Geçtiğimiz hafta Karbon Negatife ulaşan INTERFACE şirketinin hikayesini anlatmaya başlamıştım. Yazı çok uzun olunca bir kısmını bu haftaya bırakmıştım.
Evet nerde kalmıştık?
1973 yılında kurulan, 1994 yılında misyonunu “Sürdürülebilirlik” olarak değiştirilen şirket bu hedefe ulaşmak için 1997 yılında yeni çalışma şekline başlar. Şirketin kurucu ortağı ve CEO’su Ray Anderson’un talebi üzerine belirlenen bu yeni hedef için verilen tarih 2020 dir.
Anderson’un hedefe ulaşmak için kurduğu EKO RÜYA takımı değişik değişik fikirler sunmaktadır. İşte onlardan biri halıların zemine yapıştırtılması için kullanılan petrol bazlı yapıştırtıcıdan vazgeçilmelidir.
Tamam da, o zaman nasıl zeminde sabit duracak bu halılar?
Daha önce nasıl ki; halının bir parçasında problem olduğunda bütün halının değişmesine engel olacak “parça halı” çözümünü doğayı gözlemleyerek bulmuşlardı işte yine doğaya başvururlar.
Doğada hiç bir şeyin yapışmadığını görürler. Doğada yer çekimi ve birbirine geçen bir sistem vardır. Örneğin; Kertenkelenin yere baskı ile yapıştığını, kuşların kanat yapısı incelendiğinde de tüylerin birbirine içine geçmiş olduğunu fark ederler.
Ve bu sistemi kullanmaya başlarlar. Artık halı parçaları birbirlerinin içine girerek yere monte edilmeye başlanır. Ürünler yapıştırıcı kullanılmadan pazarlanır.
Yıl 2005 olmuştur.. Artık bazı veriler yüz güldürmeye başlamıştır.
- Sera gazı emisyon salımı net yüzde 56 azalmıştır.
- Atık bertaraf çalışmalarından 300 milyon dolar tasarruf sağlanmıştır.
- Şirketin hisse değerleri 3 yılda 2 dolardan 15 dolara çıkmıştır.
Sıra gelmiştir halının imalatı sırasında kullanılan naylon iplikten kurtulmaya. Tedarikçilerle yaptıkları çalışmalar neticesinde %100 geri dönüşümlü iplik üretildiği haberi gelir. Denizlerdeki hayalet ağlar kullanılacaktır.(Denizlerde kaybolan yada bilinçli olarak bırakılan balıkçılık av malzemelerinden yazımın sonunda kısaca değineceğim.) Dünyanın bir çok yerinden bu malzemeler toplatılır. Özellikle Filipinler, Afrika suları bu atıklarla doludur.
Şirket 2020 hedefine hızla ulaşmaya çalışırken bu maceranın yaratıcısı Ray Anderson’a kanser teşhisi konulur ve 2011 yılında hayatını kaybeder.
SADECE ZARAR VERMEMEYİ DEĞİL İYİ OLMAYI DENEYİN (Anderson)
Şirket Anderson’un ölümünden sonra bir süre de olsa kararsızlık yaşar; yeni yöneticilerin önceliği farklıdır. Ancak uzun süren toplantılar sonunda Anderson’un hedefinden vazgeçilmez ve hatta bir adım daha atılarak, “sürdürülebilirlik” hedefi “iklim değişikliği ”ne evirilir.
YENİ HEDEF; KÜRESEL ISINMAYI GERİ ÇEVİRMEK
2016 yılında İKLİMİ GERİ AL hareketi adı altında şirket uygulamaları daha profesyonelce iklim krizini önlemeye yönelik yapılmaya başlanıyor. Elbette uzman ekiplerle, alanlarındaki en iyiler ile.
2019 yılına gelindiğinde artık elde epey veri birikmiştir. Şirketin aynı yıl yapılan Küresel Buluşma toplantısında bu veriler ortaya konur. Hedef olarak belirlenen 2020 yılından bir yıl önce yapılan toplantıda ortaya çıkan sonuç oldukça tatmin edicidir.
- %91 katı atık azalması
- %100 yenilenebilir enerji kullanımı
- %96 sera gazı emisyonlarında azalma; hem de tüm fabrikalarda
“Sürdürülebilirlik” hedefi olarak belirlenen 2020 yılında, şirket hedefinin de ötesine geçmiş ve Karbon Negatif halı üretmeye başlamıştır.
Neydi Karbon Negatif; Salınandan daha fazla karbonun atmosferden çekilmesi.
Bu şirket bunu başardığına göre bu yapılması mümkün bir durumdur. Elbette zorlu bir süreç ancak imkânsız değil. Tüketiciler artık şirketlerin Toplum ve Çevre için nasıl bir katkı sağladığına önem veriyor. Birçok firma sürdürülebilirlik raporlarını yayınlayarak, toplum ve çevreye katkılarını ispatlamaya çalışıyorlar. İklim Krizini önlemenin en önceliği; tüketimi azaltmak olduğunu her zaman tekrarlıyor altını kalın kalın çiziyorum. Şimdi bir kalın çizgi de şu sorunun altına çiziyorum;
“Tüketilen ürünler sürdürülebilirliğe ne kadar hizmet ediyor?” Ürünlerin üretim sürecini takip etmek tüketicilerin sorumluluğundadır. Yani bizlerin. Bizler bu yönde uygulamalar yapan firmaları seçersek, tüketirken ki sorumluluğumuzu yerine getirmiş oluruz. İşte o zaman geçen haftaki yazımın ilk başında yer verdiğim Ray Anderson imzalı “GELECEĞİN ÇOCUĞU’” başlıklı mektubun altında hepimiz için bir imza yeri açılır.
“GELECEĞİN ÇOCUĞU
Henüz ismi bile olmayan, yüzünü görmediğimiz, nerde ve hangi zamanda olduğunu bilmediğimiz geleceğin çocuğu. Seninle ilk defa geçen gün karşılaştım; bilgili bir arkadaş bizi tanıştırdı ve onun parlayan bakış açısından senin göreceğin günü gördüm. Senin günün benim değil, seni tanımak beni değiştirdi. Bugün benim yaptıklarımın ileride bir gün, bir şekilde seni tehdit edeceğine dair hiçbir fikrim yoktu. Yarının çocuğu, kızımın oğlu. Korkarım ki seni ve senin iyiliğini düşünmeye yeni başlıyorum her zaman düşünmeliydim; boşa harcadığım bu zamanı. Yitirdiklerimizi telafi edeceğim senin de bir gün gelip burada yaşayacağını unutmayacağım.
RAY ANDERSON..”
Yazının içinde değindiğim Hayalet ağlara da kısaca bir göz atacak olursak; Akdeniz Koruma Derneği’nden edindiğim bilgilere göre, HAYALET AĞ tanımı şöyle; kaybolan veya bilerek su altına bırakılan balıkçılık av araçları. Balıkçıların kullandığı ağlardan söz ediliyor yani. Birçok bilimsel çalışma, hayalet ağların çoğunun doğada çözünmemekle birlikte, pasif olarak avlanmaya devam ettiğini gösteriyor. Pasif olarak avlanma; denizdeki yaşam alanının üzerini kaplaması, ışık ve oksijen geçirgenliğini azaltılması demek. Yani; deniz çayırları, mercan resifleri gibi habitatların tehdit altında olması bir yandan da mikro plastik kirliliğine neden olması anlamına geliyor.
Akdeniz Koruma Derneği, 2012 yılından bu yana Gökova Körfezi’nde hayalet ağlar ve beraberinde katı atıkların deniz tabanından uzaklaştırılmasını sağlayan deniz altı temizlik çalışmalarını sürdürüyor. Bu konuda çalışan bir diğer kuruluş da Deniz Yaşamını Koruma Derneği. Marmara Denizi’ndeki yaşamın korunması için çalışmalar yapan dernek Türkiye’nin ilk mercan resifi restorasyonu, hayalet ağların deniz dibinden temizlenmesi, Marmara Denizi’nin ilk ve tek deniz koruma alanı Tavşan Adası’nın koruma ilanı ve yönetimsel projeleri, yazılı ve görsel kaynak oluşturulması, bilimsel çalışmalar ile Marmara Denizi’nin dünyada bilinirliğinin arttırılması konuları üzerine çalışmalar yapıyor.
Yorum Yazın