Bir yandan yaklaşık 50 yıldır Almanya’daki gelişmeleri izliyorum bir yandan da Türkiye’deki gelişmeleri. Şaşıp kalıyorum…
***
Türkiye’deki enflasyon TÜİK’ e göre %36, Almanya’da otuz yıldır ilk defa 5,3. Türkiye’de pazardaki enflasyonun %50-60 olduğunu herkes yaşayarak biliyor.
Almanya bizi kıskanıyor! Şaşıp kalıyorum…
***
Türkiye’de işsizlik resmen %13,2; Almanya’da %6,3.
Almanya bizi kıskanıyor! Şaşıp kalıyorum…
Türkiye’deki işsizlik rakamlarına bakarken, senede sadece 4 ay çalışan çiftçileri unutmayın lütfen. Gençler arasındaki işsizliğin bu resmi TÜİK rakamının iki katı olduğunu herkes biliyor. Bu durum üniversite mezunları arasında daha da vahim…
***
Türkiye ithalat-ihracat karşılaştırmasında ihracat ithalattan hep daha az. Devlet bütçesi hep açık veriyor…
Almanya ithalat-ihracat karşılaştırmasında, ihracat ithalattan yaklaşık 300 milyar fazla verdi geçen yıl…
Almanya bizi kıskanıyor! Şaşıp kalıyorum…
****
Görevi sona eren Şansölye Dr. Angela MERKEL hükümeti halefi Olaf SCHOLZ’ a devretmeden önce, gittiği uluslararası toplantılara ve görüşmelere halefini de götürüyor. Bizimkiler cenaze töreninde bile selamlaşıyor…
Almanya bizi kıskanıyor! Şaşıp kalıyorum…
***
Almanya’da halen Cumhurbaşkanı olarak görevini ifa eden eski SPD’li yoldaşım ve değerli dostum Sayın Cumhurbaşkanı Walter STEINMEIER şubat 2022 tarihinde yapılacak seçimde tekrar aday. Hem güçlü koalisyonun üyesi partiler ve hem de muhalefetteki CDU/CSU Sayın STEINMEIER’ in bir dönem daha bu görevi ifa etmesi konusunda anlaştılar.
Türkiye’de ise kimin/kimlerin gelecek sene aday olacağı tam bir bulmaca… Adeta muamma…
*** *** ***
Peki bu kadar ekonomisi sağlam, politik sistemi düzgün işleyen ve de Avrupa Birliği’nin beyni ve omurgası olan Almanya’da hiç mi olumsuz bir şey yok? Elbette var.
Örneğin Corona Salgını’na karşı mücadelede Almanya da çuvalladı.
Örneğin göç, gelişme ve uyum konularında Almanya da çuvallıyor... Çünkü, Almanya’nın bir göç ülkesi olduğunu kabul etmelerine rağmen, uygulamada mış gibi yapıyorlar…
***
Örneğin yeni kurulan Ampul Hükümeti’nde (Kırmızı-Yeşil-Sarı Koalisyonu: SPD-Yeşiller-Liberaller Hükümeti) daha şimdiden birbiriyle ters düşen bakanlar var. Dış politikada tam bir çaylak olan Yeşiller’ in parlayan yıldızı Annalena BAERBOCK mu yetkili yoksa Şansölye Olaf SCHOLZ mu? Toplumun belli bir yaşın üstündeki kesimine aşı mecburiyetini savunan Sağlık Bakanı Prof. Karl LAUTERBACH mı hedefine ulaşacak yoksa buna karşı çıkan Maliye Bakanı Hür Demokratlar’ ın yıldızı, Maliye Bakanı Christan LINDNER mi?
***
Örneğin folklorik ve romantik seçim vaatleriyle büyük bir başarı ederek ikinci defa Federal Hükümet’te 4 bakanla yer alan Yeşiller mi gelecek seçimde hayal kırıklığı yaşayacak yoksa sermayenin temsilcisi ve sözcüsü Liberal Parti mi?
Daha şimdiden, Yeşiller’ den atom santrallerine karşı daha hoşgörülü davranmalı isteniyor. İnce politika, bu süreç Fransa üzerinden yürütülüyor…
Yeşiller ne yapsın? Elleri mecbur… Seçimlerden önce, en çok bağış alan ikinci parti. Acaba kimler finanse etti Hür Demokrat Parti’yi(FDP: Yaklaşık 4,5 milyon Avro), Birlik ‘90/Yeşiller Partisi’ni (Bündnis ‘90/ Die Grünen: 3,5 milyon Avro) ?
Koskoca Almanya Sosyal demokrat Partisi’ne (SPD: Yaklaşık 0,2 milyon Avro) ve Hristiyan Demokrat Parti/Hristiyan Birlik Partisi (CDU/CSU: Yaklaşık 3 milyon Avro) bu küçük partilerden çok, ama çok daha az bağış aldı. Politikanın dizaynı bu değilse ne peki?
İyi güzel de bu durum Türkiye’de nasıl acaba?
Pratiğe bakınca durum belli değil mi?..
***
Ne diyordu Orhan Veli KANIK?
‘’Gemliğe doğru denizi göreceksin,
Sakın şaşırma’’
Artık şaşırmasak mı acaba? Hele kıskanmak mı asla ve kata…
Hoş bir yazı.