Çanakkale Köprüsü, Ocak 2017’de Yap İşlet Devret modeliyle yapılmak üzere ihale edilmişti. Yatırım tutarının o günkü fiyatlarla 10,3 milyar Türk Lirası, o günkü kurdan(1 Dolar 3,8TL) 2,7 milyar ABD doları olduğu belirtilmişti. İhaleyi yandaş diye adlandırılan tanıdık bir şirketin içinde olduğu bir konsorsiyum aldı. Limak ve Yapı Merkezi şirketlerinin içinde bulunduğu konsorsiyum (Çanakkale Otoyol AŞ) işi, yapım süresi dahil 16 yıl 2 ay 12 günlük teklif vererek kazandı. Köprünün Mart 2022’de açılacağı ve en az 2033’e kadar 11 yıl işletileceği belirlenmişti.
Bu arada konsorsiyuma 15 Euro artı KDV üzerinden günlük 45 bin araç geçiş garantisi verildiği belirtilmişti. Yani köprüyü kullananlar araç başına bugünkü kurla 180 TL’yi aşan bir ücretle geçiş yapacaklar (Gerçi Osamangazi köprüsünden alıştık ama...).
Günlük 45 bin araç yıllık 16 milyon 500 bin araç anlamına geliyor. Peki Çanakkale Köprüsünden bu kadar araç geçecek mi? Orada feribot hizmeti veren GESTAŞ verilerine göre bayramlar dahil yıllık taşınan araç sayısı sadece 3 milyon 500 bin. 16,5 milyon nerede 3,5 milyon nerede?
Hadi diyelim Avrupa üzerinden gelenlerin bir bölümü bu köprüyü kullansın, hadi diyelim başka nedenlerle köprü kullanımı artsın. Köprüden yılda 3,5 milyon araç değil, sayıyı yüzde 85 arttıralım 6,5 milyon araç geçsin. Yine de garanti verilen araç sayısının yanına yaklaşmak mümkün değil. Yılda 16,5 milyon araç garantisi vermek nasıl bir hesaptır.
Sözleşmede garanti verilen yıllık 16,5 Milyon araç sayısından zorlayarak olsa olsa hesabıyla elde edilen 6,5 milyon araç sayısını çıkarttığımızda geriye yıllık 10 milyonluk garanti araç farkı çıkıyor. Yani yılda köprüden fiilen geçmeyen en az 10 milyon araç için, araç başına 15 euro üzerinden yıllık KDV hariç 150 milyon euro milletin cebinden alınıp malum şirkete transfer edilecek gibi görünüyor. İşletme süresi olan 11 yıl boyunca bu transfer 1 milyar 650 bin euro düzeyine ulaşacaktır. Bugünün kuruyla bile Türk Lirası cinsinden bu rakam 17 milyar Türk Lirasına denk gelmektedir.
Bu hesabı yapanlar, sözleşmeye bu garantileri koyanlar, buna onay verenler ya da başındaki siyasi güç bu tabloyu açıklamalıdır. Ama bu açıklamanın yapılmayacağı da açıktır. Muhtemelen öteki yap işlet devret projelerinde olduğu gibi ticari sır kapsamına girecektir.
Biraz hesap yapabilen herkesin bu tablodan rahatsız olmaması beklenemez.
Milletin cebinden bir kuruş çıkmadan yapıldığı iddia edilen bu projeler için milletin cebinden fazlasıyla alınan hatta milleti çocuklarına torunlarına kadar borçlandıran bu düzene muhalefet partileri soygun düzeni demektedir.
Haksızlar mı?
Yatırım Kararları Nasıl Verilmeli?
Eğer köprüden geçen araç sayısı, belirlenen geçiş bedeli ile köprünün yatırım tutarını işletme süresinde karşılayamıyorsa; finansman maliyetlerine de bağlı olarak işletme süresini uzatalabilirsiniz ya da ülkemiz gibi döviz kurlarını kontrol etmekte zorlanan ülkelerde olabileceği gibi anahtar teslim ihale yöntemini uygulayabilirsiniz ya da yatırım arsızlığından vazgeçip yatırımları öncelik ve önem sırasına koyarsınız ve zamanın koşullarına uygun yatırım kararları verirsiniz.
Doğru kararlar verebilmek için bilime bilgiye inanan, danışmayı ve tartışmayı önemseyen, bulundukları görevlere layıkıyla gelmiş, mesleki yeterliliği olan nitelikli kadrolar gerekmektedir. Meslek örgütlerinin, üniversitelerin görüşleri, eleştirileri alınmalıdır. Bir kişinin ya da belki birkaç kişinin kararları ile büyük yatırım projeleri yapılamaz,yönetilemez.
Ne yazık ki AKP’nin yönetim ve yatırım anlayışında bunların uygulanmadığı görülmektedir. Bu nedenle AKP’nin yatırım anlayışının iflas ettiği sıkça söylenmektedir.
Biraz ders anlatır gibi oldu, rakamlar çok oldu ama umarım yazdıklarım anlaşılır olmuştur.
Yorum Yazın