Sevgili Okurlarım
1 Mayıs’ı düşünürken aklıma 1977 yılındaki korkunç katliam geldi. Ben de İTÜ deki arkadaşlarım ile buluşup gidecektim ki evde bir sağlık sorunu olmuştu ve gidememiştim. Emek ve Dayanışma deyince önce bedenen çalışma akla geliyor sonra da çalışanlar arasında birlikten doğan dayanışma. Ben geçmişe baktığımda ailemde bedenen çalışan çok kişi olduğunu görüyorum. Anne tarafım Çanakkale’den gelince bir market açmışlar ve paraları yetmediği için tüm aile sıra ile orada çalışmışlar. Çanakkaleli Frida yazımda annem ile dayımın önlüklü fotoğrafını görebilirsiniz. Sabah erkenden dükkanı açıp akşam geç saate kadar yıllarca çalışmışlar. Küçük dayım da üçüncü sınıfta okuduğu Tıp fakültesini bırakıp aileye yardım etmek için başka bir işte çalışmaya başlamış. Ülkemizde halen bir ailede birkaç kişi çalışmadığı taktirde geçinmek çok zor oluyor.
Annemi düşününce ev kadınlarının çok büyük bir iş yükü olduğunu düşünüyorum . Annem saat beşte kalkar ve biz üşümeyelim diye sobaları yakardı. Hepimize kahvaltı hazırlar, bizi okula, babamı da işe yollardı. Akşam üstü çocuklarına kahvaltı verir ve derslerine yardım ederdi. Bu arada evimiz tertemizdi. Akşam babam geldiğinde yemek hazırdı. Annem ise tertemiz giyinmiş olarak onu karşılardı.
Şimdi sizlere sormak istiyorum :
Ev hanımları ağır işçi değiller mi ? Onlara da sağlık sigortası ve / veya emeklilik gerekmez mi? Kim yıllarca böyle bir çalışma yapabilir ? İzin yok tatil yok !! Dinlenme hiç yok !! Bunu sadece Anneler yapabilirler. Anneler günü yakında geliyor. Anneler hediye değil ilgi ve sevgi beklerler. Hayatta iken onlara bunu veriniz !!
1 Mayısa dönelim. Dünyada bu günde toplantıları engellemek için yönetimler çok çaba sarfettiler. Hatta aşırı güce başvurup işçilere kaba güç kullanıp onları sakat bıraktılar ve zaman zaman katlettiler. Yönetimler bunu neden yapıyor? Milli gelirden işçilere daha iyi bir pay vermemek için mi? Bu pay hesaplanırsa bir ülkenin gelirinin büyük bir yüzdesini tutmaz. Ama yönetimlerin harcamaları o kadar anlamsız ve lüzumsuz oluyor ki çalışanlara pay kalmıyor???
Ben öyle bir hükümet düşünüyorum ki halkının refahını kendininkinden önde tutacak, halkını mutlu edecek, halkının eğitimini ve sağlığını sağlayacak.
Çok uzağa gitmeyelim bugünkü dünyamızda böyle ülkeler var . Bizim ülkemizde de öyle bir yönetici geçti ki bu hayalimi gerçekleştirmişti. Büyük Atatürk ülkemizde böyle bir devir yaşatıyordu ki tamamlayamadan erkenden gitti. Ne büyük kayıp oldu!! Ama bıraktıklarından gelmiş geçmiş tüm hükümetler faydalandılar.
Dilerim ki gelecek 1 Mayıs ta başta çalışanlarımız olmak üzere hepimizin yüzü güler. Bu yazımı 1 mayıs’ın yaratıcılarından "Amerikan adaleti” tarafından idam edilen Albert Persons’ın mektubu ile sonlandırıyorum.
Sevgi ve Saygılarımla
ALBERT PERSONS'UN MEKTUBU
Yavrularım, Elveda!!...
“Bu kelimeleri yazarken adlarınızın üstüne gözyaşlarım damlıyor...
Bir daha hiç karşılaşmayacağız. Ah, sevgili çocuklarım, nasıl içten, derinden seviyor sizi babacığınız. Bir gün zaten gidecektim… Ama şimdi daha mutluyum. Babanızla gurur duyabilirsiniz. Bir gün diyeceksiniz ki bizim babamız haklıydı ve gitti.
Sevdiklerimiz için yaşamakla gösteririz sevgimizi ve gerektiğinde sevdiklerimiz için ölmekle de gösterebiliriz sevgimizi... Ben tüm bir insanlık için var olduğumun bilincindeydim.Size de böyle bir misyon emanet ediyorum yavrularım.Kendiniz için değil tüm insanlık için var olun.Mücadeleniz hep haksızlığa uğrayanlar için olsun.Böylece insanlık size minnattar kalacaktır.
Gurur duyabilirsiniz çocuklarım… Babanız haklı bir dava için gidiyor. Hiç bir zaman hayat böyle geldi böyle gidiyor demeyin. Erdemli ve cesaretli olun.
Korkmayın hiçbir zaman! Erdeminiz size cesaret verecektir. İyilikleriniz hiç unutulmayacaktır. Dünya var oldukça geride bıraktığınız şerefli yaşam başkaları tarafından anılacaktı. Anılmayacağını bilseniz bile siz iyilik, doğruluk ve adaletten ayrılmayın.
Sevgili evlatlarım hayattan hiçbir zaman nefret etmeyin. Tanrı bize insanca yaşayalım diye bu dünyayı verdi. Sorumlusunuz yavrularım! Haksızlıkların karşısında durun, sessiz kalmayın.
Benim hayatımı ve doğal olmayan haksız ölümümü başkalarından öğreneceksiniz. Babanız, özgürlük ve mutluluk uğruna gönüllü olarak canını vermiş bir kurbandır.
Size miras olarak şerefli bir ad ve tamamlanacak bir görev bırakıyorum... İnsanları sevin, haksızlık yapmayın, yapana da ses çıkarın!!
Babanız şerefli bir insan. Onun adına örnek olun. Onu koruyun, bu yolda yürüyün. Kendinize karşı doğru olun, o vakit başkalarına karşı sahte olamazsınız. Yaratıcı, uyanık ve neşeli olun...
Çocuklarım, değerli varlıklarım; bu mektubu yalnız sizin için değil, daha doğmamış çocukları için ölen birçok kişinin ölüm yıldönümlerinde de okumanızı istiyorum.
Yavrularım, elveda...”
Emeklerinize sağlık,ne güzel yazmışsınız.