ta biliyorsun İngiltere idaresi vardı ve hoşgörülüydü. Bizim Kıbrıs Türkleri mesela ‘İngiltere bize zulmetti falan demezler’. Cezayir’de Fransa bayağı bir sertti. Belçika Kongo’da aşırı sertti. Şimdi dediği; ‘Şu anda Türkiye isterse Belçika’nın Kongo’da yaptıklarını yapar. Kimse de gıkını çıkartamaz.’ Bak bu çok acı bir şey. Aradaki güç, aradaki kudret farkını görmüş bir Kürt aydını ve şu anda da milletvekili. Fransa’nın Cezayir'i gibi de idare edebilir. ‘Çözüm süreci, eşit muhatap, masaya oturma’ bunlar palavra dedi.”

Yani Kütahyalı’nın aktardığına göre; DEM Partili bir vekil, bugün Türkiye Cumhuriyeti yönetiminin Kürtlere uyguladığı politikaya şükretmesi gerektiği yönünde görüş bildiriyor. Hatta devletin ‘çözüm süreci, eşit muhatap, masaya oturma’ gibi faaliyetlerde istese hiç bulunmayacağını da belirtiyor.

Bu gibi konuların DEM Parti cephesinde konuşulduğunu, düşünüldüğünü ancak söylenmediğini ifade ediyor.

Kütahyalı bugünkü siyaset ikliminin değiştiğini ise bir Mars metaforu üzerinden anlatıyor:

“Dünya değişmiş, Mars’tayız. Kabullenmek istemiyoruz. Hala bana Mustafa abi diyor ki, ‘Ya Rasim şuradan baklava getir.’ Abi getiremem burası Mars, baklava yok. Mustafa Abi diyor ki, ‘Rasim bugün bir Adana (kebap) yiyemez miyiz?’ Adana yok abi. Mars’ın yemeklerini nedir? Onu öğreneceğiz. Mars’ın yemeklerini yapacağız. Ama onu da kimse bilmiyor. Mars’ta ocak var mı? Mars’ta fırın var mı? Onu da bilmiyoruz. Ben dahil. Burada hayatımda ilk kez kendimi bu kadar tek başıma hissediyorum. Durum bu.”

Ve sonrasında da en yukarıda bahsettiğim; Kürt seçmeni çekmek istediği, sosyal medyada paylaşımlarında da bunu gösterdiği nokta geliyor:

“Hala şöyle Kürtler var; ‘MHP’yi atsın bizi alsın’. Ne yapıyorsun? Yok öyle bir dünya! MHP artık bu işin parçası. Sabriciğim (programdaki diğer konuk) orada sana bile tenkitim var. Abi Devlet Bahçeli, şudur, budur onlar bitti. Devlet Bahçeli bu devletin ruhu şu an. Bu ruh da beden kolay ayrılamaz ama bu özgüvenle birlikte Tayyip Erdoğan yarın İmralı’ya tecridi kaldırsın. Daha abartıyorum İmralı’ya yeni tesis yapsın, villa yaptırsın. Devlet Bey der ki Tayyip Erdoğan’ın kararı. Saygı duyar. Bu durum ilk kez böyle.”


Son cümlesinde de aslında bu garip durumu tanımlıyor. Kütahyalı’ya göre, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan İmralı’ya yani PKK elebaşı Abdullah Öcalan’a tecridi kaldırsa; İmralı’ya yeni tesis ya da villa yapsa bile MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin buna saygı duyacağını belirtiyor. MHP seçmeni ve ülkücü kitle de buna katılacak mı acaba?

Kütahyalı’nın işaret ettiği yeni sistem de AK Parti önderliğinde MHP - DEM Parti diyaloğu mu ki?


Gelelim Rasim Ozan Kütahyalı’nın misyonunun sosyal medya tarafına…

31 Mart Yerel Seçimleri’nde Kürt seçmenin İstanbul’da kendi adaylarına oy vermesi ve yüzde 9 gibi bir oy almaları durumunda;

-Selahattin Demirtaş’ın ve hapisteki Kürt siyasetçilerin salınacağını,

-İmralı tecritinin kaldırılacağını,

-Bir daha da DEM Partili belediyelere kayyım atanmayacağını belirtiyor.

Diğer bir ifade ile bu durumların gerçekleşmesi için Kürtlerden Ekrem İmamoğlu’na oy gitmemesi gerektiğini işaret ediyor.

Biliyorsunuz kamuoyunda CHP ile DEM Parti’nin gizli ortaklığı olduğunu iddia edenler var. Ancak Kütahyalı’ya göre devletli takım; CHP’li Ekrem İmamoğlu’nun kazanmasını istiyormuş ve böylelikle kayyum rejimi, hapis ve tecrit devam edecekmiş…

Ufak bir masal arası vererek sizlere şunu aktarmak zorundayım. Devletli takımın yani derin devletin desteklediğini iddia ettiği Ekrem İmamoğlu hakkında ‘YSK üyelerine hakaret ettiği iddiası ile dava açılmıştı ve siyasi yasak kararı onansa kendisi hapse girebilirdi. Fakat Kütahyalı’nın harikalar diyarına göre hapistekilerin sorumlusu İmamoğlu idi.

Belediyelere kayyum atamaları gerçekleştirildiğinde ilk tepki gösterenlerden biri olan Ekrem İmamoğlu’nun yeniden belediye başkanı seçilmesi durumunda neden kayyumları devam ettirebilecek organ olacağının ise mantıklı bir açıklaması Kütahyalı’da yok. Kütahyalı olunca mantık yok…

Kütahyalı, Kürt seçmenin DEM Parti’ye oy vermesini İstanbul’da AK Parti adayı Murat Kurum’un kazanması için istemediğini söylüyor.

Böyle diyor ama yayındaki konuşmasında olduğu gibi bazı paylaşımlarında araya Erdoğan-Bahçeli ilişkisini serpiyor.

Bazılarında da Kürtlerin yalnızca Cumhurbaşkanı Erdoğan ile diyalog kurabileceğini ifade ediyor.

 

Peki, sadece Erdoğan ile diyalog kurulabilecekse ve karar verme organı Erdoğan ise hapistekilerin sorumlusu nasıl İmamoğlu oluyor ve seçimi kazanması durumunda nasıl bunu devam ettirecek kişi oluyor? Meseleyi sadece Erdoğan çözebilecekse bir ülkenin en üst mevkiisindeki kişiyi engelleyecek kim olabilir?


Kütahyalı ayrıca DEM Parti’ye oy vermeyenleri gerçek Kürt olmamakla itham edercesine, “İstanbul’da belediye seçimi değil kimlik sayımı yapıldığının bilincinde bir halktır” cümlesini de kuruyor.

 

Kayyum rejimi, hapis ve tecritin DEM Parti’nin yüzde 9 olması sonrasında kesinlikle sona ereceğini söyleyen Kütahyalı’nın neyin garantisini vererek bunu söylediği muamma.

Ama şöyle bir iddiası var: “Hayatım boyu kafaya koyduğumu yaptım. Militarizmin ve Gülenizmin çökertilmesinde başrol oynadım.”

Böyle bir iddiada bulunan Kütahyalı’nın 2013 yılındaki yazısından küçük bir kesit, bugünkü iddiasının ne kadar gerçekçi olduğu konusunda size yardımcı olabilir:

“Hizmet Erlerinin devlet kademelerinde görev alması anaların ak sütü gibi haklarıdır. ‘Cemaat devlete sızıyor, Cemaat devleti ele geçiriyor’ diyen Ergenekonculara karşı cansiperane ve en etkili savaşanlardan biri ben oldum Hocam. Bunu siz de çok iyi biliyorsunuz.”

 


Yorum Yazın