Prof. Dr. Tevfik Dalgıç

Prof. Dr. Tevfik Dalgıç


Addison’da yedim taze çağlayı…

Addison’da yedim taze çağlayı…

Çocukluğumuzda bazen komşunun bahçesinden ağaçlara tırmanarak çalıdığımız, bazen seyyar satıcının tezgahından satın aldığımız badem çağlası, sadece Türklerin değil, bizim yakın coğrafyamızdaki diğer ülke halkları tarafından da yenilen ve sevilen bir tür “ham meyve”. Çağla kelimesi dilimize öyle yerleşmiş ki kız çocuklarımıza  bile isim olmuş. Bugün Çağla ismiyle anılan binlerce genç kız, kadın var ülkemizde. Facebook’ta  Çağla kelimesini isim olarak kullananların oluşturduğu sayfalar binlerce.

Yaklaşık 23 yıldır çalıştığım ve yaşamımı geçirdiğim ABD’nin Teksas Eyaletinin Dallas kentine ilk geldiğim zaman sahibi genellikle İranlı veya Arap ülkelerinden gelip buralarda yerleşik gıda ticareti yapan kişilerin dükkanlarındaki önce  badem çağlasını sonra da can eriğini ben de keşfettim. Yakın arkadaşlarım da aynı yolu denediler ve biz böylece her ilkbaharda önce badem çağlası, sonra da can eriğini yeme alışkanlığını edindik.

Her yıl Mart ayının ortasında badem çağlaları gelir buradaki İran ve Arap süpermarketlerine. Badem çağlasının geldiği yer ise ABD’nin Kaliforniya eyaleti. İran’daki molla devriminden sonra ülkesinde yaşamı tehlikede görüp Amerika’ya yerleşen yaklaşık bir milyona yakın İranlı var bu ülkede. Bir o kadar da ülkelerindeki diktatörlüklerden, kanunsuzluklardan ve iç savaşlardan kaçan Arap ve diğer Orta Doğu halklarından insanlar var. Onlar da buralara gelip yerleşmişler, iş yeri açmışlar, ülkelerindeki girişimci niteliklerini de buralara taşımışlar.

Kültür konusunda bilinen en önemli gerçeklerden birisi de etnik azınıkların iş hayatına başlamak için ilk seçtikleri iş alanının yiyecek, içecek dalında değişik ürün ve hızmetler oluşturmuştır. Zaten bir kültürü diğerinden ayıran önemli etkenlerden birisinin de“yemek yeme alışkanlıkları ve yiyecekler” olduğudur. Her ne kadar her kültürün yemeğini tatmış ve hoşlanan kişiler bulunsa da yemek yeme alışkanlıkları ve yiyecekler, yemekler kültürlerin, coğrafyanın etkilediği kültürün bir parçasıdır. İran veya diğer orta doğu ülkelerden gelen göçmenlerin ilk başlattıkları iş alanları da yiyecek, içecek dalında olmuştur.

Sıradan bir Amerikalı için badem çağlasının yenilmesi düşünülmez bile. Ekşimtrak, içinde bolca selüloz olan tüylü, olmamış ham bir meyve nasıl yenir? Bu Amerikalının mantığına pek uymaz. Gel görelim ki, Kaliforniya’nın güzel  iklimi bu göçmenlerin bir kısmının risk alarak tarım alanına yönelmesine neden olmuş, bunlardan bazıları da badem ve erik ağaçlarının oluşturduğu çiftlikler kurmuşlar. Burada yetiştirdikleri badem ve can eriklerini Amerika’nın değişik kentindeki İran, Türk, Arap, Ermeni, Musevi ve diğer halklardan oluşan kişilerin sahibi oldukları dükkanlara dağıtmışlar. Zaman içinde gelen taleplerle işlerini büyütmüşler ve yılın Mart-Nisan aylarında badem çağlası ve can erik olarak ürün satmışlar, satılmayanlar ise olgunlaşma döneminde meyve olarak pazarda dağıtılmış.

Geçenlerde İran asıllı bir arkadaşın dükkanından aldığım badem çağlasını aracımda gören bir Amerikalı arkadaş ne olduklarını sordu. Ona badem çağlasını anlattım, hatta cep telefonundan internete girip badem çağlasının faydalarını okudum, kulaklarına inanamadı. Denemesi için bir kaç tane verdim, yıkadıktan sonra bir tanesini ağzına attı, boğulacak gibi oldu ve yere tükürdü. Yahu bu acayip şeyi nasıl yiyebiliyorsunuz?  Bu insanı zehirler öldürür dedi. Ben ağzıma üç dört tane attım ve zevkle yedim, boğulma tehlikesi de geçirmedim.

Amerikalı arkadaş ertesi gün telefon etti ve mide rahatsızlığı geçirip geçirmediğimi, zehirlenip zehirlenmediğimi sordu. Ben de gülerek eve gelince aldığım bir poundluk-453 gram-badem çağlasını hanımla birlikte yediğimizi ve bitirdiğimizi, hiç bir rahatsızlık duymadığımızı söylediğimde “inanamıyorum, ben yesem şimdiye kadar hastanede olurdum” dedi.

telif

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar