TÜİK yine büyüme rakamlarını açıkladı. Acayip büyümüşüz, daha da büyüyecekmişiz. Bunu bu kadar çaktırmadan nasıl başarıyorlar helal olsun. Yalnız bu TÜİK bence oyunu bozuyor.
Hiç gerek yok böyle rakamları açıklamaya, hem de bir değil iki sebeple yok. Birinci sebep ekonomimiz kötü gibi görünsün diye o kadar enflasyona (Pardon hayat pahalılığına) hem de devalüasyona (Pardon dalgalı kur rejimine) katlanıyoruz ama bu büyüme rakamları ortaya çıkınca dış güçler de anlıyor numara yaptığımızı.
Dış güçler cin gibi tabi meseleyi hemen çözüyorlar. Ama içerideki memnuniyetsizler ve 'Devlet düşmanları, mandacı ekonomistler ve onların etkisindeki sıradan vatandaşlar' meseleyi kavrayamayabilirler bu durumda da ülke büyürken vatandaşın neden küçüldüğü konusuna takılıp ulvi amaçları ıskalayabilirler.
İşte bu tip sebeplerden dolayı bence biraz çaktırmadan büyümekte fayda var. Büyüme oranlarımızı böyle aşikar edersek hayat pahalılığına maruz kalan ve bu nedenle de alım gücü düşerek küçülmek zorunda kalan vatandaşın kafası karışabilir. İleride bir gün çok büyük ve mutlu olacağı gerçeğini görmezden gelerek bugün büyüyen ve zenginleşen insanların kim olduğunu merak etmeye kalkabilir.
Ya da mesela kendisinin bu ulvi amaçlara ulaşmak için fedakarlık yapmasının gerektiği söylendiğinde bu konuda gönülsüz davranabilir. Öyle ya memleket böyle muhteşem bir şekilde büyürken bu neyin fedakarlığı acaba diye düşünebilir pekala bu cahil kafalar.
Neticede yeni bir şey deneniyor. Her ne kadar henüz bu denenen şeyi destekleyen bir ekonomist bulunamamış olsa da bence eli kulağındadır bugün yarın bulunur.
Bu denenen şeyin bu büyüme rakamlarıyla muhakkak bir ilişkisi var. Ama sanırım hayat pahalılığı ve kurlarla da bir ilgisi var. İşte bunu fark etme ihtimali olan cahiller sürüsü bu tarz bir tercihi 'Bana sormadan nasıl kullanıyorsunuz' diye sorma hadsizliğini bile gösterebilir.
Artan ihracat rakamlarıyla oluşan büyüme insanlarda acaba nasıl, üretim artışı nasıl sağlandı diye de şüpheli bakışlara neden olabilir pekâlâ. Üretim bu kadar hızlı artamaz olsa olsa iç talep daralmış ama her nedense dış talep artmış, bizim kullanamadığımız malı yabancılar kullanıyor demek ki diye kıskançlık da yapabilirler.
Başka bir bakış açısıyla mesela büyümek için seçtiğimiz ihracatı artırma yöntemi malımızı ucuzlatma yöntemiyle yapılıyor demek ki diye düşünebilirler. O zaman da kendi paramızın değerini düşürdüğümüzde kendilerine karşı kurtuluş savaşı verdiğimiz dış güçler kendi birim paraları ile bizden daha çok mal alabiliyor. Bu şekilde de ihracatımız artıyor ve büyüyoruz sonucuna ulaşabilirler. Bazı kendini bilmezlere göre bu da sürdürülebilir değil: Diyorlar ki bizim üretim yapmak için ihtiyacımız olan hammaddeler yurt dışından geliyormuş ve kur çok oynak olduğundan satarken para kazandığımızı zannetsek de yeniden hammadde alırken aslında o kadar da kazanmadığımız ortaya çıkıyormuş. Şimdi bu iddiaya inanan sıradan bir emek sermayesi, yani herhangi bir çalışan ucuzlayan tek şeyin kendi işgücü olduğunu düşünerek saçma sapan konuşursa ne olacak değil mi?
Sonuç olarak biz bu büyüme işini açık etmesek biraz gizli saklı yapsak, taktiğimizi ortaya koymasak, kısacası çaktırmadan büyüsek daha iyi olacak gibi.
Yorum Yazın