Necati Özkan, “İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na hukuksuz bir ceza verildi. Neden Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun milletvekilliği düşürüldü? Neden HDP’ye kapatma davası açıldı?” diye sormuş. CHP değil, hala İmamoğlu üzerinden yürüyor. İşi daha da büyütmüş, muhalefet lideri edasıyla ABD’den başlayarak içte ve dışta, muhalefet bileşenlerini ortak tavır almaya davet etmiş.
Kim Necati Özkan?
Hatırlayacaksınız. Ekrem İmamoğlu’nun reklamcısı Öykü Ajans’ın sahibi. İmamoğlu’na “seçimi ben kazandırdım” diye Zaloğlu Rüstem havasında koca bir kitap yazan adam.
Soru doğru yerden, peki şahsi amacı ne? Erol Olçok olmaya aday. Kariyerine, “Cumhurbaşkanı kampanyasını yapan adam” unvanını yazdırmak istiyor.
Bu isteğini İmamoğlu diye sınırlamayın. İsteği Tayyip Erdoğan’a kadar uzatabilirsiniz. Hakkıdır. Ama tespitlerinde haklı mı? Tartışılır…
Hele hele Ankara kaynaklı, 300 seçim bölgesi teorisi ile seçim kanunu değişikliği tezi tam bir “Komplo teorisi...” Bilmiyor ki Cumhur İttifakının üçüncü partisi BBP Genel Başkanı Mustafa Destici yüzde 5 seçim barajına kafadan karşı.
Peki Ankara’da ne oluyor?
İktidar bilinçli bir “sertlik politikası” uyguluyor. Gerçek olan bu. Bu sertliği MHP ve Bahçeli ile sınırlamak doğru değil. Suriye ve Irak’ı bu sertlik politikasının dışında tutamayız.
Sertliğin merkezinde hedef olan HDP en erken sonbaharda kapatma kararı ile baş başa kalacak.
Peki kapatmaya kim karar verecek?
Anayasa Mahkemesi.
Bahçeli’nin açık hedefindeki Anayasa Mahkemesi, kapatma isteyen iddianameyi kabul edecek mi? Belirsiz bir durum.
Anayasa değişikliğini sağlamak için önce HDP’li Milletvekillerinin milletvekilliğini düşürüp ardından Cumhur İttifakı’nın tek başına Anayasa yapma çoğunluğa ulaştırmak için ara seçim olur mu?
Peki sandık güvenliği ne olacak?
Taşımalı oy demokratik sayılacak mı?
Bence uzak ihtimal.
Ufukta seçim yok, uzun süreli gerilim var.
Peki ne olacak? Ya da ne olmalı?
Bence CHP Genel Başkanı ve Millet İttifakı’nın lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Meral Akşener ile sıkı sıkı sarılarak inisiyatif almalı. CHP’nin İkinci Yüzyıl Beyannamesi’nin birinci maddesi Yeni Anayasa’dır. Anayasa yapan meclis kurucu meclistir. Görevini tamamlamış demektir ve ardından bir, bir buçuk yıl sonra genel seçim gelir. CHP’siz olmaz. Erken seçime iktidarlar karar verir. Ama Anayasa’da kilit parti ve kural koyucu CHP’dir. CHP’siz olmaz. Tek Otoritedir. Bu gücünü kullanmalıdır.
Yeni Anayasa, seçim kanunu, HDP’nin kapatılmasından önce TBMM’nin önünde… Sanırım 20 Nisan’dan sonra daha önemli bir sınav var. TBMM İlk defa Hâkim ve Savcılar Kurulu (HSK) üyelerinin bir kısmını seçecek.
Cumhurbaşkanı Erdoğan 7 kişi seçecek ve atayacak.
Kalan 7 üyeyi de TBMM seçecek.
Adayların ilk turda 400 oyu bulması gerekiyor.
Bu mümkün değil.
İkinci turda da Cumhur İttifakı tek başına seçecek çoğunluğa sahip değil.
İYİ Parti ile anlaşmak zorunda. Yani pazarlık yapacak.
Akşener de Kılıçdaroğlu ile görüşmek durumunda olacak. Taraflar dolaylı bir uzlaşma modeli uygulamak zorunda.
Hâkim ve Savcı atamalarının tamamını yapmakla tek yetkili kurul olan HSK’da kararlar ittifakla alınıyor. Muhalefetin HSK içinde iktidar büyüsüne kapılmayan üç dört üyeye sahip olması, adaletin tecellisinde önemli rol oynayabilir.
Olmazsa kura çekilecek?
Sonuç ne olursa olsun bu sonuçtan TBMM ve partiler yıpranarak çıkacak.
Meral Akşener ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun elinde böyle bir koz var. Seçimlerini yapacaklar. İktidarın tercih ettiği sertlik mi? Yoksa, taviz vermeden uzlaşma çabası mı?
Tabii, süreci bizzat kendileri götürürse.
Yorum Yazın