Erdoğan ve Özel’in görüşmesi, üzerinden bir hafta geçmesine rağmen, gündemdeki yerini koruyor.
“Tarihi, diye nitelenen bu görüşmeden geriye aklınızda ne kaldı?” diye bir anket yapılacak olsa, “boş koltuk”, açık ara ile birinciliği alır diye düşünüyorum. Basına yansıyan fotoğraflarda, Erdoğan ile Özel'in görüşmesinde Erdoğan’ın solundaki koltuğun boş olması dikkat çekiyordu.
Görüşmenin ardından ortak bir açıklama yapılmadı. Özgür Özel’in aralara serpiştirdiği açıklamaların dışında, taraflardan ayrı ayrı doyurucu bilgi gelmedi. Yani açıklamalara dayanan bir değerlendirme yapamayacağımıza göre gördüklerimizle yetinmek zorundaydık. Bu avantajıyla boş koltuk, gündeme oturdu.
Hep koltuğa oturulacak değil ya… Bu sefer de koltuk oturdu.
***
Boş koltuğun şifrelerini aramaya gerek yok. Erdoğan hem Cumhurbaşkanı hem parti genel başkanı. Cumhurbaşkanı, sarayda kararname imzalarken; parti başkanı parti merkezinde Özel ile görüşemez ki. Doğal olarak Cumhurbaşkanı nereye, parti başkanı oraya.
Görüşmede CHP Genel başkanı Özgür Özel var, Cumhurbaşkanı Erdoğan var, AKP Genel Başkanı Erdoğan var… Haliyle üç koltuk gerekir.
Erdoğan’ın bazen cumhurbaşkanı bazen parti başkanı olarak konuşması gerekebilir. İki koltuk olursa Cumhurbaşkanı konuşurken, parti genel başkanının ayakta kalacağı; parti genel başkanı konuşurken Cumhurbaşkanının ayakta kalacağı anlamına gelir ki, her ikisi de kabul edilemez. Üç koltuk, teknik olarak zorunlu yani.
***
Basına yansıyan fotoğrafta belli ki Erdoğan, o esnada cumhurbaşkanı. O yüzden ortada oturmuş, o yüzden koltuğu sedef kakmalı. Partiler üstü bir sıfatla bir yanına CHP genel başkanını, diğer yanına AKP Genel Başkanını almış… fotoğraf öyle çekilmiş. O anda, AKP Genel Başkanının fotoğrafta görünmemesi doğal.
Görüşme sırasında bazen AKP Genel Başkanı olarak konuşunca, bu sefer sedef kakmalı koltuk boş kalacaktır. Lakin o pozisyonda bir fotoğraf göremedik.
Özel’in Erdoğan’a iki hediyeyle gittiğini biliyoruz. Bunlardan bir tanesi Paşabahçe’nin “Gururla” serisinden “Cumhuriyet Ateşi” isimli obje, diğeri ise Manisa’daki Uluslararası Mesir Macunu Festivali’nden getirdiği mesir macunu.
Belli ki özel, iki kişiyle görüşmeye gittiğini biliyordu. O yüzden iki hediyeyle gitti. Karşısındaki boş koltuk, Özel’e sürpriz olmamıştır diye düşünüyorum.
Ben “Cumhuriyet Ateşin”nin Cumhurbaşkanına, mesir macununu da AKP Genel Başkanının getirdiğini düşünüyorum.
Belki de “Cumhuriyet Ateşi”i, sarayın itibarına uygun bulunmadıysa, o da AKP genel başkanına bırakılmış olabilir.
***
Cumhurbaşkanı : Hoş geldin Özel Efendi.
CHP Genel Başkanı : Bunları takdim edeyim.
Cumhurbaşkanı : Ne o, mesir macunu mu getirdin. Biz görüşürken çocuklar biraz manda yoğurdu, Medine hurması, kestane balı, yulaf ezmesi hazırlasınlar, giderken alırsınız. “Şimdi ben bir şey tavsiye edeceğim. Ben şunu yapıyorum, her akşam yatarken manda yoğurdu. Manda yoğurdu hakikaten kalitedir, çok iyidir. Onun içine şöyle Medine hurması doğrarım, 3 tane veya 5 tane. Ona biraz çay kaşığı kestane balı ve yulaf ezmesi atarım. Bu dörtlüyü karıştırarak yer yatarım, şifa (...). Tavsiye ederim.”
CHP Genel Başkanı : Hiç zahmet etmeseydiniz.
Cumhurbaşkanı : Eskişehir’de bizde olan belediyelerden biri, o sürekli bakraç içinde manda yoğurdumu gönderirdi. Bir de Ankara Mamak belediye başkanımız bakraç içinde temin ediyordu. Bu belediyelerin hepsi yerel seçimlerde size geçti… Başka yerden çaresine bakacağız.
CHP Genel Başkanı : AKP’den CHP’ye geçen belediyelerdeki borçlar…
Cumhurbaşkanı : Dur şimdi dur… Bu, cumhurbaşkanını ilgilendiren bir konu değil. Cumhurbaşkanını yerel meselelerle meşgul etmeyelim. Müsaadenizle boş koltuğa geçip, AKP genel başkanı olarak konuşayım.
AKP Genel Başkanı : Özgür Bey, biz bitti demeden hiç bir şey bitmez…
***
“Özgür Efendi’den ‘Özgür Bey’e geldik.” gibi değerlendirmeler yapıldı. İki farklı ifadeyi Erdoğan’ın değişimi olarak yorumlayanlar oldu. Benim kanaatim; Cumhurbaşkanı Erdoğan “Özgür Efendi”, AKP Genel başkanın Erdoğan “Özgür Bey” diye hitap ediyorsa bir değişim olmamış olabilir.
Özel, ekonomik kriz, dış politika, yargı krizi, emekli maaşları, 1 Mayıs, Gezi Davası tutukluları, hasta tutuklular, atanamayan öğretmenler gibi cumhurbaşkanını ilgilendiren konulara değinince, Erdoğan yeniden sedef kakmalı koltuğa geçmiş olabilir.
***
Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı sıfatıyla, ortada ve sedef kakmalı koltukta oturuyor olması, izah edilebilir. Ama son seçimlerin ikinci partisi AKP’nin genel başkanının, birinci partisi CHP’nin genel başkanı karşısında eşit bir koltukta oturması izah edilemez. Hiç değilse o boş koltuk biraz daha alçak veya çok daha sade olması gerekirdi.
***
Önemli adam olmak zor, en önemli adam olmak en zor. Mesela ben; en önemli, en tek, en muhteşem en birinci… bir adam olmak istemem. Kimseyle tavla bile oynayamam.
Biriyle tavla oynamak istersem karşılıklı aynı seviyede mi oturacağım, yoksa; ben sandalyede otururken, rakibim alçak bir taburede mi oturacak? Tavlanın pulları aynı mı, yoksa benimkiler sedef kakmalı mı olacak? Ben fil dişi veya zümrüt zarlar kullanırken, o plastik zarları mı atacak?
Sadece birinci adam değil, aynı anda hem birinci hem ikinci adam olsam, karşımdakini yendiğimde “Ama ben iki kişiyle birden oynadım, ondan yenildim.” deyip zaferimi gölgelemez mi?
Katıldığım bir görüşmede, yanımda fazladan bir koltuk taşıyor olmam da işin cabası.
***
Boş koltuk, gündeme oturan ilk mobilya değil. 2019 yerel seçimlerinden sonra Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde gerçekleşen Büyükşehir Belediyeleri Toplantısı'nda, oturduğu sandalyesi kırılan Ekrem İmamoğlu, yere düşmüştü.
Kırık sandalye olayında sandalyeyle empati kurmuştum. Mağdur olan, kırık sandalyeydi. İtibarlı bir sarayda kırık bir sandalye olmanın hüznünü yüreğimde hissetmiştim.
Burada, boş koltuğun mağduriyeti söz konusu değil. En azından “tarihi” diye tanımlanan bir görüşmeye tanıklık ediyordu.
Boş bir koltuk olmak, itibarlı bir sarayda kırık sandalye olmaktan çok daha iyiydi.
Yorum Yazın