“Türkiye’nin Düzensiz Göç Tablosu: Asıl hedef Avrupa” Gazeteciler Cemiyetinin katkılarıyla hazırlanan Songül Karadeniz’in özel haberi...
Songül Karadeniz
Türkiye Ortadoğu’da süren iç karışıklıklar, terör, ve baskıcı rejimlerin etkisiyle son 10 yılda büyük bir göç dalgasıyla karşı karşıya kaldı. Ekonomik refah ve huzurlu bir yaşam arayışıyla ülkelerini terk eden göçmenlerin Avrupa öncesinde ilk durağı Türkiye oldu. Yasal olarak gelme imkânı bulamayan kişiler göçmen kaçakçılarıyla anlaşarak Türkiye’ye girebildi, girdikten sonra ya yakalandılar ya da sınırda girişleri engellendi. Pek çoğu kaçakçılar tarafından kandırıldı. Fakat kimileri için süreç böyle işlemedi. Ege kıyılarına gelebilmeyi başaran ya da halihazırda Türkiye’de bir süre yaşayıp da Avrupa’ya geçmeyi hedefleyen bu insanlar göçmen kaçakçılarıyla anlaşıp kurtuluş umuduyla tehlikeli yolculuklara çıktı, pek çok göçmen bu uğurda yaşamını yitirdi.
Türkiye, 2020 yılı verilerine göre toplam 6,1 milyon mülteciye ev sahipliği yapıyor. Özellikle 2019 yılında en yüksek seviyesine ulaşan göç oranı 2020’de pandeminin etkisiyle hızlı bir düşüş yaşadı.
Mültecilerle Dayanışma Derneği (Mülteci Der) Genel Koordinatörü Pırıl Erçoban, son durumu “Pandemi döneminde hem düzenli hem düzensiz hareketler uluslararası çapta çok azaldığı için sayılar da geriledi. Ancak pandemi etkisi hafiflemeye ve bu konudaki önlemler azalmaya başladığından, Afganistan’da Taliban'ın kontrolü ele geçirmesi, Irak ve İran’daki olaylar da eklenince doğu sınırından girişler yeniden hızlandı.” Diye ifade etti.
Düzensiz Göçte Pandemi Etkisi Azalmaya Başladı
Göç İdaresi Başkanlığı’nın verilerinde yıllara göre yakalanan düzensiz göçmen sayısı, 2005-2022 yılları arasında en düşük seyrini 32 bin 667 kişiyle 2010 yılında gösteriyor. 2019 yılı ise 454 bin 662 sayısıyla en yüksek orana sahip. Küresel ölçekte etkisini gösteren korona virüs salgınıyla birlikte bu sayı hızlı bir şekilde düştü. 2020 yılında toplam sayı 122 bin 302’ye kadar geriledi. Sonrasında pandeminin ilk etkileri gerileyince, sayılar da yeniden giderek arttı.. 17 Kasım 2022’ye kadar işlenen verilere göre bu yıl toplam 253 bin 607 düzensiz göçmen yakalandı.
2018 Sonrası En Yoğun Düzensiz Göç Afganistan’dan
Yıllara göre yakalanan düzensiz göçmenlerin uyruk dağılımına bakıldığında iç siyaseti karışık olan ülkelerden daha fazla göç aldığımız görülüyor. Suriye iç savaşının etkisi, 2014-2017 yılları arasındaki düzensiz göçmen sayısından anlaşılıyor. 2018 ve sonrasında Afganistan uyruklu düzensiz göçmen sayısında belirgin bir artış göze çarpıyor. Yine iç siyasetinde karışık durumların ve sivil ölümlerinin yaşandığı Afganistan’dan zorunlu bir göç halinin olduğu istatistiklere yansımış durumda. Düzensiz göçün en yoğun yaşandığı ülkelerin belirgin özelliği bu ülkelerde karışık iç siyaset, terör olayları ve baskıcı rejimin sorununun etkin oluşu. Düzensiz göçün en yoğun yaşandığı 2019 yılı verilerine göre; 201 bin 437 Afganistan, 71 bin 645 Pakistan, 55 bin 236 Suriye ve 90 bin 613 diğer ülkeler uyruklu göçmen yakalandı.
Kaçtıkları Rejime Dönme Endişesi
Mülteci Der Genel Koordinatörü Pırıl Erçoban, Türkiye’den çıkışlarla ilgili temel motivasyonu da değerlendirdi:
“Türkiye, 2018’in sonundan beri, bu yıl daha da bariz bir şekilde Suriye’den ve diğer ülkelerden gelenlerin kayıtlarının alınması konusunda ciddi bir kısıtlama uyguluyor, yeni gelenlerin kayıtları alınmıyor. Bir şekilde eski kayıtlarında sıkıntı çıkanlar örneğin izinsiz şehir değişikliği gibi nedenlerle kayıtlarını kaybetti. Verilen geçici koruma veya uluslararası koruma kimlik kartlarını yitiriyorlar bu kayıt dışılık ve geleceğine ilişkin belirsizlik mülteciler için önemli bir faktör. Kaydolmayınca ne olacak insanlar veya kayıtları silinince? Bir diğer çıkış motivasyonu ise Esad rejimiyle tekrar ilişkilerin kurulması ve Suriyelilerin Suriye’ye geri gönderilmesi yönündeki söylem. Muhalefetin baskısı, nefret söylemiyle birleşince hükümetin buna karşı aldığı önlem “geri göndereceğiz, sınırlarımızdan insanların girişine izin vermiyoruz” diye şekillendi. Esad rejimiyle ilişkilerin düzeleceğine dair söylemler, Suriye’den gelen mülteciler açısından “ne olacağız biz, kaçtığımız o rejime geri mi gönderileceğiz, onların eline mi terk edileceğiz” şeklinde ciddi bir endişe kaynağı. Dolayısıyla bu durum, insanların Avrupa’da şanslarını deneme yönündeki eğilimlerinde de bir yükselmeye neden oldu.”
Sahil Güvenlik Komutanlığı’nın yayınladığı tüm denizlere ait düzensiz göç istatistiklerinde en yüksek oran Aylan bebeğin de hayatını kaybettiği 2015 yılında kaydedildi. 91 bin 611 düzensiz göçmen sayısının istatistiklere yansıdığı 2015’te hayatını kaybeden göçmen sayısı ise 279. Hayatını kaybeden göçmen sayısının en yoğun olduğu yıl 2016 iken, kurtarılan düzensiz göçmen sayısının en yoğun olduğu ikinci veri 2019’da gerçekleşti. Yakalanan organizatör sayısı en fazla 282 kişiyle 2022 yılında oldu.
Mültecilere Yönelik Nefret Söylemi Endişe Kaynağı
Hem muhalefet hem de iktidarın iç siyasetin bir aracı olarak mültecileri kullanılmasının toplumda mültecilere yönelik ayrımcılığın ve nefret dilini keskinleştirdiğini belirten Erçoban,şunları söyledi:
“Günlük hayatta insanların okulda, evde, işte, sokakta bu ayrımcılık ve nefret diliyle daha fazla karşılaşması bir korku ve endişe kaynağı oldu. İnsanlar Türkiye’de artık günlük yaşamlarında huzurlu değil, bir takım önlemler var. Örneğin mahallelerin kapatılması, adres kontrolleri gibi ve bir de tabii ekonomik durum. Türkiye'deki ekonomik durumun gittikçe kötüleşmesi zaten en altta ezilen mültecileri temel ihtiyaçlarını bile karşılama imkanından yoksun bıraktı. Bunların hepsi birleşince, uzun süredir Türkiye’de olsalar ve bir şekilde toplu uyum içinde yaşamaya çalışsalar bile siyasi, ekonomik ve toplumsal alanda gördüğümüz bu çaresizlik insanları Avrupa’da şanslarını denemeye doğru itiyor.”
“Avukata Erişip İtiraz Edebilen Çok Az”
Düzensiz çıkış esnasında tespit edilen göçmenlerin Geri Gönderme Merkezleri’ne (GGM) alındığını belirten Pırıl Erçoban, sonraki süreci de anlattı:
“Bu merkezlerde ülkeyi terke davet yazılarıyla salıveriliyor veya sınır dışı kararıyla karşı karşıya kalıyorlar. İnsanların 15 gün veya bir ay içinde ülkeyi terk etmeleri isteniyor ama nasıl terk edecekler, nereye gidecekler? Kaçakçılara verilen bir para da var. Bu ücretleri bazen 3, 4 denemeyi geçene kadar çıkmak gibi koşullarla anlaşarak veriyorlar. Dolayısıyla bırakılınca tekrar tekrar deneme yolunu seçiyorlar. Bir de tabi itiraz haklarını pek fazla kullanmıyorlar çünkü çoğunun avukata erişimi yok. Sınır dışı kararına itiraz etmek için mahkemeye başvurmanın yasal süresi 7 gün gibi kısa bir süre. Bize ya da BM Mülteciler Yüksek Komiserliği’ne erişim konusunda bilgi edinebilirlerse ulaşıyorlar. Biz de barolara ihbarlarını yapıyoruz. İzmir Barosu adli yardım görevlendirmesi yapmak konusunda gerçekten takdir edilebilecek bir düzeyde ama başka pek çok baro neredeyse bu konuda adli yardım görevlendirmesi yapmak istemiyor. Bazen bütçe yetersizliği bazen kapasite yetersizliği bazen de ayrımcılık nedeniyle kısıtlı olan adli yardım bütçelerini sadece vatandaşları için kullanmayı tercih ediyorlar. Bu gibi nedenlerle avukata erişip itiraz edebilen maalesef çok az.”
Mülteci Der Genel Koordinatörü Pırıl Erçoban Göç İdaresi’nin göçmenlere yönelik tutumuyla ilgili şunları kaydetti:
“Göç İdaresi, -2022 yılının 11 aylık döneminde 248 bin 727 kişinin ülkeye girişi engellendi- diye övünerek açıkladı. Afganistan'a Pakistan'a kaç charter seferi düzenlendi, kaç kişi sınır dışı edildi bu seferlerle gibi. Bütün bunlarda en büyük sıkıntı bu sınır dışı edilen 101 bin 574 kişiyle ülkeye girişi engellenen yaklaşık 250 bin kişinin iltica ihtiyacı, zulüm riski olup olmadığıyla ilgili değerlendirme yapılmadan büyük oranda düzensiz göçmen olarak kabul edilip bu uygulamalara tabi tutulması. Bu sınır dışı ve ülkeye sokmama durumu hep oluyor aslında ama mesela bu yıla kadar göç idaresi bu rakamları açıklamazdı. Şimdi yükselen muhalefet ve nefret söylemine karşı -biz sınırlarımızı koruyoruz bakın bunları yapıyoruz, kaç kişiyi sınır dışı ettik, kaç kişinin girişini engelledik- diye neredeyse her hafta düzenli olarak bu bilgilendirmeleri yayınlamaya başladı. Göç İdaresi muhalif kesimlerin ya da mültecilere düşman kesimlerin eleştirilerini bu şekilde karşılamaya çalışıyor.”
Yorum Yazın