MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli, İçişleri Bakanı Sayın Süleyman Soylu’ya bir kez daha ve herkesten önce var gücüyle sahip çıktı.
Bu durum uzun zamandır aklımda olan ve gelecek projeksiyonu olarak düşündüğüm bazı şeylerin zamanının yaklaştığı hissi verdi bana.
Bu anlamda geçmişe doğru kısa bir yolculuk yapmayı öneriyorum sizlere…
15 Temmuz sonrasında Sayın Bahçeli, birdenbire, 14 yıllık amansız muhalefetinden vazgeçerek “devletin bekası” için AK Parti’yi destekleme kararı aldı. AK Parti ise kuruluşundan itibaren kucağında bulduğu iki zorunlu müttefiki ile doğası gereği ve/veya başka sebeplerle koptuğu bu dönemde Sayın Bahçeli’nin bu desteğine ciddi şekilde sarıldı.
Bahçeli daha bu desteği açıkça vermeden önce dillendirdiği Başkanlık Sistemine geçiş konusunu neredeyse desteğin ön şartı haline getirdi ve seçim barajını pratik olarak yüzde 50’ye çekti. Bu şekilde AK Parti’nin, MHP’siz bir seçeneği düşünmesini de başlarken engellemiş oldu.
Ardından AK Parti’nin yıllarca savunduğu sivilleşme mottosunun karşısına kendi ideolojik mottosunu koydu ve egemen kıldı; “Beka problemi…”
İlk defa AK Parti’nin mottosunu AK Parti belirlememiş oldu. AK Parti’nin kucaklayıcı dili Devlet Bey tarafından başka bir yöne evirildi. Devlet Bey bulduğu her fırsatta bir taraftan AK Parti’ye destek verirken diğer taraftan da iktidar bloğu adına son derece sert söylemini devam ettirdi.
Yerel seçimler zamanı gelince de Cumhur İttifakı, AK Parti’nin yıllarca tercih ettiği hizmetler ve projeler üzerinden bir kampanya yürütmek yerine ilk defa “Beka meselesi” üzerinden bir kampanya yürütmeyi tercih etti.
Ardından yaşanan aday gösterme sürecinde özellikle Adana ve Mersin’de Sayın Bahçeli kimsenin beklemediği iki hamle yaptı. Diğer illerde de bence enteresan bir strateji izledi. Mesela Ankara’da ortak adayı desteklemek yerine farklı bir aday çıkarsa daha olumlu bir sonuç alabilirdi.
AK Parti ile farklı adaylar gösterilen bir çok ilde ise ipi MHP göğüsledi. MHP toplam 11 ilde belediyeyi kazanırken bunlardan 4‘ü zaten kendisinde olan belediyelerdi. Yeni kazandığı 7 belediyenin tamamını AK Parti’den kazandı. AK Parti ise MHP’den sadece bir belediye alabildi.
Çok az farkla kaybedilen ilk İstanbul seçimlerinin ardından seçimlerin yenilenmesi konusunda en büyük ısrar tıpkı Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçişte olduğu gibi yine Devlet Bahçeli’den geldi. Bahçeli bu süreçte APO’ya yazdırılan mektupla ilgili tabanından tepki alması çok muhtemel bir de yorum yaptı. İkinci seçimin sonuçları malum…
Bunlar olup bitenler, içinde yorum falan yok. Kim nasıl okumak isterse öyle okur. Ben okurken biraz kafam karışıyor açıkçası.
Bugün, Sayın Süleyman Soylu’ya karşı oluşan bir cephe açıkça görülüyor. Bu cephede AK Parti’ye yakın medyanın da bir kısmı boy gösteriyor açıkçası. Partisi Sayın Soylu’ya beklenen güçlü desteği de veriyor diyemeyiz.
Bu konuda daha önce de hamle yapan ve bir şekilde AK Parti’yi de mecbur bırakan Bahçeli yine Soylu’ya açık ve güçlü bir destek verdi. Ama bu sefer AK Parti’den bir hamle gelmedi.
Şimdilerde kulislerde, yeni emniyet müdürleri kararnamesi ve ardından gelecek olan valiler kararnamesinde Sayın Soylu’nun enterne edildiği ve edileceği konuşuluyor. Bu dedikodular doğruysa Soylu’nun AK Parti içinden destek bulması bir tarafa yeni sıkıntılar yaşaması da gündeme gelebilir.
İşte o zaman beka eksenli politika ve terörle mücadele üzerinden kurulmuş Cumhur İttifakı birlikteliği nasıl bir şekil alır acaba? Daha önce de şahit olduğumuz gibi en çok, erken seçim yok, dediği dönemlerde, erken seçim çağrısı yapan Sayın Bahçeli yine böyle bir hamle yapar mı? Sayın Bahçeli böyle bir hamle yaparsa şartları mı zorlamış olur, yoksa kendisi şartları mı oluşturmuş olur?
Aklımda deli sorular!..
Yorum Yazın