Aslı Öymen

Aslı Öymen


Bu sergi çok konuşulacak

Bu sergi çok konuşulacak

Kimse kusura bakmasın ama bu soğukta, yağmurda iki saat kuyrukta bekleyemem. Ortalık biraz durulsun öyle… Ya da belki güneşli bir günde o sıraya girmeyi göze alabilirim. Sağımdaki solumdakiyle sohbet ede ede zaman geçer. Gerçi insanlar son sıralarda pek yabanileşti, sohbet edecek birilerini bulmakta zorlanabilirim… Neyse. 

Bu yazıyı yazarken galerinin önünde bir buçuk kilometre kuyruk olduğunu öğrendim. Bekleyenleri canı gönülden kutluyorum. 

Medya sanatçısı, yönetmen Refik Anadol’un yeni sergisinden söz ediyorum. Kasımpaşa Pilevneli Galeri’de başladı. Yer yerinden oynuyor. Oluşan kuyruklardan da belli, meraklısı çok. Anadol sadece Türkiye’de değil tüm dünyada da çok takip edilen beğenilen bir sanatçı. 

Yaptığı işler son derece ilginç ve etkileyici. Teknolojiyi, bilimi, yapay zekayı kullanarak sanatsal üretimlerde bulunuyor. Görsel performanslar da denebilir. Bu alanda ilklere imza atmış, çığır açmış bir sanatçı. 


Medya sanatçısı ve yönetmen Refik Anadol henüz 38 yaşında

2011’de 12. İstanbul Bienali’ndeki işini hatırlayanlar vardır. İstiklal Caddesi’nde Yapı Kredi Sanat’ın dış cephesinde bir video enstalasyonu vardı. İstiklal Caddesi’nin “seslerini görselleştirmiş, 3 boyutlu hale getirmişti…” Kendi deyimiyle dünyanın ve Türkiye’nin ilk “veri heykeli” idi. 

Ya da üç yıl önce yine Pilevneli Galeri’deki, “Eriyen Hatıralar” sergisini gezenler bilir. Video sanatının en ilginç örnekleriydi. Refik Anadol başına taktığı bir çeşit kask yardımıyla, geçmişteki iyi ve kötü anıların hatırlama anında oluşturduğu beyin dalgalarını veri haline dönüştürüp bu dalgalardan “dijital tablolar” yapmıştı. Yani hatırlama anlarını görünür hale getirmişti. 

Gelelim yeni sergisine. O da insanın hayal gücünü zorlayan bir tema. “Makine hatıraları: Uzay…”
Sergi iki bölümden oluşuyor. “Hatıralar” ve “Düşler.”
Çalışma, evrenin derinliklerini keşfetmeyi amaçlıyor. Bu sergi için NASA ile birlikte çalışmış. Dünya ile Mars arasında gidip gelen verileri görünür hale getirmiş. Uzaydan elde edilen bu verilerin dönüştürülmesiyle bir dizi hareketli tablo oluşturulmuş. 


 Dünya ile Mars arasındaki verilerden çıkan tablo

Serginin sponsorları arasında İstanbul Büyükşehir Belediyesi de var. Dolayısıyla sergiyi ilk gezenlerden biri Ekrem İmamoğlu’ydu. Açılış tabii ki kalabalık, insanlar üst üste. İmamoğlu hayran kaldığını gizlemiyor, bir ara sanatçıya dönüp, sergiyi bir daha ama yalnız başına izlemek istediğini söylüyor. 

Bir film seyrediyor, hayatı değişiyor

Refik Anadol doğma büyüme İstanbullu. Bilgi Üniversitesi’nde Görsel Tasarım okuyor. Annesi maliyeci, babası bankacı. Çok “matematiksel” bir evde büyüdüğünü söylüyor. Annesi o 8 yaşındayken eve bir film getiriyor. Ünlü bilim kurgu filmi Blade Runner. Film onun hayatı değişiyor. Belli ki o zamandan “dijital hayaller” kurmaya başlıyor. 

Üniversiteden sonra yüksek lisans için ver elini California. 

Ayağının tozuyla inanılmaz işler yapmaya başlıyor. Örneğin Los Angeles Filarmoni’nin 100. kuruluş yılı kutlamaları için konser salonunun 100 yıllık ses, görüntü, belgeden oluşan tüm arşivini toplayıp binayı bir “veri heykeli”ne dönüştürüyor. 
Anlatması zor, izlemesi güzel işler. 

Refik Anadol yaptığı sanatı şöyle özetliyor “benim için binalar tual, veriler pigment, yapay zekâ ise fırça…”


Los Angeles Filarmoni binası veri heykeline dönüştürülmüş/cephe tasarımı

Esasen sanat, teknoloji ve bilim arasındaki ilişki üzerine düşünüyor. Bunu yaparken de sorduğu sorularla aklın ve teknolojinin sınırlarını zorluyor. 

Bir konser salonu hayal kurabilir mi? Binanın hafızası olabilir mi ya da bina rüya görebilir mi? Sesler nasıl görünür hale gelir? Renkleri duyabilir miyiz? Görünmeyen nasıl görünür hale gelebilir? 

Sergi, 25 Nisan’a kadar açık olacak. O zamana kadar kuyruklar azalır mı bilmem ama havanın ısınacağı kesin. Ben de güneşin açtığı ilk gün o kuyruğa gireceğim.

İyi pazarlar

NOT: Refik Anadol bugün (21 Mart, Pazar) saat 16.00'da Halk TV ekranlarımda konuğum olacak. Çok keyifli bu sohbete sizleri de beklerim.

telif


Aslı Öymen Kimdir?

Aslı Öymen Ankara’da doğdu. İlkokulu Almanya’da, ortaokul ve liseyi Fransa’da okudu. Strazburg Sosyoloji fakültesinden mezun oldu. İlk işi CENAJANS’ta müşteri temsilciliğiydi. Gazeteciliğe Günaydın Gazetesinde, ekonomi muhabiri olarak başladı. Mehmet Ali Birand’ın 32. Gün programının yapım şirketi olan BİRTV’de, 32.Gün, Çapraz Ateş, 12 Mart Belgeseli, Demirkırat gibi belgesellerde çalıştı. Yapımcılık, yönetmenlik yaptı. Daha sonra 6 yıl süreyle şirketin genel müdürlük görevinde bulundu. 1999’da kendi prodüksiyon şirketini kurdu. Türkiye’nin önde gelen kuruluşlarına tanıtım, eğitim, belgesel filmleri hazırladı. Birçok uluslararası kongrede basın ve iletişim danışmanlığı yaptı. 2005 yılında Türkiye’de yapılan Uluslararası Mimarlık Kongresinin tüm tanıtım ve iletişim işlerini üstlendi. CNN TÜRK’ten aldığı bir teklifle televizyon dünyasına geçiş yaptı. 12 yıl süreyle CNN TÜRK programlar koordinatörü olarak çalıştı. 2019-2020 tarihleri arasında WOMANTV’de haftada 4 gün Yaşasın Sanat, isimli bir kültür sanat programını, Eylül 2020-2021 tarihleri arasında ise HALKTV’de cumartesi ve pazarları Sanat Yaşam İnsan programını hazırlayıp sundu. 2020 yılından bu yana Muhalif.com.tr ailesine katıldı, haftalık köşe yazıları yazıyor. 2006 yılından bu yana Aydın Doğan Vakfı Genç İletişimciler jüri üyesiyi. Fransızca, Almanca ve İngilizce biliyor. Ata biniyor, kedi, köpek sevgisi biliniyor. Bir çocuk annesi.

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar