Ekonomideki kriz, işsizlik, geçim sıkıntısından bunalan 83 milyon…
Korona belası, vefatlar, hastaneler ağzına kadar dolu. İnsanlar çaresiz halde.
Gözler en az 50 milyon aşıyı nasıl bulacağız sorusunda. Rusya’dan Sputnik V aşısı çare olacak mı?
FETÖ ve PKK operasyonları sürüyor.
Çocuklarımız ‘şaşkına’ döndü, Yüz yüze eğitim olacak mı?
Yeni, Thodex skandalına benzer daha kaç skandal yaşanacak daha kaç tosuncuk ortaya çıkacak.
Ya ABD Başkanı Biden’in sözde Ermeni Soykırım yasasında ‘soykırım’ sözcüğünü kullanacağını Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanına adeta bir yargıç edasıyla yüzüne söylemesi?
Ertesi gün de İstanbul’dan Konstantinapolis diye söz ederek bu soykırım yalanına Rumları da dolaylı olarak katma çabası?
Eeee… Uygur Türklerini bile ABD’ye savunma misyonuna göz yumarsan böyle olur.
Türkiye adeta ‘canını dişine takıp’ bu sorunlarla uğraşırken, iktidar kanadına mensup zeminlerin gündemi başka. Bu gündem farklılığı da Erdoğan her geçen gün çevresi tarafından yalnızlaştırılmasına yol açıyor.
O da çevresi de toplumdan gün geçtikçe biraz daha fazla uzaklaşıyor.
Nerede lebalep dolu meydanlar.? Halkın arasında dolaşmalar… Nerede halkla kol kola milletvekilleri? Yok…
Kısaca yönetenler içte ve dışta gerçek gündemden kopuklar.
“CHP niye 128 milyar nerede?” diye sormuş…
Soru sormak da mı yasak? Siz, bu soruya verilen birbirine tezat cevapları sorgulayın derler, adama…
Peki iktidar kanadının gündemi ne?
Bir defa şunun altını çizmekte fayda var. Türkiye Cumhuriyeti’nin hiçbir yetkilisini hele hele Cumhurbaşkanını ‘kötü niyetli’ olarak tanımlayamayız. İyi niyetinden ve vatan sevgisinden şüphe edemeyiz.
Sorun siyasi ‘bencilliktir’ ve de ‘beceriksizliktir.’ Yanlış ve eksik politikalardır. Maalesef uluslararası alanda Türkiye karşıtı politikalar aleyhimize sonuç vermeye başladı. Türkiye düşmanları karşılıklı toprak kayıplarının yaşandığı 1071’in, 1918’in sayfalarını açıyorlar. İktidar CHP ile bir Alman Modeli iş birliğinden bucak bucak kaçıyor.
Halbuki yeni bir siyaset dili çabası yerine Dünya’nın konuştuğu dili kullanmakta fayda var.
Şevket Süreyya Aydemir’in kitaplarını raflardan indirip yeniden okumakta da fayda var.
Geçmişten ders alma adına.
AK Partide ise hala kabine revizyonu beklentisini konuşuyor. Haziran ayında kapsamlı bir revizyon olacakmış. Olabilir… İktidarıyla, muhalefetiyle toplum daha yeni sisteme alışamadı. Bakanlar eskisi kadar güçlü değil. Süleyman Soylu gibi iki üç isim dışında siyasi figür bile değiller…
Bu sebeple bakan atamaları, parça parça yapılarak bu makam sıradanlaştırılıyor. Genel Müdür atamaları mantığına benzer bir bakış her geçen gün hâkim oluyor.
Berat Albayrak 128 milyar nerede, sorusunun kurbanı olunca, Mehmet Muş’un bakanlık yolu açıldı. Albayrak’a yakın Maliye ile Enerji Bakanlığı bürokrasisinin de…
Rivayet o ki 128 milyon nerede sorularına çelişkili cevaplar veren Lütfü Elvan da gidiciler listesinde. Nurettin Canikli ise atakta. Mehmet Şimşek faktörü hala masada. Sinirli ve fevri yapısıyla Merkez Bankası’nın yeni Başkanı Şahap Kavcıoğlu da ne kadar bu strese dayanacak göreceğiz.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın AK Parti TBMM Grup Başkanlığını istemeyen ve AK Parti Genel Başkan Vekili olan Binali Yıldırım ile üzerine ‘siyasi kuma’ gelen Numan Kurtulmuş arasında rekabet şimdiden başladı haberleri geliyor.
Numan Kurtulmuş da Yıldırım gibi AK Parti TBMM başkanlığı önerisine sıcak bakmadı. AK Parti Genel Başkan vekilliği sayısı ikiye çıkınca ilk rekabet Erdoğan’la aynı katta oturma ile başladı. Sonunda Erdoğan 8. kat rekabetinde çözümü makam katında oturan Kurtulmuş’un odasını ikiye bölmekte buldu.
İşte Türkiye ve AK Parti’nin gündemi…
Ne kadar farklı değil mi?
Yorum Yazın