Yılmaz Büyükerşen 25 yıllık hizmet dönemini övgülerle, alkışlarla uğurlanarak sona erdiriyor. Bozkırın ortasında adeta bir vaha yarattı. Ama işi hiçbir zaman kolay olmadı. Muhalif bir Başkan olarak iktidarın desteğini hiç alamamış olması işin sadece bir kısmı. Zira bu 25 yıl boyunca çok çetin seçim savaşları yaşadı. AKP’nin ağır topları Murat Mercan, Kemal Unakıtan, Nabi Avcı gibi isimler tüm güçleriyle yüklendiler ama Yılmaz Hoca’yı yıkamadılar.
Bu seçimlerin en kritiği ise 2004’tekiydi. Dönemin TRT muhabiri olarak bendenizin sayımın kaderini değiştirdiği ve Yılmaz Hoca’nın DSP adayı olarak sadece 8 bin oy farkla kazandığı o seçim.
* * *
Ara sıra sosyal medyadan hatırlatıyorum. Bir zamanlar seçimleri TRT her ilde kurduğu geçici bürolarla izlerdi. Sonuçları sandık sandık toplar, önce o geçici bürolarda, ardından Ankara’da merkezde tek tek kontrol eder, gerçek ve kesin sonuçları açıklardı. Bugünü konuşmak bile acı verici benim gibi eski TRT’ciler için. O sistem, bugünkü şaibe söylentilerinin pek çoğunun önüne geçilmesinin anahtarıydı.
Velhasılıkelam Mart 2004 Seçimlerinde Eskişehir’de ben görevliydim. 4 kişilik ekibimize dönemin TRT Eskişehir muhabiri Musa kardeşim de destek veriyordu. Ve tabi gerçek gücümüz, belde muhabirlerimiz. Büyük kısmı kaymakamlıkların basın görevlileriydi aslında.
* * *
AKP'nin adayı Büyükerşen’in bürokratlarından Faruk Karaçay'dı. Su İşleri Genel Müdürüydü hafızam yanıltmıyorsa…
Dönemin siyasi iklimini de hatırlatmak lazım kısaca. 2002 seçimleri sonrası TBMM’de oluşan ezici AKP çoğunluğu vardı. İktidarda ise taze Başbakan Tayyip Erdoğan. Solun büyük partisi CHP’ydi. ANAP ve DYP hala etkindi. Ve Büyükerşen’in DSP’si adeta yok olmuştu.
En kritik konu Eskişehir’de 3 milletvekili olan CHP’ydi. Uzun süren tartışmaların ardından CHP aday çıkartmayıp Yılmaz Hoca’yı destekleme kararı aldı. Bu dönülen en keskin virajdı.
Ama yol mıcır doluydu. Genel seçimlerin ardından gücünü Belediyelerle pekiştirmek isteyen AKP tüm gücüyle sahadaydı. AKP milletvekili Fahri Keskin’i hemen her yerde görmek mümkündü. Ama asıl adam AKP Genel Başkan Yardımcısı Murat Mercan’dı. Ankaralı bir gazeteci olarak iktidar gücünün nasıl bir şey olduğunu bana öğreten isimdir Murat Mercan.
* * *
Böylesi bir kampanya dönemi ardından seçim gecesi aslında sakindi. İlçe ve belde muhabirlerimiz tek tek sonuçları yazdırıyor, ardından ıslak imzalı tutanakları fakslıyordu bize. Biz de tek tek bunları alıyor, kontrol ediyor, topluyor ve Ankara’ya aktarıyorduk. Ekibimizde muhasebe servisinden sevgili Ela Yerlikaya’nın olması büyük bir rahatlıktı bu arada.
Sakin ve düzenli çalışıyorduk ama yaklaşan fırtınayı da hissediyorduk. Oylar çok yakın gidiyordu. Seçim kâğıtlarındaki bazı toplama hataları da can sıkıcıydı. 2-3 kere istediğimiz tutanaklar olmuştu.
Gece yarısına doğru tasnif işlemlerinin yapıldığı Cumhuriyet Lisesi’nde bekleyen Musa aradı.
“- Abi burası karışıyor. Bir gel istersen. Her yerde bağırış çağırış var.”
Hemen çıktım. Cumhuriyet Lisesi’nin önü ana-baba günüydü. Metrekareye iki tartışma düşüyordu neredeyse. Okulun içi daha da kalabalıktı.
Murat Mercan’ın etrafındaki AKP’lilerle Yılmaz Hoca etrafındaki DSP-CHP’liler sürekli bağrışıyordu. Bir ara Murat Mercan Eskişehir Emniyet Müdürü Savaş Yücel’e “boşalt burayı,” diye seslendi.
Emniyet Müdürü Yücel bir süre uğraştı, ardından iyice gerildi.
“Burayı boşaltın yoksa copla boşaltırım,” benzeri bir şey söyledi. Bu söze her iki grup da tepki gösterdi, tansiyon daha da arttı.
Odada tartışmaların belirli bir seviyede kalmasının önemli bir nedeni bizim, yani ulusal bir Kanalın orada olmasıydı.
Büyükerşen, “oyları ve sandıkları çalamayacaksınız,” diye bağırdığında, işin fiziksel boyuta geçmemesi gibi durumlardan söz ediyorum.
* * *
En sonunda Lise boşaldı. Seçim Kurulu Başkanları AKP ve DSP’den 6’şar müşahit belirlemeye karar verdi. Bu kez de Murat Mercan’ın müşahitler arasında yer alması tartışma çıkardı. DSP’liler yanlış hatırlamıyorsam o dönemde CHP milletvekili olan Mehmet Ali Arıkan’ın (Vedat Yücesan da olabilir, emin değilim) da müşahit olmasını istedi. Mercan; “O DSP’li değil,” diye karşı çıktı.
Murat Mercan’a yönelttiğimiz; “Bir milletvekilinin müşahit olması demokratik değil diyorlar, ne düşünüyorsunuz?” sorusu sonrası Mercan müşahitliği bıraktı, başka bir isim belirlendi.
Ve sayım yeniden başladı.
Bu sefer de beldelerdeki imzalı tutanaklar tartışması başladı.
Ben, “bizim büroda bu tutanaklar var,” deyince o tutanakları kontrol amaçlı getirmeye karar verdik. Dosyamız geldi ve ben Ela ile birlikte sekreter odasına yerleştik. Anadolu Ajansının temsilcisi de yine oradaydı. Her iki taraftan müşahitler bendeki sonuçlarla içeridekileri sandık sandık karşılaştırdı neredeyse. Hatalı tutanakları uyararak Seçim Kurulu’nu büyük de bir yükten kurtardık bu arada.
Seçimin bir diğer gizli kahramanı ise EMEP’in adayı Sabahattin Kolata’ydı. Seçim çalışmaları sırasında tanıştığım ve güzel bir diyalog kurduğum Kolata’ya sorunlu ve eksik sandıkları iletiyordum, o da EMEP’li gençleri yollayıp kapıda asılı tutanakları tek tek okutuyordu telefondan.
* * *
Tabii her yarım saatte bir toplu sonuçları TRT’ye geçiyordum. Bu da diğer gazeteci arkadaşları kızdırdı ama yapacak bir şey yoktu, nihayetinde düzeltilmiş ıslak tutanaklar bendeydi.
İlçe ve beldelerde AKP’nin ezici üstünlüğü vardı. Ama Büyükşehir’de zafer az farkla da olsa Yılmaz Büyükerşen’in oldu.
Hem Hoca, hem Seçim Kurulu Başkanları hem de Emniyet Müdürünün teşekkürleri ile bitti görevimiz.
* * *
Tekrar eden seçimlerde bir gözüm hep Eskişehir’de oldu. Yılmaz Hoca hep farkı açarak devam etti.
Bugün Eskişehir bambaşka bir yer. Her hafta sonu yurdun çeşitli yerlerinden yüzlerce insan Eskişehir’i görmek için seyahat ediyorsa, bu Hoca’nın olağanüstü gayreti sonucu.
Çorbada benim de tuzumun olduğunu bilmek gerçekten onur verici.
Elbette unuttuğum pek çok ayrıntı vardır. Belki Yılmaz Hoca bir ara anılarını kaleme alırken o geceyi de anlatır.
Tabii önemli bir konu daha var. Bu seçimde Washington Büyükelçiliğinde yeni emekli olan Murat Mercan’ın yeniden sahada olacağı söyleniyor. Yılmaz Büyükerşen’siz bu ilk seçimde CHP’nin çok daha sıkı çalışması şart. Dediğim gibi Mercan; “iktidar gücünün nasıl bir şey olduğunu bana öğreten” isimdir.
NOT: O seçime ilişkin internette neredeyse hiç haber kalmamış. Sadece İHA kaynaklı bir haber bulabildim. Linki ilişikte. Haberde TRT muhabiri olarak belirtilen kişi bendenizim.
https://www.mynet.com/eskisehirde-secim-cikmaza-girdi-110100141455
Yorum Yazın