Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinin ilk turu tamamlandı. İkinci tura kalmayacak bir seçim, allem edilip kallem edilip ikinci tura bıraktırıldı. Bunu da nereden mi çıkardım? Anlatayım.
Erdoğan‘ı hiç tanımayan biri bile oyu %49.30 olsaydı onun ortalığı yıkıp, binde yetmiş gibi ihmal edilebilir bir oy eksiğini, kâğıt üzerinde bile olsa tamamlatarak, %50+1 oy aldığını ve zaferini ilan edeceğini bilir. Bunu yapamadı.
Bu kadarla da kalmadı. Hiç âdeti olmamasına karşın İstanbul’dan apar topar Ankara ya, üstelik galiba iki kez, uçtu. Sonra da kısa bir konuşma yapıp, seçimlerim ikinci tura kaldığını kuzu kuzu kabul ederek, İstanbul’a döndü.
Ankara’da birçok ilden gelen gerçek verileri bir türlü sisteme girmeyen, birçok bilgiyi de sisteme keyfinin istediği gibi işleyen Yüksek Seçim Kurulu’nu (YSK), galibiyetini ilk tura ilan etmeye ikna edemediği anlaşılıyor. Hatta YSK’nın “daha ileri gitmeyin Sayın Erdoğan, yoksa bütün oyunlar ortaya dökülecek. Şimdilik ikinci tura bırakalım. Siz arada gereğini yapmaya çalışın.” demiş olmalı. Ben Erdoğan’ın bu uysal ve kaderine razı olmuş tavrının başka bir açıklamasını bulamıyorum. Erdoğan, gerçek oyunun, YSK’nın seçim akşamı partilere geçtiği verilerde görüldüğü gibi %43-44 civarında olduğunu herkesten daha iyi biliyor. YSK’nın veri akışını yaklaşık iki buçuk saat durdurup sonra, gece saat 11.00’e kadar verdiği sayıların tam tersini açıklamasında hiçbir etkisinin olmadığını düşünmek ise insan zekâsına hakarettir.
Seçimin üzerinden daha iki gün geçmeden ortalığa saçılan hile hurda, kurcalandıkça oynanan oyunların daha vahim olduğunu göstereceğe benziyor.
Erdoğan’ın durumu bu. Bir de Kılıçdaroğlu cephesine bakalım
Kılıçdaroğlu başarılı mı?
Kılıçdaroğlu, YSK’nın son sayılarına inansak bile -ki değil o sayılar doğru değil- belleğim beni yanıltmıyorsa, Ecevit dâhil bugüne kadar bir CHP’linin aldığı en yüksek oyu aldı.
CHP Rize’den ilk kez milletvekili çıkardı. HDP’nin kalesi olduğu varsayılan Doğu ve Güneydoğu illerinden milletvekili çıkardı.
Burada hemen söyleyeyim ki HDP bütün ağırlığını Kılıçdaroğlu’nun ve CHP’nin arkasına koymadı. Aynen İstanbul yerel seçimlerinde yaptığı gibi. Hatta hemen seçimin öncesindeki son iki günde önde gelen bazı HDP’lilerin bazı açıklamalarının Kılıçdaroğlu’na zarar verdiği bile tartışılıyor. Buna karşılık Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da, geçmişte ve yıllarca Türkiye’nin doğasını korumak için birlikte çalıştığım çok sayıda kişinin seçimler öncesinden bana söylediklerini doğrular biçimde, Kürt hatta HDP örgütünde yer alan yurttaşlarımız bu seçimde doğrudan CHP’ye oy verdiler.
Neredeyiz? Nereye gideceğiz?
Neden böyle bir giriş yaptım? Nerede olduğumuzu ve buradan nereye gidebileceğimizi görmek için.
AKP ve Erdoğan ağır bir yenilgiye uğradı. Erdoğan artık çok yorgun ve sağlığı iyi değil. Ortalıkta, yerini çok kısa zamanda aile içinde başka bir kişiye bırakacağı dedikoduları dolaşıyor. İnanılır gibi olmasa da Erdoğan ailesinin gönlünden bunun geçebileceğini düşünmek yüksek hayal gücü gerektirmez.
Toplumun hiç de Erdoğan’ın düşündüğü gibi olmadığı, onun yolunu izlemeyeceği görüldü. AKP ve Erdoğan cephesinde şaşkınlık hâkim. Bu her hareketlerinde görüyor.
Lafı uzatmadan, bunca ayak oyununa rağmen ancak seçimi sadece ikinci tura bıraktırmaya yetecek kadar gücü kalmış Erdoğan’ın ikinci turda yenilmesi zor değildir. Yapılabilir ve yapılmalıdır.
Cumhurbaşkanlığının alınması şarttır.
Yapılmalıdır çünkü bizzat Erdoğan’ın getirdiği ve onun da sonunu getiren Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde, Millet Meclisi’nin hemen hiç bir ağırlığı ve işlevi yoktur. Buna karşın bugün neden şikâyet ediyorsak bunları, hem de çok kısa sürede değiştirebilmek ancak cumhurbaşkanlığını kazanmakla olanaklıdır. AKP ve Erdoğan’a hizmet eden, üyeleri bu amaçla belirlenmiş YSK, HSYK ; RTÜK, TRT; üniversite rektörleri, dekanları; AKP üyesi gibi çalışan valiler, kaymakamlar, emniyet müdürleri, jandarma komutanları; büyükelçileri değiştirmeden devletin yeniden düzenlenmesi olanağı yoktur. Bütün bunlar bugünkü sistemde tek başına cumhurbaşkanının yapabileceği tasarruflardır ve bu tasarrufları önleyecek hemen hiç bir kurum ve makam yoktur.
Sonuç olarak; Cumhurbaşkanlığı seçimi kazanılamazsa her şey kaybedilecek, kazanılırsa, her şey kazanılacaktır. Türkiye ve Türk ulusu, ikinci turda Kılıçdaroğlu’nun seçilmesini mutlaka sağlamak zorundadır. Bunu engelleyecek her adım, her kişi, tarihe en olumsuz tanımlamalarla geçecektir.
Kimsenin, hiçbir nedenle yılgın, bezgin, umursamaz olmaya hakkı yoktur. Öyle olmak vatana ihanettir.
Sn.(E)Büyükelçim Efendim Yazınızın her satırına katılıyorum. Bu nezih Türk Halkı bu seçimde gereğini yapacağı inancıyla sizlere aydınlatmanız için çok teşekkürler ediyorum. VAR ve sağ olasınız.
Yazınızı alkışlıyor ve size katılıyorum. Sözünü ettiğiniz Erdoğan ve AKP destekçileri ABD’deki durumun hemen hemen aynısıdır. Orada da basın yayımın yüzde 99’ı, Üniversite hocaları, Adalet bakanlığı, FBI, CIA, IRS, vb kuruluşlar (DERİN DEVLET) partizanca Biden’ı ve Demokrat patiyi tutmaktalar. Türkiyemiz’e ABD haberleri bu yandaş kaynaklardan gelmektedir.
Her yenilgiye bir bahane bulursak galip gelemeyiz. Hangi kesimden yeterince oy alamadık?Deprem bölgesinde neden halk bizi tercih etmedi? Etmediği için halkı hırpalanmış mi gerekir? Sorunları samimiyetle irdeleyen süratle müteakip seçime odaklanmalıyız. Erdoğan ilk defa kaybetmeye bu kadar yakınken yapılan hatalar nedeniyle galip gelmesine katkıda bulunacak saçma sapan teoriler ile suyu bulandırmayalım
Her fikir değerlidir hele de bu fikiri Emekli bir Büyükelçi söylemişse... Ama bu komplo teorisi ile ilgilenmek yerine gerçekleri görüp hataların tespit edilerek gereğinin yapılmasını daha doğru buluyorum varsayımlar boş. Büyükelçilik yapmış birinin de bu kadar basit bir komple teorisi ile karşımıza çıkması da düşündürücü...
Sevgili Süha çok güzel, katılıyorum.
Cok net ve guzel ifade etmişsiniz Sayın E. Büyükelçi A. Süha Umar. Her satirinizda bilendiğimi, duygu ve dusunculerimin keskinlestigini hissettim. Kazanacağız, kazanmalıyız.
Gerçekler bunlar…… Ama biz hep Aldatıldık. Ve buna alıştık.!! 3..kez aday olamazdı ,Oldu.Bakanlar devlet memuru idi,istifa etmediler aday oldular,tüm bizim paramızı kullanıp propaganda yaptılar,yediler,yedirdiler bizim vergilerimizle. Seyrettik değilmi?Yeter yahu,Alp ,İzmir Takev (Narlıdere) alman eğ.okulunda sandıklara yemek getirdi içinde milletvekili adayının mektubu ile!!! kKAZANMAK zorundayız,zorundasın,zorundalar……..