Emel Seçen

Emel Seçen


Çember

Çember

Ya çemberin içindesin,

Ya dışında.

Çember!

Muhit-i Daire.

Ev, değil!

Üstelik Galileo Galilei, 1615 tarihleri gösterirken engizisyondan nasibini almıştır da milenyumdan çıkalı, tam yirmi iki yıl, olmuş. İddia, Dünya, yuvarlak değil!

Denebilen bir dünya da, Cumhuriyet ilanından önce ve sonrasında:

Öncesinde: Muhit-i Daire.

Sonrasında:Daire, Çember ve Yuvarlak Masa.

Neticede yuvarlak, çemberde var içinde dairede.

Yani Şibh-i Münharif, dersem bir şey anlayamıyoruz. Atatürk olmasa, hala böyle gidecekti.

Galileo, ya da bilimsel aydınlanma için yaptığı çalışmalar yüzünden dili koparılarak kateldilen, Bruno.

Ya da vücut derisi, istiridye kabuğu ile soyularak katledilen, matematikçi, astronom, tek kadın Hyptia.

Kopernik, Kepler, Newton, Arşimet, Einstein.

Bilimsel devrimler, düşüncel devrimlerdir önce ve kolay olmamıştır.

Bugün ağaçlar, ormanlar…

Ve o yıllarda, yeryüzünün en büyük ve bugün ki insanoğlu ufkunu açacak, geliştirecek, en önemli hazineye sahip, İskenderiye Kütüphanesi.

Bir zamanlar adalet sağlanabilsin, masada eşitlik, konuşurken eşit olsun, bilhassa çocuklar ve kadınlar şiddet görmesin diye planlanan adı filmlere, kitaplara ve tarihe geçen, Yuvarlak Masa Şövalyeleri, de unutuluyor.

Bir kere insanın içinden adalet, vicdan kopunca,

Bir kere yoksulu ağlatıp, olağan kıldıktan sonra.

Neticede ya adaletin içinde, ya dışındasın.

Çember, Atatürk’ten önce hatta yazıp halkına okutulsun diye armağan ettiği kitapta yer aldığı gibi “Muhit-i Daire” demiştik,

“Şibh-i Minharif” ne diyorsanız, o da yamuk oluyor.

Yan kaymış,

Şirazesinden çıkmış, her bir değer olgusu, topluma katma değer olarak dönüyor. Bedeli, halk öderken eziliyor. Gençler yaşamdan umutsuz, yaşlılar huzursuz, çocuklar isyankâr.

Yaşamak bu mu, diyorlar!

Çünkü dünya dönüyor. Bilim engizisyon süzgecinden geçse de bilimi, tamamen dışlamamış. Bizde ise sanatta, bilimde, aydınlanma da çok geride.

Yanlışta işte tam burada!

Merkezi kendine almak değil merkez noktasından, merkez kaç şiddeti ile bir pergelin o estetik dönüşü ile aydınlatmak, paylaşmak.

Tıpkı bir öğretmen gibi!

Başöğretmen, işte tam da bunu yapmıştır.

Kendini bir mum gibi yakarken, etrafını aydınlatabilmiş.

Daire de, çember de, yuvarlak da tam bu oluyor!

Dolayısı ile doğru, tektir.

Ya çemberin içindesin.

Ya dışında.

telif

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar