Gazetecilik yapmak Türkiye’nin her yerinde çok zor ancak Anadolu’nun küçük yerleşim birimlerinde farklı nedenlerle daha da zor hale geliyor. Yerelde görev yapan gazetecilerin karşılaştığı zorluklara her geçen gün bir yenisi daha ekleniyor. Meslek örgütleri ve gazeteciler yerelde görev yapmanın bedelinin ağır olduğu konusunda hemfikir. Gazeteciler Cemiyetinin katkılarıyla…
Haber: Yusuf Özgür Bülbül / Muş
Gazetecilik mesleği Türkiye’de “zor meslekler” arasında sayılırken, kamuoyunda “sansür yasası” diye bilinen yasa işleri iyice zorlaştırdı. Ancak “yerel ölçekte gazetecilik yapanlar” bunun yanı sıra, çok farklı sorunlarla da karşı karşıya bulunuyor. Dayanışmanın daha az, rekabetin çok olduğu yerel gazeteciliğin içinde bulunduğu güçlükleri gazetecilere ve yöneticilere sorduk.
Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) Eş Koordinatörü Barış Altıntaş, küçük yerleşim yerlerinde dayanışmanın az olduğunu söyledi. Yerelde nitelikli bir habercilik yapmanın güçlüğüne dikkat çeken Altıntaş, şöyle dedi:
“Bizim deneyimimizde yerelde haber yapmanın kendine has zorlukları olduğu söylenebilir. Örneğin, küçük bir yerde bir il milli eğitim müdürü veya bir sağlık müdürü ile ilgili bir haber yaptığınız zaman veya bir kayyumla; bir belediyeyle ilgili haber yaptığınız zaman idari amir sayısının daha az olduğu bir yer olduğu için birbirlerini tanıyorlar ve ilişkileri çok yakın oluyor. Bu anlamda savcıların harekete geçmesi daha kolay ve hızlı oluyor. Yerel yöneticiyi rahatsız eden bir haber yaptığınızda çok hızlı soruşturma başlatılıyor. Dava süreci olunca ise maalesef hem yurt içi hem yurt dışından davayı takip eden kişi sayısı maalesef az oluyor. Bu da zaten daha ufak bir ildeyseniz oradaki hakimlerin kendilerini daha rahat hissetmelerini sağlıyor.”
Barış Altıntaş
Habercilik cesaret istiyor
Yerel mahkemelerde dayanışmanın az yaşandığına dikkati çeken Altıntaş, “Maalesef bu anlamda küçük bir yerde habercilik yapmak, bir anlamda daha fazla cesaret istiyor diyebiliriz. Ancak ortaya çıkarılan haberlerin yetkili kişiler için etkisi ve sonucu ulusal düzeye göre daha yüksek oluyor. Bu anlamda yerel haberciliğin katkısı orantısal açıdan ulusal habercilikten daha yüksek olabiliyor.” Görüşüne yer verdi.
Yerel gazetecinin avantajı
Tunceli ve çevresinde yerel yayıncılık yapan Munzur Press’in Sorumlu Müdürü gazeteci- yazar Mehmet Bidav, gazeteciliği sürdürürken, bir yandan Arama Kurtarma Derneği’nin başkanlığını da yürütüyor. Küçük yerleşim birimlerinde habere konu olan kişilerin haberciye karşı olumsuz tavır aldığına dikkat çeken Bidav, şunları söyledi:
Mehmet Bidav
“Gazeteci, yaptığı ürünün mümkün olan en geniş kesimlere ulaşmasını ister. Bu anlamıyla yerel her açıdan sınırlı bir yapıya sahiptir. Nüfus azdır; ekonomik koşullar yetersizdir. İnsanların birbirini tanıması, günlük yaşamda karşılaşmaları, feodal ve çıkar ilişkileri, politik yapılar vb. nereden bakarsanız bakın sınırlı ve sıkıntılı bir ortamdır. Hakkında haber yaptığınız kişilerle gün içinde karşılaşabiliyorsunuz veya size karşı tavır alabiliyor; başka noktalarda sizi sıkıştırabiliyor. Hakkınızda dedikodu üretebiliyor. Ekonomik yaşamınızı zorlayacak hususlar oluşabiliyor. Gerek kamu kurumları, gerekse yerel yönetim kurumları ve STK’lar her açıdan baskı unsurlarına dönüşebiliyor. Yerelin tek avantajı daha gerçeğe dokunması; amatörlük ve heyecan… Masa başı soğukluğundan uzak çalışmak güzel bir duygu.”
Gazetecilerin yerel yöneticiler ve iktidara yönelik eleştirileri sonrası yargılanma riskiyle karşı karşıya olduğunu hatırlatan Bidav şöyle devam etti:
“Geneldeki yasal sınırlılık, yerelde de geçerli. İktidarı veya yerel güçleri sorgulayan, onların çıkarlarını zedeleyen herhangi bir tek haber nedeniyle, sorgusuz sualsiz aylarca içeride kalanları biliyoruz. Haklı bir habercilik faaliyeti sonucu suçlanıp içeri alınan gazeteciler var ülkemizde ya da yıllarca mütalaası hazırlanmayan gazeteciler… Korku, herkes korkuyor, işinden gücünden olmaktan, cezaevine düşmekten korkuyor. O durum da oto sansüre neden oluyor.”
Selçuk Taşdemir
Reklam korkusu da engel
İstanbul merkezli Medya Akademisi Derneği’nin Başkanı Selçuk Taşdemir, 2000’li yıllardan bu yana meslekte bulunuyor. Yerelmedyanın ekonomik sorunlarını dile getiren Taşdemir, yanlış bilgi akışının önemli sorun yarattığını, yerel medyanın reklam alamama korkusuyla gerek belediye gerekse de diğer yerel kurumların baskısıyla özgür habercilik yapamadığını ifade etti. Yerel medyanın bültenlere bağlı kaldığını, esnaftan istenilen ilan ve reklamların alınamadığını anlatan Taşdemir, “Bazen gözdağı ile bile karşılaşabiliyoruz. -Şu haberi yaparsan savcılığa veririz- gibisinden. En büyük sorun sosyal güvenlik ve ekonomik sorun bence. Gazeteciler arasındaki dayanışma sorunlarını da çözmeye çalışıyoruz” dedi.
Tek gelir ilan ve abonelik
Siirt’te gazetecilik yapan Ne Haber Ajansı’nın yazı işleri müdürü Yusuf Elik yaklaşık 5 yıldır mesleğin içinde. Bölgede gazeteciliğin güçlüklerine değinen Elik şunları söyledi:
“Öncelikle Siirt gibi küçük şehirlerde yerel gazetecilik yapmanın bazı zorlukları var. Küçük bir şehir olduğu için haberi yapan muhabire ulaşmak kolay. Bu durum haberden rahatsız olan kesimlerin çok kolay bir şekilde muhabire ulaşmasına ve tehdit edebilmesine neden oluyor. Yerelde çalışmanın bir diğer zorluğu maddi sürdürülebilirlik. Yerelde basının önemi henüz kavranamadığı için okuyucu üzerinden bir gelir modeli yaratmak zor. Reklamla haber kuruluşlarını finanse etmek de zor çünkü reklam gelirleri düşük. Bu nedenle yerel basın ancak ilanlar ve aboneliklerle ayakta kalabilmekte, oysa ilanlar ve abonelikler bürokrasi tarafından basına karşı bir “silah” olarak kullanılmaya çalışılıyor. Yapılan en ufak eleştiri haberinden sonra yerel basın, ilan ve aboneliklerin kesilmesi ile tehdit ediliyor. Bu da çoğu zaman sansür veya otosansüre neden oluyor. Öte yandan haber kuruluşlarının gelirlerinin az olması nedeniyle çok fazla gazeteci istihdam edilemiyor, yetiştirilemiyor.”
“Yerel basının en büyük zorluklarından biri de haber üretme problemi” diyen Elik, “Önceleri bir haber okuyucusu iken ve daha sonra gazeteciliğe başladığım günden bu yana yaptığım gözlemlerde yerel basının haber üretemediğine şahit oldum. Malum, yerelde ve özellikle küçük şehirde çok fazla sıcak haber çıkmaz. Bizler bu eksikliği özel konular, özel haberler ve belgeseller çekerek kapatmaya çalışıyoruz. Genellikle yerel basın valilik veya diğer resmi kurumların sağladığı bültenleri haberleştirmekten öteye gidemiyor. Bu da özellikle son yıllarda yerel basının zayıflamasına neden oluyor” şeklinde konuştu.
Ambargolarla karşılaştık
Yaptıkları haberler nedeniyle haklarında davalar açıldığını ve tehdit edildiklerini kaydeden Elik, sözünü şöyle tamamladı:
“Yaklaşık üç yıldır Ne Haber Ajansı’nda çalışıyorum ve bu süreçte Siirt’te kayyum yönetimi vardı ve varlığını sürdürüyor. Siirt’te de mevcut vali aynı zamanda belediye başkan vekili. Ne Haber Ajansı kurulduğu günden bu yana çokça kayyum yönetimini, valiliği ve diğer resmi kurumları “eleştiren” haberler yaptık. Gazetecilik etik kuralları çerçevesinde yapılan haberler nedeniyle hakkımızda davalar açıldı, tehdit edildik. Yapılan haberlere açılan davalar sonuçsuz kaldı. Yapılan tehditler bizi işimize daha fazla motive etti. Yapılan “kayyum eleştirisi” haberleri nedeniyle valilik ve belediyenin programlarına ve basın açıklamalarına katılmamız istenmedi ve bize çeşitli ambargolar uygulandı, uygulanmaya da devam ediliyor. Bizler ne olursa olsun işimizi yapmaya ve gazetecilik etik kuralları çerçevesinde haberlerimizi yapmaya devam edeceğiz.”
Yorum Yazın