Erdoğan, Beştepe’de İlçe Müftüleri İstişare Toplantısı'nda anayasa düzenlemesinden bahsetmişti: ‘Bu değişiklik önerisi ile bir yandan başörtüsüne anayasal güvence kazandırırken diğer yandan da sapkın akımlar tarafından giderek daha da tehdit edilen aile müessesesini korumayı hedefliyoruz’ demişti.
Aile müessesesini; hayat pahalılığı tehdit eder, yoksulluk tehdit eder, uyuşturucu tehdit eder, işsizlik tehdit eder, umutsuzluk tehdit eder, aile içi şiddet tehdit eder, sağlık veya eğitime ulaşamamak tehdit eder…
Mesela geçen gün eve dönerken, eşim arayıp, soğan istedi. Zaten kilosuna 30 lira verdiğim için canım sıkkın eve gelmişim. Poşete göz atan eşim ‘Bu çürük soğanları çok mu aradın?’ diye kinaye yapınca neredeyse soğanları duvara… Neyse, kendime güçlükle hâkim oldum. Ama hayat pahalılığı, umutsuzluk ve aile içi şiddet münasebetiyle aile müessesemiz üzerindeki çoklu tehdidi, her ikimiz de hissettik. Yani soğan fiyatları, aile müessesesini tehdit eder.
İş güç sahibi oğlu; uyuşturucu nedeniyle işinden olup cezaevine girince, torunlarına bakmak zorunda olan bir esnafla tanışmıştım. Yani uyuşturucu, aile müessesesini tehdit eder.
Kızı evlenme hazırlığında olan arkadaşıma soruyorum ‘Ne zaman evleniyorlar?’ diye. ‘Ev bulabildikleri zaman.’ diyor. Ev kiraları; bırakın aile müessesesine tehdit oluşturmayı, müessesenin oluşumuna bile engel.
Tabii Erdoğan’ın ‘sapkın akımlar’ dediği, bunlar değil; LGBTİ.
Erdoğan söylemezse, aile müessesesinin ‘sapkın akımlar’ tarafından da tehdit edildiğini bilmeyeceğiz. Şimdi biliyoruz. Ama ‘Sapkın akımlar’ ne yapıyor da tehdit ediyor? onu bilmiyoruz.
LGBTİ konusu yeni değil elbette; Ailenin ‘Sapkın akımlar’ tarafından tehdit altında oluşu yeni. Erdoğan, Çekya'dan dönüşünde (Ekim 2022) uçakta gazetecilerin sorularını yanıtlarken ‘LGBT'yle birlikte de bizim aile yapımızı bunlar dejenere etmenin gayreti içerisine girdiler.’ demişti.
Benim bildiğim; aile ve LGBTİ’nin, birlikte vurgulandığı ilk açıklama, budur.
Sonrasında; aile ve LGBTİ karşıtlığı tırmanarak, bugüne kadar geldi.
Bu da bir çeşit ‘sapkınlık’ tabii. Daha önce aileyi tehdit etmemişsin. Ne diye şimdi tehdit etmeye başladın. Başımıza icat çıkartmanın alemi mi var?
***
Meksika'da eşcinsel evliliğin yasalaşmasını örnek gösteren Erdoğan, ‘Meksika'da tamamıyla bu sapkın süreç yasal olarak zemine oturtulmuş’ dedi. (Eşcinsel evlilik dünya genelinde 32, Avrupa genelinde 18 ülkede yasaldır. Meksika’da 2015’den beri yasaldır.)
- Fernando hayatım, ülkemizde sapkın süreç yasal olarak zemine oturtuldu. Eltim Emilia’yla evlenmeme engel kalmadı. O yüzden seni terk ediyorum.
- Ah Carolina’m! Bana daha güzel bir haber veremezdin. Ben de muslukçu Mario’ya kaçacaktım. Sana, nasıl anlatayım diye düşünüyordum. Sorun kendiliğinden çözülmüş oldu.
Meksika’da milyonlarca hanede böyle konuşmalar yapılıyorsa, fena. Her şeyden önce mahkemeler boşanma davalarıyla başa çıkamaz, evlendirme daireleri yeni randevulara yetişemez. Mal paylaşımlarından dolayı açılacak davalardan bahsetmiyorum bile.
Yani ‘sapkın akımlar’ı hoş görürseniz sadece aile değil, devlet müessesesi bile çöker.
***
Yiğit Özgür imzalı bir karikatürde, Oğul; elleri ceplerinde, pencereden dışarıyı seyretmektedir. Hacı annesi, elinde bastonuyla iki büklüm hemen arkasındadır:
- Oğlum, 30 yaşına geldin. Bir Kız oğlan kız bulup evlen artık
- Kız oğlan fark etmez, sağlıklı olsun da
- Nası?
- Ben biseksüel oldum anne…
- Nası nası?
Yani gördüğünüz gibi mesele oldukça karışık.
Carolina’nın, eltisi ile evlenmesi veya Fernando’nun Muslukçuya kaçmasıyla mesele bitmiyor. Toplum içindeki biseksüeller, eşleriyle yetinmeyip alternatif arayışlarına girerlerse, Carolina ile Emilia’nın kadın kadına evliliği de Fernando ile Mario çiftinin erkek erkeğe ilişkisi de güvende olmaz. Tehdit ettikleri ilişki yapısının ne olduğu, biseksüeller için önemsizdir
‘Sapkın akımlar’ içinde en fenası LGBTİ’nin B’sinde konuşlanan biseksüellerdir.
Bir biseksüel aynı zamanda çok eşliliği de savunuyor olabilir. Diyelim ki dört eşle evlendi… Eşlerinin kaçı erkek, kaçı kadın olacağı bilinemez. Ve hatta eşlerden erkek olanlar da biseksüel ise durum iyice karışık hale gelir.
Eşlerin arasında ikili hatta üçlü yakınlaşmalar olabilir. Bu da ‘aile içinde aile’ gibi ‘sapkın bir yapı’ anlamına gelir. Dört eşiyle birlikte huzurlu bir hayat düşleyen biseksüelin aile hayatı da tehdit altındadır.
Yani ‘sapkın akımlar’, ‘sapkın ilişkilere’ bile tehdit oluşturuyorsa, bizim ‘aile’ dediğimiz nazik müesseseye neler yapmaz.
***
Aile müessesesine yönelik tehditlere gün geçmiyor ki bir yenisi eklenmesin… En yenilerden biri TOGG’dur.
‘Bizim TOGG’umuz olmayacak mı baba?’ diye sesi titreyerek soran oğluna cevap veremeyen baba, aile müessesesini nasıl korur?
TOGG’un fiyatının; asgari ücretle kolayca alınabilecek seviyede belirlenmesi veya projenin rafa kaldırılarak sessiz sedasız unutturulması yerinde olur.
Veya ‘Otomobil yapıyoruz’, ‘bizim’, ‘yerli’, ‘milli’ gibi söylemlerden vaz geçip çocukları beklentiye sokarak, hayal kırıklıkları yaşatmaktan kaçınılmalıdır.
Aile müessesesini, sadece sapkın akımlardan koruyarak, koruyamayız.
Yorum Yazın