İpek Er öldü, “bana tecavüz etti” dediği Musa Orhan serbest, olayı gündeme getirenler, “hakaret” gerekçesiyle cezalandırılıyor. Avukat Nasuh Buğra Karadağ ve Avukat Ali Göymen, sosyal medya kullanıcılarına uyarılarda bulundu. Gazeteciler Cemiyetinin katkılarıyla…
Haber: Didem Çam / Ankara
İpek Er, 18 yaşındaydı, eski uzman çavuş Musa Orhan’ın cinsel saldırısına uğradığını belirten bir mektup bırakarak Batman’da, yaşamına son vermişti. Er’in ölümünün üzerinden 2 yıl geçti, Musa Orhan ceza almadı ama ölümle sonuçlanan bu tecavüz olayını gündeme getirenler hala “hakaret” gerekçesiyle cezalandırılıyor. Sosyal medya kullanımının yaygınlaşmasıyla “hakaret” diye nitelenebilen paylaşımlar yaygınlık kazandı, ancak hukukçular bu suça ilişkin cezalar konusunda uyarıyor, Avukat Nasuh Buğra Karadağ ve Avukat Ali Göymen, sosyal medya üzerinden hakaret sayılan sözleri kullananları uyararak karşılaşabilecekleri cezaları dile getirdi.
İpek Er’in intiharına gerekçe gösterdiği Musa Orhan’ın tutuksuz yargılanarak tahliye edilişi sırasında sosyal medya adeta ayağa kalkmıştı. Tahliye kararına pek çok kişi gibi, ünlü isimler de tepki göstermişti. Musa Orhan ise, Hazal Kaya, Ezgi Mola ve Farah Zeynep Abdullah hakkında hakaret davası açmıştı. Aynı gerekçeyle açılan hakaret davalarına bir yenisi de geçtiğimiz ocak ayında eklendi. Şarkıcı Melek Mosso, “Tecavüzcüleri koruyan sisteme lanet olsun!” paylaşımında bulunduğu için 2 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırıldı.
Tecavüzcü sözü hakaret mi?
Ünlü isimlerin Musa Orhan için ‘tecavüzcü’ ibaresiyle yaptıkları paylaşımlar, hakaret olarak ele alınmalı mı? Bu soruyu yönelttiğimiz Av. Nasuh Buğra Karadağ, Türk Ceza Kanunu (TCK) maddelerinden örneklerle şöyle yanıtladı:
“Hakaret suçu, TCK madde 125-131 arasında ‘şerefe karşı suçlar’ başlığı altında düzenlenmiş olup bu suç doğrudan kişinin birey olmaktan kaynaklanan kişilik haklarına saldırıdır. Bu suçun düzenleniş amacında kişinin sosyal saygınlığı ve özsaygısı korunmaktadır. Nitekim yasanın gerekçesinde de ‘hakaret fiillerinin cezalandırılmasıyla korunan hukukî değerin, kişilerin şeref, haysiyet ve namusu, toplum içindeki itibarı, diğer fertler nezdindeki saygınlığı’ olduğu belirtilmiştir. Somut bir fiil veya olgu isnat edilmesi suretiyle kişinin şeref ve saygınlığının zedelenmesi ile genel ve soyut nitelikteki söz ve davranışlarla yani sövme yoluyla kişinin değersizleştirilmesi, rencide edilmesine yönelik sözler de hakaret suçuna vücut verir.”
Av. Nasuh Buğra Karadağ
Hukuka, vicdana aykırı
Avukat Karadağ, “Ancak TCK’da şöyle de bir hüküm var” diyerek devam etti:
“Hakarete uğrayanın kişisel özellikleri dışında kalmak şartıyla kendisine isnat edilen fiil veya olgu ispatlandığı takdirde hakaret suçu oluşmaz. Biraz daha açarsak Ezgi Mola ve diğer kişilerin Musa Orhan’a ‘tecavüzcü’ diyerek hakaret ettikleri iddia edilse ve hatta bu nedenle kendilerine ceza verilse dahi, Musa Orhan’ın İpek kızımıza cinsel saldırıda bulunduğu kesinleşir ise bu durumda hakaret suçunun oluşmayacağı kanısındayım. Ezgi Mola ve diğer kişilerin bu konuda ceza almalarını kesinlikle hukuka ve vicdana uygun bulmuyorum. Zira ilk derece mahkemesi Musa Orhan’ın İpek’e karşı cinsel saldırı suçunu işlediğine yönelik karar verdi. Şu an istinaf süreci devam ediyor. Doğru olan Ezgi Mola hakkında açılan dava için Musa Orhan hakkında devam eden cinsel saldırı suçu kapsamındaki davanın bekletici mesele yapılmasıydı.”
Kişilik haklarına saldırı
İnsanların sosyal medyada yazdıklarına çok dikkat etmesi gerektiğini belirten avukat Ali Göymen ise “Bir kimsenin başka bir kişi aleyhinde onu küçültücü, incitici, eleştiri sınırını aşan bir ifade de bulunması halinde hakaret suçu oluştuğunu kabul ediyoruz. Bu durum doğrudan fiziki, sosyal ve siyasi kimliğini aşağılamak boyutunda da olabiliyor” dedi.
Hakaret ifadelerinin sosyal medyada kullanılmasının ağırlaştırıcı hüküm kabul edildiğini ifade eden Göymen, şunları söyledi:
“Dijital dünyada insanlar artık bir fikri, görüşü, ifadeyi dile getirirken faks veya yazılı bir açıklamadan ziyade kişisel sosyal medya hesaplarından açıklama yapmayı tercih ediyor. Sosyal medyaya erişim çok kolay olduğundan insanların yazdıkları ifadelere çok dikkat etmesi gerekiyor. Bu yazdıklarında başkasının kişilik haklarına saldırı içeren ifadeler bulunması halinde ise basın yolu ile hakaret suçunun oluştuğu kabul ediliyor. Buradaki en önemli husus ise basın yoluyla aleniyetin gerçekleşmiş olmasıdır. Bir radyo, televizyon veya gazetedekiler nasıl sonuç doğurursa sosyal medyada yazılanlar da aynı sonuçlara yol açar. Hakaretin herhangi bir sosyal medya aracılığıyla gerçekleşmesi, suçun basın yoluyla işlendiği anlamına gelir. Sosyal medyada eleştiri sınırı aşılmayacak ifadeler kullanılmalıdır. Aksi takdirde hem hukuki hem de cezai yönden işlemler yapılabilir.”
O kelimeler
Peki, internet ya da sosyal medya üzerinden söylenen hangi kelimeler ‘hakaret’ olarak ele alınıyor? Avukat Nasuh Buğra Karadağ bu soruya da, “İster yüz yüze ister internet üzerinden bir kişiye somut bir fiil veya olgu isnat eden, kişiyi toplum içinde rencide edecek veya öz saygısına zarar verebilecek her türlü söz hakaret suçunu oluşturabilir. Bununla beraber bir kişiye onur kırıcı soyut yakıştırmalarda bulunulması halinde de hakaret suçunun varlığından söz edebiliriz” diyerek yanıt verdi.
Av. Karadağ, hukuken hakaret suçu oluşturacak o kelimeleri şöyle sıraladı:
“TCK’nın hakaret suçunu düzenleyen yasal düzenlemesinin gerekçesine baktığımızda bir kimseye alçak, hayvan, serseri gibi yakıştırmaların yapılması durumunda somut bir fiil isnadı söz konusu olmadığı halde hakaret suçunun oluştuğu belirtilmektedir. Yine aynı şekilde bir kişiye hırsız, rüşvetçi, sahtekar gibi yakıştırmalarda bulunulması halinde de bir eylem ilişkilendirme eden soyut olarak bu yakıştırmalarda bulunması halinde de hakaret suçunun oluşacağı belirtilmektedir.
Bunlara ek olarak kör, topal gibi sözlerle bir kişinin bedensel sorunlarını ve yapısını onu aşağılamak veya küçük düşürmek için kullanılması halinde de hakaret suçunun varlığından söz edilecektir. Benzer şekilde psikopat, frengili veya AIDS’li gibi sözlerle de hakaret suçu işlenebilmektedir. Hatta yasal düzenlemenin gerekçesinde de belirtildiği gibi kişiyi toplum nazarında küçük düşürmek adına faşist, komünist veya mürteci gibi sözlerle bir siyasi düşünceyi isnat etmek de hakaret suçunu oluşturmaktadır.”
Hakaret sayılmayanlar
Hakaret suçu oluşturmayacak kelimeler hakkında da bilgi veren Karadağ, “Kişiyi rahatsız edebilecek kaba, nezaketsiz söz ve davranışlar; terbiyesiz, saygısız, yalancı, lan gibi sözler bunlara örnek olarak verilebilir. Bu kelimeler hakaret suçunu oluşturmayacaktır. Benzer şekilde beddua niteliğindeki sözler de hakaret suçunu oluşturmamaktadır. Sonuç olarak baktığımızda hakaret sayılan veya sayılmayan kelimeler kanunda net bir şekilde sayılmış değildir. Kişinin öz saygısına saldırmak veya toplum içinde kişiyi rencide etmek şeklinde bir kritere göre ayrımı yapılmaktadır” diye konuştu.
Cumhurbaşkanına hakaret
Yapılan hakaretler siyasi kişilere karşı işlendiğinde, onlara ‘sövme’ denilebilecek çok ağır nitelikte olmayanlar ayrı olmak üzere, ağır eleştirilerin hakaret olmayacağı yönünde de kararlar mevcut. Bu konuda siyasi parti yöneticilerinin daha doğrusu profesyonel siyasetçilerin daha hoşgörülü olmaları gerektiği düşünülüyor. Yalnızca cumhurbaşkanına ilişkin özel bir hüküm karşımıza çıkıyor. Cumhurbaşkanına hakaret suçu, Türk Ceza Kanunu’nda ayrı olarak tanımlanıyor.
Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Karadağ, “Cumhurbaşkanına hakaret suçu, Türk Ceza Kanunu’nun 299’uncu maddesinde özel olarak düzenlenmiş olup bu suç ile cumhurbaşkanlığı makamının şeref ve saygınlığına zarar veren fiil ve sıfatların cezalandırılması öngörülmüştür” dedi.
Karadağ, “Bununla beraber, hakaret suçu Türk Ceza Kanunu’nda ‘şerefe karşı işlenen suçlar’ başlığı altında düzenlenirken Cumhurbaşkanına hakaret suçu, ‘millete ve devlete karşı suçlar’ başlıklı bölümde düzenlenmiştir” diye devam etti.
Bedeli ağır
Cumhurbaşkanına hakaret edenlerin alacağı ceza hakkında da bilgi veren Karadağ, “Cumhurbaşkanına hakaret suçunun basit halinin cezası, 1 yıldan 4 yıla kadar hapis cezası olup suçun aleni olarak yani başkalarının da görebileceği ve algılayabileceği şekilde işlenmesi halinde 6’da 1 oranında artırım yapılır. Suçun basın ve yayın yoluyla işlenmesi halindeyse 3’te 1 oranında artırım yapılacaktır. Cumhurbaşkanına hakaret suçu, tutukluluk gibi adli kontrol tedbirlerinin uygulanabileceği katalog suçları dahil olmamasına rağmen uygulamada cumhurbaşkanlığına hakaret suçunda tutuklama kararı verildiği de görülmüştür. Bu kararların tartışmalı olduğu ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına aykırı olduğu yönünde eleştiriler de sıklıkla yapılmaktadır” diye görüş belirtti.
Nitelikli hakaret
Sosyal medya üzerinden hakaret eden kişileri bekleyen tehlikelerden de bahseden Nasuh Buğra Karadağ, “Hakaret eden kişi tespit edilebiliyorsa ve hakarete uğrayan kişi bu hakaret nedeniyle kolluk veya savcılık birimlerine şikayetini iletmiş ise hakaret eden kişi öncelikle savunmasını yapması için ifadeye çağırılır. Ardından hakkında yeterli şüpheye ulaşılırsa bir ceza davası gündeme gelir. Yargılama sonucunda ise suçlu bulunursa eylemi hakaret suçunun hangi halini oluşturuyorsa o oranda cezalandırılır” şeklinde konuştu.
Hakaret suçu cezasının 3 aydan başladığını ifade eden Karadağ, “Eğer sosyal medya üzerinden mesaj yoluyla hakaret edilmişse hakaret suçunun basit halinden ceza verilir. Bununla beraber en az üç kişinin göreceği, duyacağı veya algılayabileceği şekilde hakaret suçunun alenen işlenmesi halinde, hakaret suçu nedeniyle öngörülen ceza 6’da 1 oranında ayrıca artırılacaktır. Hakaret suçunun basit halinin cezası, 3 aydan 2 yıla kadar hapis veya adli para cezası iken hakaret suçunun kamu görevlisine karşı görevinden bahisle, kişinin siyasi, sosyal, felsefi, inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklaması, değiştirmesi, yaymaya çalışması, mensup olduğu inancın emir ve yasaklarına uygun davranmasından dolayı veya kişinin mensup olduğu inanca göre kutsal sayılan değerlerden bahisle işlenmesi halinde nitelikli hakaret suçu oluşacaktır. Nitelikli hakaret suçunun cezası ise 1 yıl ile 2 yıl arasındadır” açıklamasında bulundu.
Günümüzde anonim hesaplar kullanarak işlenen birçok suç gibi hakaret suçu da sıklıkla işlenebiliyor. Bu durumda genellikle kişilerin tespiti ya çok zor şekilde yapılıyor ya da yapılamıyor. Avrupa Siber Suçlar Sözleşmesinin ikinci ek protokolünün sanal ortamda işlenen suçlar konusunda geniş tespit imkanları içerdiğini belirten Karadağ, “Türkiye’nin de bu ek protokolüne imza atması, suçluların tespiti bakımından kendisine avantaj sağlayacaktır” diyerek sözlerini noktaladı.
Anlık öfkenin sonucu
Hakarete uğrayan kişinin hukuki haklarından da bahseden Avukat Ali Göymen, “Hakarete uğrayan kişi başka bir şehirde ya da ülkede olabilir, hiç fark etmiyor. Eğer hakareti sarf eden kişinin kimliği biliniyorsa bununla ilgili nerede olursa olsunlar bulundukları yerdeki cumhuriyet başsavcılığına suç duyurusunda bulunup sorumlusunun cezalandırılmasını isteyebilirler. Aynı zamanda sulh ceza hakimliğine başvurarak da kendisine sarf edilen paylaşıma ilişkin erişimin engellenmesini de talep edebiliyorlar” şeklinde konuştu.
Av. Ali Göymen
Hakarete uğrayan kişilerin manevi tazminat davası açabileceğini de dile getiren Göymen, şunları kaydetti:
“Yine hakarete uğrayan kişi, edenin kimliğini biliyorsa bu konuda da manevi tazminat davası açabiliyor. Hakaretin ağırlığına, kişilerin sosyoekonomik durumlarına, sabıkalarının olup olmamasına, pişmanlık ve benzeri durumlara göre de mahkeme bir karar veriyor. Hapis cezaları 3 aydan başlayabiliyor ancak genelde paraya çevrilip ertelenebiliyor. Eğer sanığın benzer suçları varsa ya da sabıkalıysa mahkeme paraya çevirme veya erteleme durumlarını da uygulamayabiliyor. Ayrıca mahkeme doğrudan ceza vermek yerine tarafları uzlaşmaya da davet edebiliyor. Özetle anlık bir öfkenin çok uzun zamana etki eden ağır sonuçları olabiliyor. Çok parlak kariyere sahip bir sanığın böyle basit bir suç nedeniyle iş başvurusunun reddedildiğine de tanık olduk.”
Telefondan akıllı olalım
Basın yoluyla hakaret suçunun son dönemlerde çok ciddi bir artış içerisinde olduğunu ifade eden avukat Ali Göymen, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bazı yurttaşlar maalesef artık birbirine katlanamıyor. Beğenmedikleri birinin sayfasının altına ya da beğenmedikleri bir paylaşımın altına bir şeyler yazma ihtiyacı hissediyorlar. Ya tek taraflı ya da karşılıklı atışmayla da işin hakaretle sonuçlanabildiğini görüyoruz. Bizim bir defa elimizdeki telefonlardan daha akıllı olmamız gerekiyor. Anlık bir öfkeyle yazdığımız şeyler belki 5 yıllık denetimli serbestlik cezasına neden olabiliyor. Maalesef bu durum çok kolay işlenebilen bir suç haline geldi. Muhatapla aynı ortamda bulunmamak suçu işlemeyi daha kolay yapsa da sonuçlarının çok daha ağır olduğunun bilinmesi gerekir. Basın yoluyla hakaret ettiği için milyonlarca kişinin görmesine de neden oluyor. Kişilerin birbiriyle saygı çerçevesinde konuşmalarını tavsiye ediyoruz. Sonuç olarak onu yazmakla kişilik ifade edilmiş olmuyor. Böylece amaçlarına da ulaşamazlar diye düşüyorum.”
Yorum Yazın