Fuat Oktay açıkladı: 'Türkiye Tek Yürek' kampanyasında taahhüt edilen 115 milyarın yaklaşık 40 milyarı yatırılmamış.
Oktay “Taahhüt edilip henüz AFAD hesaplarına aktarılmayan kısmın da önümüzdeki günlerde söz verenler tarafından iletileceğine inanıyorum." diyerek, sitem etmiş.
***
Türkiye’nin dönem başkanlığını devraldığı İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) 13. İslam Zirvesi'nde Erdoğan, hiçbir uluslararası toplantıda yapılmayan bir yöntem deneyerek, üye ülkeleri İİT’ye bağış yapmaya çağırmıştı.
Ortamı kızıştırmak için ilk bağışı kendisi yapmış "Türkiye olarak biz toplam 2 milyon dolar gönüllü katkı taahhüdümüzü açıklıyoruz" diye konuşmuştu.
Ardından “Bağışlarını açıklayacak ülkelerin temsilcileri ellerini kaldırıp, mikrofona bağış miktarını söylesin.” demişti.
Seyyar satıcı tekniğidir. Kalabalığın arasından birinin çıkıp “Bana bir tane ver!” demesiyle ortam kızışır, satışlar başlar. Burada da “Benden 2 milyon” denince ortam hareketlenecek… bağışlar birbiri ardınca yağmur gibi yağacaktı.
Ama öneriye önce Suudi Arabistan karşı çıkmış, diğer ülkeler onu izlemişti.
Suudi Bakan, “biz bağışlarımızı ikili düzeyde doğrudan İİT’ye yaparız” diyerek, açıktan rakam söylemenin “uygun olmayacağı” belirtmişti.
Diğer ülkelerden de art arda gelen uyarılar üzerine, Erdoğan “açıktan bağış açıklama” yönteminden vazgeçmek zorunda kalmıştı.
Galata Köprüsü seyyar satıcılarında başarısına çokça tanıklık ettiğim bu yöntem, burada sonuç vermemişti.
Ünlü isimlerin moderatörlüğünde, daha modern bir yol izlenerek gerçekleştirilen 'Türkiye Tek Yürek' deprem bağışı kampanyasından sonuç alınmış, rekor düzeyde bağış toplanmıştı.
Toplanan bağışın dörtte üçü devlet kesesindendi… Ama olsun; rekor, rekordu.
Bu sefer de taahhüt edilen bağışların yatırılmaması gibi bir sorun oluştu.
***
Tarım ve Orman Bakanı Kirişci can kaybının 17'ye yükseldiği Urfa ve Adıyaman'daki seli değerlendirdi: "Kuraklık riski vardı. Bir taraftan 15 canımızı aldı ama diğer taraftan toprak suya kavuştu..." dedi.
…
***
Bağış yapanlar, taahhütlerini yerine getirip ödemelerini yapmış olsaydı, belki de Süleyman Soylu’nun terlik, pabuç, çay şeker vs. talebiyle açıkladığı ihtiyaç listesine gerek kalmayacaktı.
Ve böyle olunca da iktidarın ihmal ve eksikliklerini dile getirenleri ‘devleti aciz göstermek’le suçlayan Soylu’nun bu kez kendisinin “devleti aciz gösterdiği” iddia edilmeyecekti. Kimse “Devleti aciz göstermeye çalışan bu tür insanlara itibar etmeyiniz!” davranışına maruz kalmayacaktı.
Bunlar hep, taahhütlerinin arkasında durmayan bağışçılar yüzünden oluyordu.
***
Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci: "Kuraklık riski vardı. Bir taraftan 15 canımızı aldı ama diğer taraftan toprak suya…"
…
***
Her felaketten sonra otobüs üzerinden fırlatılan çayları çok önemsiyorum. Felaket karşısında yalnız olmadığımızı düşünür; ‘devletimiz yaralarımızı saracaktır’ hissine kapılır, kendimi güvende hissederim.
Henüz deprem bölgesinde otobüs üzerinden çay fırlatılmaya başlanmadı ama başlar diye düşünüyorum. Hep böyle oldu. Mesela Marmaris’te yangınlardan sonra, Doğu Karadeniz’de sellerden sonra... Böyle olmasa, vatandaş olarak kendimi çok terkedilmiş ve sahipsiz hissederim.
Soylu’nun listesindeki çay ihtiyacı otobüs üzerinden fırlatılarak karşılanabilir. Zaten fırlatılacak çaylar; ihtiyacı da karşılayacağı için daha yaratıcı bir çözüm olur. İmkanlar diğer ihtiyaçlara yönlendirilir.
Terlik ihtiyacının çaydan daha önemli olduğunu düşünüyorum. Çay, otobüsün üzerinden de fırlatılabilir. Ama terlik fırlatamazsınız. Tuhaf olur. Çay konusunda oluşmuş içtihatlar var.
***
Urfa’da, Adıyaman’da sel felaketinden sonra bir tweeter kullanıcısı Kızılay Başkanı Kerem Kınık’ın fotoğrafını da ekleyerek “Yağmurluk, şemsiye, bot satışları başladı mı?” diye sormuş.
Depremden üç gün sonra yapılan çadır satışlarını “Ahlakidir, akılcıdır, yasaldır” diye açıklayan bir Kızılay Başkanına sorulabilecek uygun bir soru.
***
AFAD; bağış sözü verip yapmayanları ifşa edecekmiş.
Aslında burada Erdoğan’ın İslam İşbirliği Teşkilatı’nda geliştirdiği yöntem kullanılabilir. “Benden 2 milyon! Başka bağış yapmak isteyen, elini kaldırıp mikrofona söylesin” diye hareketlendirmeye çalıştığı bağış olayı sonuçsuz kalınca Erdoğan, bu kez aidatlarını ödememiş ülkeleri hedef almıştı. Ama diplomatik bir incelik yaparak, ödemeyenlerin değil, ödeyenlerin ismini okumuştu. Böylece hangi ülkelerin ödemediğini anlamıştık.
AFAD da ödemeyenlerin ismini ifşa etmekten bir şekilde kaçınıyorsa, Erdoğan tekniğini kullanabilir, ödeyenleri açıklar. Böylece ödemeyenler de açığa çıkmış olur.
***
Bakan Vahit Kirişci “…canımız ama … diğer taraftan toprak suya… "
…
Üçtür konuya girmeye çalışıyorum, olmuyor. Böyle bir ifade, böyle bir ruh hali karşısında ne denebilir ki?
Ben bilemedim.
Yorum Yazın