Türkiye genelinde 2016 ve 2018 yılları arasında yalnızca iki yıl süren OHAL, Van’da halen devam ediyor. Toplanma ve gösteri yasakları, siyasi parti ve sivil toplum kuruluşlarının faaliyetlerini olumsuz etkiliyor. Yasaklardan gazetecilik mesleği de nasibini alıyor. Gazeteciler Cemiyeti'nin katkılarıyla...
Haber: Şenol Balı – Van / Kapak Fotoğrafı: Twitter
Van’da 15 Temmuz darbe girişiminin ardından ilan edilen Olağanüstü Hal (OHAL) gerekçe gösterilerek 21 Kasım 2016’da ilan edilen eylem ve etkinlik yasağı o tarihten bu yana her 15 günde zincirleme bir şekilde uzatılarak uygulanmaya devam ediyor. Van Barosu, yasaklara karşı defalarca itirazda bulundu ve yasağın uzaması nedeniyle 2018 yılından bu yana alınan 14 yasak kararı için ayrı ayrı iptal davası açtı. Açılan davalar da yerel mahkemeler tarafından reddedildi. Erzurum Bölge İdare Mahkemesi’ne yapılan istinaf başvuruları da yerel mahkemenin verdiği kararın hukuka uygun olduğu belirtilerek reddedildi. Bunların dışında Van Barosu’na bağlı avukatlardan Mahmut Kaçan da AYM’ye bireysel başvuru yapmıştı.
Çok sayıda dava
Yasaklarla geçen bu süre zarfında kentteki birçok kurum temsilcisi ve parti üyesi hakkında 2911 sayılı Yürüyüş ve Gösteri Kanunu’na muhalefet suçlamasıyla dava açıldı. Sağlıkta şiddete karşı basın açıklaması yapan Türkiye Tabipler Birliği (TTB) Van-Hakkari Şubesi dönem başkanı Hüseyin Yaviç, Konya’da Dedeoğulları ailesine dönük saldırıyı protesto eden Halkların Demokratik Partisi (HDP) Van il başkanı ve parti üyeleri ile Van Gölü’nde yaşanan çekilmeye dikkat çekmek için basın açıklaması düzenleyen Van Çevre Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Ali Kalçık bunlardan birkaçı. Sağlık, iklim, insan hakları, göç, ekonomi ve kadın çalışmaları gibi toplumu ilgilendiren alanlar üzerine çalışma yapan STK’lar ile iktidar partisi dışında kalan partiler son yıllarda sokağa çıkamadı, çalışmalarını yapamadı. Özellikle muhalif siyasi partilerin miting yapma, stant açma gibi talepleri de çoğu zaman süren bu yasaklara takıldı.
AYM’den dönen para cezası
Öte taraftan yasaklar gerekçesiyle HDP’li bir gruba verilen para cezası, Anayasa Mahkemesi’nden döndü, mahkeme toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkının ihlal edildiğine karar verdi. Çaldıran ilçesinde haklarında para cezası verilen 10 kişi, karara Çaldıran Sulh Ceza Hakimliği’nde itiraz etti. Mahkeme itirazı reddedince grup, kararı AYM’ye taşıdı. Başvuruyu değerlendiren mahkeme, ihlal kararı verirken, kararda “Başvurucuların adli yardım talebinin kabulüne, başvurucular Suat Çevik, Hosrof Durmuş ve Seracettin Naricican hakkındaki başvuruların süre aşımı nedeniyle kabul edilemez olduğuna, diğer başvurucular yönünden toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna, Anayasa’nın 34. maddesinde güvence altına alınan toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine, kararın bir örneğinin toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Çaldıran Sulh Ceza Hakimliğine gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi” denildi.
Yasaklar kılık değiştirdi
Son olarak Van Valiliği, 24 Temmuz 2022 tarihinde bir açıklama yayınladı ve kentteki birçok alanı muaf tutarak yasakların kaldırıldığı bilgisini paylaştı. Açıklamada, kentte yapılacak tüm eylem ve etkinlikler için 24 saat öncesinden bildirilme zorunluluğu getirildi. Bu karardan sonra, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü, Newroz gibi etkinliklere izin verildi.
Gazetecilik olumsuz etkilendi
Yıllardır süren yasaklar, kentteki Sivil Toplum Örgütleri, dernek ve siyasi partiler kadar gazetecileri ve gazetecilik mesleğini de etkiledi. Yasaklar gerekçesiyle birçok gazetecinin görüntü alması engellenip, haklarında davalar açılırken, aralarında darp edilenlerde oldu. Yasakların kentteki gazeteciliğe olan etkilerini gazeteciler Zelal Sahidenur Sarı ve Yeşim Karaağar ile konuştuk. Gazeteciler, yasakların kenti bir bütün olarak etkilediğini, gazetecilerin de bu durumdan olumsuz olarak etkilendiğini dile getiriyor.
Yasaklar, gazetecilik için engel
Zelal Sarı
Uzun yıllardır kentte gazetecilik faaliyeti yürüten Sarı, yasaklar hakkında şu sözleri kullandı:
“Uzun yıllardır kentte yasaklar zincirleme bir şekilde uzatılıyor. Diğer kentlerde çoktandır tamamen kaldırılmışken Van’da hala kalkmış değil, bildirim zorunluluğu da getirilmiş durumda. Bu durum, kenti demokrasi, insan hakları, ekonomi gibi konularda geriletiyor. Bizler de gazeteciler olarak bu süreçten olumsuz etkilendik. Özellikle muhalif parti ve STK’ların faaliyetleri çoğu zaman yasaklanıyordu ve biz yasaklanan ancak yapılmak istenen basın açıklamaları veya diğer etkinlikleri takip etmek durumunda kalıyoruz. Bu durumdan biz de etkileniyoruz haliyle. Yasakların kendisi bir insan hakkı ihlali. Gazeteciler için de hem ihlal hem de işinin yapabilmek önünde engel.”
Mesleği sürdürmek zorlaştı
Yeşim Karaağar
Gazeteci Yeşim Karaağar ise yasakların meslek önünde zorlayıcı bir rol oynadığını savunuyor:
“2016 yılından beri süregelen yasaklar elbette gazetecileri de büyük oranda etkiliyor. Sadece siyasi parti ve STK’ler değil muzdarip olan bu durumdan, gazetecilik faaliyeti yürütmek ülkede oldukça zor. Hele bir de yıllardır süregelen yasakların olduğu bir kentte iseniz çok daha zor. Kurumların gazetecilerle iletişiminin zaten asgari düzeyde olduğu burada, bir de yasaklar eklenince işimizi yapmak çok daha zor bir hal alıyor.”
Karaağar, geçtiğimiz aylarda meclise sunulan ve kamuoyunda Dezenformasyon Yasası olarak bilinen basın kanununa da değindi:
“Sansür yasasının meclisten geçmesiyle beraber gazetecilerin hem alanı daraldı hem de neredeyse yaptığınız her haber artık sansüre takılıyor. Böyle bir ortamda bu mesleği sürdürmek sürdürmeye çalışmak oldukça zor olacak. Birçok haber sitesinin kapatıldığı kapatılacağı bir süreçten geçiyoruz. Bu da birçok gazetecinin işsiz kalması anlamına geliyor. Özellikle yerel basını etkileyen yasaklar ve sansür yasası aynı zamanda haber hakkını da kısıtlayan bir durumu ortaya çıkarıyor. Gazetecilik faaliyetlerinin kısıtlanması tüm toplumu etkileyen bir durum. Toplumun haber alma hakkının engellendiği ve dolayısıyla bir ihlalinde yaşandığı apaçık ortada. Bunun karşısında durması gereken sadece gazeteciler değil haber alma hakkının etkilendiği tüm kesimlerdir.”
Yorum Yazın