Eğitim kurumunun başarısı, taşıdığı yapı, tarih ama en çok da içinde ki öğretmen ile ölçülür.
Eğer bir okulun idarecileri, öğrencilerinin hazırladıkları programda onlarla birlikte katılım sağlamakla kalmayıp, onlarla yıl sonu programında şarkı söylüyor, alkışlıyor, hazırladıkları program içinde onlar enstrümanları ile varlık gösterirken, öğretmen kimlikleri ile Türkü söylüyorlar ise o okul, başarılıdır.
SAİNT BENOİT’de OKUNUR
Saint Benoit, beni Orhan Kemal, anması ile büyülemişti ancak özel yıl sonu sergileri ve konserleri ile kendimden geçirmek ile kalmadı. Geleceğe dair umutlarımı da tazeledi!
İşte eğitim budur! Dedim.
Ne mutlu!
İdarecisinden, velisine, öğrencisine, muhteşem bir uyum, muhteşem bir var oluş hikâyesi.
Elbette süreç zor, özel okullara girebilmek öğrenci için çetin bir yol oluştururken, veli içinde ona her anlamda yetebilmek, elbette hiç kolay değil. Ama birlikte o uyumu, bütün bir eğitim ve öğretim yılları içinde harmanlayabilmek, gerçek bir nitelikle mümkün.
Onlar kendilerini Orhan Kemal’in 72.Koğuş çalışması, daha doğrusu sergileri ile ispat etmişlerdi. Orhan Kemal İl Halk Kütüphanesine öğretmenleri ile gelip, katılım sağladılar. Sergi, yeni bitti ama ana kapı La Galeria kısmında ana konu, Orhan Kemal ve 72.Koğuş olmak üzere yeni bir sergiye başladılar.
Koca bir yılın gökkuşağı gibiydiler.
Bu kez sadece ağırlıklı 9.sınıflar yoktu, 11.sınıflar optik bakışlar, Ara Güler’li karşılaştırmalar…
Daha neler, neler… Temmuz ayına kadar devam edecek. Muhakkak gezin!
İnanın onlardan çok şey öğreneceğiz.
Okulun tanıtım günleri de devam ettiği için okulu tercih edecek veliler ve öğrenciler, aslında bu sergileri de eş zamanlı gezip, nasıl bir tedrisattan geçecek olduklarını gördüklerinde, eminim koşa koşa gelecekler. Çünkü burada eğitim ve öğretim yanında, kendini var etme, ifade etme var!
Birde güzel öğretmenler!
Maşallah Maşallah Maşallah…
Edebiyat bölüm başkanları ve öğretmenleri ile tanışma imkanım oldu ama yıl sonu sergisi ve kapanış konseri kapsamında bu kez Müzik Öğretmenleri ile tanıştım, henüz kalabalıktan dolayı sohbet edebilme imkanım olmadı ancak içerde ve mezun olup dışarıdan nasıl okullarına vefa borcunu ödeyenlere tanıklık ettim.
Yıllardır kendi okulum, Türkiye Cumhuriyetinin ilk Türk okulunda, Mezunlar Derneğinde yöneticilik yapıyorum, çok iyi bilirim, herkesin söylemde bulunup ama elini taşın altına koymakta, ne kadar uzakta durduklarını.
Saint Benoit’de, Müzik Öğretmenleri, Özgür Sarıoğlu’nun “Ah bir ataş ver” Türküsünü söyleyişini.
Öğrencilerini sahnede izlerken yüzündeki gururu, kalbindeki sevgiyi, her okulda görebilir miyiz? Bunu iyi düşünmek lazım.
Daha doğrusu, öğrencilerine inanmış ve koşulsuz güvenmiş tüm idareci ve öğretmenleri!
Ve de onların hayalleri için “Yok, enstrümanın çok ses çıkarıyor. Yok, azcık sus! Otur, birazda ders çalış!” demeyen veliyi!
İşte Orhan Kemal İl Halk Kütüphanesinde gördüğüm enerji, bu okulda Saint Benoit’in ister bahçesinde, ister sergi alanında, ister dersliklerinde ister o güzelim koridorlarında olsun, var ve yaşıyor.
Birliktelik, birlikte yaratma ve üretme gücü. Birlikte başarma!
Öyle olmasa dün sahnede doğum günü olan bir öğrencinin yeni yaşı kutlanırken sevinci, mezun olanların göz yaşları süsler miydi? Kim, mutlu olduğu yerden gitmek ister?
Öyle olmasa sahnede performans sağlayan müzik de başarılı gençler, dünyanın sayılı okullarına birer Türk öğrenci olarak adlarını yazdırırlar mıydı?
İşte bu gurur duyulacak.
Gerçek olarak örnek alınacak olgudur.
Bu anlamda bir yıl boyunca inanmış, adanmış, seçilmiş günlerin ve geleceğin mimarlarını yürekten kutluyorum!
İyi ki varsınız!
Ve ışıldayan gençler:
Maya Nil Kaya, Can Yücel, Eren Oneil Şimşek.
Yolunuz açık olsun!
Yorum Yazın