Yunan ve Kıbrıs Rum resmî şahsiyetlerinin dış politika konularına ilişkin açıklamalarında, demeçlerinde kullandıkları dildeki, ifadelerdeki disipline, farklı kişiler tarafından söylenen sözlerdeki yeknesaklığa hayran olmamak, takdir etmemek mümkün değildir.
Özellikle Türk – Yunan ilişkileri, Kıbrıs alanında bu böyledir.
Örneğin, Yunan siyasetçiler “Türkiye’nin AB üyelik sürecini destekliyoruz” gibi doğrudan bir ifade kullanmazlar. Muhakkak kelimelerin arasına “ilke, prensip olarak” gibi bir ifade yerleştirirler.
Bu “ilke” metaforu, mecazı Yunanistan’ın desteğinin uzunca bir şartlar listesine bağlı olduğunu ortaya koyar.
Listedeki şartları da yine metaforlarla sayarlar. Uluslararası (devletlerarası) hukuk, Avrupa hukuk müktesebatı, AB üyesi devletlerin egemenliği ve egemenlik hakları gibi soyut kavramları zikrederler.
Kıbrıs konusuna ilişkin şartlarında da Kıbrıs sorununa ilişkin görüşmelerin “yeniden başlaması” isteğini dile getirirler. “BM Güvenlik Konseyi’nin kararları çerçevesinde çözüm” talep ederler. Taraflara “yararlı” ve “yapıcı” tutum göstermelerini tavsiye ederler.
Yunanistan Dışişleri Bakanı George Gerapetritis AB Dışişleri Bakanları gayrıresmî (Gymnich) toplantısı için Brüksel’e varışında şunları ifade etmiş:
“Türkiye Dışişleri Bakanı'nın beş yıl sonra Gayri Resmi Toplantıya katılmasının kritik olduğunu düşünüyorum. AB-Türkiye ilişkilerini tartışma fırsatı bulacağız. Yunanistan prensip olarak Türkiye'nin Avrupa rotasını desteklemektedir.
Elbette bu yolun Uluslararası Hukuka, Avrupa hukuk müktesebatına saygıyı, tüm üye devletlerin egemenlik ve egemenlik haklarına saygıyı gerektirdiği aşikârdır.
Özellikle, Birleşmiş Milletler'in Kıbrıs meselesine ilişkin müzakereleri yeniden başlatma girişiminin devam ettiği bu dönemde, küresel barış, güvenlik ve uluslararası hukuk açısından çetrefilli bir mesele olan Kıbrıs meselesinin BM Güvenlik Konseyi kararları çerçevesinde nihayet çözüme kavuşması için yararlı ve yapıcı bir tutumun sürdürülmesi elzemdir.” [i]
Bu demeçteki şifreleri kırarsak Yunan Bakan’ın şunları ifade ettiğini anlarız:
- İlke olarak Türkiye’nin AB üyeliğini destekliyoruz.
- Ama, Türkiye başta BM Yasası’nın hükümlerine uygun olarak uluslararası ilişkilerde “tehdide ve kuvvette” baş vurmayacak. Yani, Yunanistan’ın karasularını 6 milin ötesine genişletme “hakkına” karşı TBMM’nin aldığı “casus belli” (savaş sebebi) kararını geri alacak. Yunanistan’ı karasularını 1982 Deniz Hukuku Sözleşmesi hükümlerine göre 12 mile kadar genişletme hakkını tanıyacak.
- 1960 Kıbrıs Antlaşmalarında yer alan artık “modası geçmiş” bir sistem olan “münferit” veya “müşterek” askerî müdahale” hakkından vazgeçilecek.
- Türkiye “Kıbrıs Cumhuriyeti’ni” tanıyacak.
- Türkiye 1999 Helsinki AB Zirve Bildirisi’nin 4, 9 ve 12’nci maddelerinin hükümlerini yerine getirmiş olacak.
- Türkiye Yunanistan’ın hava sahası için 10 mil uygulamasını kabul edecek.
- Türkiye, Ege’de Yunanistan’ın egemenliğine bırakılmış Adalardan bazılarının “gayrıaskerî” statüde olduğu iddiasından vazgeçecek.
- Türkiye Doğu Akdeniz’deki iddialarından ve Mavi Vatan ideolojisinden vazgeçecek
- Türkiye, Fener Rum Ortodoks Patrikhanesi’nin “ekümenik” vasfını kabullenecek.
- Türkiye, Batı Trakya Türk Azınlığı mensuplarının Yunanistan vatandaşı olarak Yunan kanunlarına tabi olduğunu dikkate alarak Lozan’a atıfla çeşitli iddialarda bulunmayacak.
- Kıbrıs için sadece BMGK kararları ve AB hukuku esas alınacak.
- Kıbrıs sorununun Ada’da iki toplumlu, iki kesimli federal devlet kurulması şeklindeki nihai çözümü için müzakere süreci 2017’de Crans-Montana’da kaldığı noktadan itibaren yeniden başlatılacak.
- Türkiye Kıbrıs’ta “egemen eşitlik temelinde iki devletli çözüm” söylemini bırakacak ve “KKTC’nin tanınması” talebinden vazgeçecek.
- Bunları kabul etmeyen taraf “yararlı” ve “yapıcı” tutum göstermemiş olacak.
Bugün Brüksel’de yapılan Dışişleri Bakanları gayrıresmî toplantısının ve Fidan - Gerapetritis ikili görüşmesinin sonuçları değerlendirilirken Yunanistan Dışişleri Bakanı’nın Brüksel’e varışında verdiği kısa demeç hakkında yukarıda kaydettiğim şerhleri dikkate almak gerçekçi bir değerlendirme bakımından belki faydalı olabilir.
Yorum Yazın