Türkiye’de İklim Değişikliği ne kadar biliniyor? Biliniyorsa ne biliniyor?
İklim Haber ve Konda Araştırma Merkezi 2018 yılından bu yana yaptığı “Türkiye’de İklim Değişikliği ve Çevre Sorunları Algısı” başlıklı araştırma ile bu konuda kim ne biliyor onu bulmaya çalışıyor.2021 yılında da bu araştırma yapıldı ve sonuçları da yakın bir zamanda açıklandı. Görüldü ki; konu ile ilgili duyarlılık, farkındalık ve endişe giderek artıyor.
- Toplumun yüzde 66’sı iklim değişikliğinden endişeli
- Toplumun yüzde 75’i bu krizin insan faaliyetlerinin bir sonucu olduğunu düşünüyor
- İklim Krizi Koronavirüsten daha büyük bir tehlike
Bununla birlikte “Hangi olay iklim krizinin sonucu? İklim değişikliği olunca ne oluyor?” yani iklim değişikliğinin etkileri de pek bilinmiyor. Ayrıca “Tamam bu kriz var ama nasıl mücadele edilmeli?” sorusuna doğru yanıtı verenlerin sayısı da bir hayli az; bu araştırmaya göre.
İklim Krizinin “çözümsüz olmadığını aynı zamanda bizden uzak olmadığını” anlatmak için burada İklim Gazetecileri devreye giriyor. Ben de “Bir musibet bin nasihatten iyidir” diyen atalarımızı kulak vererek İklim Krizinin ve İklim Değişikliğinin nelere yol açtığının örneklerini verirsem konunun önemini daha iyi anlatabilirim diye düşünüyorum.
Youth For Climate, (iklim krizine ses olmak ve taleplerini duyurmak için bir araya gelen gençlerin oluşturduğu küresel bir iklim hareketi) her hafta, o hafta içinde yaşanan iklim olaylarını derliyor. Ve iklim krizi sebebi ile insanların başına neler geldiğini madde madde anlatıyor. Mesafe olarak çok uzak yelerde yaşansa da bazıları “Bizim başımıza gelmez” diyemeyeceğimiz olaylar bunlar. Çünkü; İklim Krizi global bir konu. Sınırları olmayan siyaset üstü bir konu. İşte o nedenle tüm dikkatinizi toplayarak, “neler olmuş?”, “neler olabilir?” birlikte bakalım diye rica ediyorum. Bakalım geçen haftadan başlayarak geçtiğimiz birkaç ay içinde neler yaşanmış.
- Geçen hafta Trakya’da başlayan tırtıl istilası Marmara’ya yayılmaya başladı; bu bir göç sorunu. Başta aşırı hava olayları sebebi olmak üzere, iklim değişikliği nedeniyle yaşamsal faaliyetlerini kendi ortamlarında sürdüremeyen canlılar o ortama adapte olamazlarsa ya ölüyorlar ya da göç ediyorlar. Tıpkı bu tırtıllar gibi.
- Antalya’da toz şeytanı (Dalaz) görüldü, hortuma benziyor; farkı bulutlarla bağlantısı olmaması
- Karadeniz bölgesi 2022 yazına hala başlayamadı. Ülkemizin bir yanında seller diğer yanında yangınlar var maalesef.
- Dünya Limit Aşım günü 28 Temmuz olarak ilan edilmişken, Türkiye 22 Haziran’da bu yıl için tüm kaynaklarını tüketmiş oldu. Yani; sınırlı dünya kaynaklarını ülke olarak bu yıl tüketmiş durumdayız. Önümüzdeki yıldan yiyoruz. Maaşın ayın ortasında bitip, önümüzdeki aydan borç alınması gibi.
- Türkiye’de Ormansızlaşma ve Orman Bozulması raporu hazırlandı. 13 uzmanın hazırladığı raporda ormanlık alanlar kağıt üzerinde artıyormuş gibi gözükürken, aslında azalıyor üstelik siyasi rant kaygısı ve yanlış yönetim politikaları ile ormanlar niteliklerini kaybederken yangınlara da kurban veriliyor.
- İklim Değişikliği nedeniyle ABD’de kene kaynaklı ölümcül bir hastalık yayılmaya başladığını söyleyen uzmanlar şimdilik bir paniğe gerek olmadığını dikkat çektiler.
- Utah’daki Büyük Tuz Gölü iklim değişikliği kaynaklı bir mega kuraklığın sonucu olarak bir yıldan kısa bir sürede ikinci kez rekor kırarak en düşük seviyesine düştü. Kuru bir göl yatağının milyonlarca insanın soluduğu havaya arsenikli toz bırakmasından endişe duyuyor uzmanlar.
- Sığır ve domuz eti ile çiftliklerimdeki inek ve domuzların kanında ilk kez mikroplastik rapor edildi.
- Polonya’nın yarısında fazlası sıcak hava dalgasının ortasında ciddi kuraklık riski altında bulunuyor. 170 ten fazla belediye Polonya’daki nehirlerin ve diğer su kaynaklarının tehlikeli derecede azalması nedeniyle su kullanımına kısıtlamalar getirdi.
- Geçtiğimiz günlerde yapılan 150 den fazla üye devletin katıldığı BM Okyanus Konferansında her yıl 11 milyon tonu okyanusa karışan 300 milyon ton plastik atık üretildiği açıklanarak 2050 yılına kadar denizlerimizde balıktan çok plastik olacağı konusunda uyarı çıktı.
- Dünya Bankası 2050 lere kadar Sahra Altı Afrika’da mahsul veriminde yüzde 10 luk bir düşüş öngördüğünü açıkladı.
- 70 yılın en kötü kuraklığını yaşayan İtalya Po nehrini çevreleyen bölgeler için olağanüstü hal ilan etti.
- UNESCO yeni raporunda, Marsilya, İskenderiye ve İstanbul’un tehlike altında olduğunu söyledi. Önümüzdeki 30 yıl içerisinde bir metreden daha yüksek bir tsunaminin ortaya çıkma ihtimalinin yüzde 100 olduğunu belirtti.
- İran’da sıcaklık geçtiğimiz 2 hafta önce 52.2 dereceye kadar yükseldi. Bu, bu yıl dünyada kaydedilen ve şimdiye kadar kaydedilen en yüksek sıcaklık olduğu açıklandı.
- İngiltere tarihinde görmediği sıcaklıkları gördü, tarihte ilk kez 40.2 derece ile rekor kırdı, aşırı sıcaklıklar sebebi ile Luton Havalimanı'ndaki bir pistin kapatıldığı ve tren raylarının büküldüğü ve bazı seferlerin yapılamadığı bilgileri haberler arasında yer aldı.
- Avrupa’da ölenlerin sayısı ise 3653 e yükseldi; sıcak hava sebebi ile.
- BM dünya genelinde zorla yerinden edilenlerin sayısının 100 milyonu aştığını duyurdu.
- Dünyanın bir sonraki ölümcül pandemisine neden olabilecek süper güç bakteri türleri Antarktika’daki bilim insanları tarafından keşfedildi, eriyen buzullarda. Araştırmacılar, bakterilerin mevcut tedavileri işe yaramaz hale getirebilecek, antibiyotiklere karşı yerleşik bir dirence sahip olduğunu buldular.
Bu liste böyle uzayıp gidiyor ne yazık ki. Görüldüğü gibi, yaşamın doğal bir parçası olan ve bölgelere göre değişen iklim sisteminin bozulması beraberinde çok ciddi sorunlar yaratıyor. Bu sorunlar doğrudan ve dolaylı olarak çıkabilirken, etkilerini kısa ve uzun vadede görmek mümkün.
Kasırgalar, fırtınalar, seller, yangınlar yada sivrisinek, kene gibi eklembacaklıların hastalık etkenini insana bulaştırması sonucu oluşan hastalıklar bu sonuçlardan bazıları. Ayrıca enfeksiyon salgın hastalıklar ve hatta ruhsal hastalıklar iklim krizinin birebir sonuçları arasında. Gıda sorunu, göçler, eriyen buzullarla ortaya çıkan bakteriler…
Bu sorunların hiçbiri bizden uzak değil ama çözümsüz de değil…
Ülkeler toplum sağlığını korumak, insan kayıpları ya da sağlık risklerini en aza indirmek amacıyla iklim değişikliğinin etkilerini hafifletmeye yönelik çeşitli adaptasyon önlemleri almak için bir çok toplantı yapıyor, yapmayı planlıyor ancak mevcut politikalar hala yeterli değil.
Ülkelerin yapacaklarını acilen eyleme dökmesi, koordinasyonu sağlaması, yatırımlarını yeniden revize etmesi özellikle temel üretim ve tüketim sistemlerinde köklü bir değişikliği başarmak için ek politika eylemleri hayata geçirmesi gerekmektedir. Birkaç öneri buraya bırakarak, bu önerilerin hayata geçebilmesi için bizlerin yapması gereken ise kamuoyu oluşturmak için çalışmak olmalı. Farkındalığımızı arttırmak ve sorumluluk almak ile başlayabiliriz…
- İklim değişikliğinin yerel, bölgesel, ülke ve dünya çapında sağlıkla ilgili etkilerine dair güvenilir bilgi kaynağı sistemi oluşturulması
- Bilimsel alt yapının geliştirilmesi
- STK işbirlikleri ile farkındalık oluşturulması
- Mevzuatların gözden geçirilmesi
- Adaptasyon uygulamalarının bütüncül bir yaklaşımla hazırlanması,
- Araştırmaların desteklenmeli
- Bozulmuş ekosistemlerin restore edilmesi
- Yeşil alanlar arttırılması
- Yenilenebilir enerji kaynakları teşvik edilmesi…
Yorum Yazın