Lemi Özgen

Lemi Özgen


Bozkırda bir çekirdek vardı…

Bozkırda bir çekirdek vardı…

“Okulumuzda müzik salonlarımız vardı, içlerinde biri kuyruklu iki adet piyanomuz, kemanlarımız, viyola, kontrabas, akordeonlar olan. Bizim dönemlerde okulumuz Gazi Eğitim Enstitüsü’nün staj okuluydu. Oradan gelen öğretmenlerden müzik dersleri alırdık.

Müzik öğretmenimiz her an bizlere müzikten söz ederdi. Yatakhane nöbetlerinde ‘Türk Beşlerini’, Chopin, Strauss, Beethoven’i anlatırdı. Kitaplardan okurdu. Bugün pek çok üniversitede bulunmayan olanaklara sahiptik.  O nedenle, ben okulumuzu donanımlı kampüs üniversitelerine, özellikle de  önem derecesine vurgu yapmak için ODTÜ benzetmesi ile örneklemek istiyorum.  Tekrar vurguluyorum; çünkü biz Gazi Eğitim Enstitüsü’nün staj okulu idik. Bu anlamda, sonraki yıllarda okullar arasındaki derecelendirmede kullanılan ‘pilot okul’ nitelendirmesini kullanabileceğimiz bir okuldu “Bolu Kız İlköğretmen Okulu”…

Kızılçullu Köy Enstitüsü’nün 1952 yılında kapatılıp NATO’ya bırakılmasından sonra öğrencilerinin göç ettirildiği Bolu Kız İlköğretmen Okulu mezunu Enise Gülsüm Ceylanlı Su, okulunu böyle anlatıyor.

Emekli Sayıştay Uzman Denetçisi Enise Su ve Prof. Dr.Kemal Kocabaş’ın birlikte yazdıkları “Tanıklıklarla Kızılçullu Köy Enstitüsünden Bolu Kız Öğretmen Okuluna” kitabını okuyorum ve yine hayret ve üzüntü içinde kalıyorum.

İnsana masal gibi geliyor. Bozkırın ortasında çatır çatır eğitim yapan okullar. Türk Beşleri diye bilinen Cemal Reşit Rey, Ulvi Cemal Erkin, Ahmet Adnan Saygun, Hasan Ferit Alnar ve Necil Kazım Akses, Strauss, Beethoven gibi değerli müzisyenleri anlatan öğretmenler, piyanolar, kemanlar, viyolalarla müzik öğrenen ve müzik yapan Anadolu çocukları, kimya, fizik laboratuvarları, sınıfların kıyasıya mücadele ettiği “Fen Bilgisi Yarışmaları”…

Edebiyatımızın yüz akı Yaşar Kemal Köy Enstitülerini, “17 Nisan, Köy Enstitülerinin kuruluş bayramıydı. Esaretten, yokluktan, tembellikten, birçok şeyden kurtuluş bayramıydı. Bozkır bozkır olalı, sevincin bayramını böylesine görmemişti. Koca bozkır neredeyse sevincinden çat diye çatlayacaktı. Bu sevincin en güzeli, en yenisi, en tazesiydi. Hiçbir sevince benzemiyordu” sözleriyle selamlamıştı.

Haklıydı. Köy Enstitüleri bozkıra serpilmiş birer çekirdektiler.

Yeşeremediler…

telif

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar