Teknolojik gelişmelerin neticesinde insanların birbiriyle olan iletişimi sürekli değişim gösterdi. Taş devrinde mağaralara çizilen resimler ve dumanla haberleşmeyle başlayan iletişim 21. Yüzyılın dünyasında artık birçok çeşitliliğe malik. Öyle ki iletişimde artık bilişim sayesinde insanlar icat ettikleri akıllı cihazlar, bilgisayarlar ve telefonlarla bile konuşabiliyor. ChatBot olarak isimlendirilen AI (Artificial Intelligence) yapay zekâ teknolojisiyle geliştirilmiş sohbet robotları buna bir örnek. Tarihte ilk sohbet robotu 1966 yılında MIT profesörü Joseph Weizenbaum tarafından geliştirilmiştir. Eliza ismini verdiği robotunu bir psikolog olarak tasarlamış ve kullanıcının mesajından anahtar kelimeler alarak onlara sorular soruyordu.
Richard Wallace 1996 yılında geliştirdiği A.L.I.C.E (Artificial Linguistic Internet Computer Entity) daha kapsamlı insanlarla sohbet eden bir program geliştirerek chatbot tarihine önemli bir kademe atlattı. Sonrasıyla hayatımıza Apple’ın geliştirdiği Siri, Amazon’un geliştirdiği Alexa, Microsoft’un geliştirdiği Cortana ve Facebook’un geliştirdiği Messenger dahil oldu. Bu botların en acıklı hikayesi ise Microsoft’un 2016 yılında geliştirdiği Tay botuydu. Gündelik espriler ve sohbet etmek için Twitter’da adına hesap açılmış, ne kadar sohbet edilirse o kadar gelişecek ve size özel bir iletişim kuracak diye açıklanmıştı. İlk tweeti Merhaba Dünya olan Tay chatbotu insanoğlunun hışmına uğrayarak ne kadar küfür ve ırkçı söylem varsa öğretilmiş nihayetinde 16 saat sonra “Hitler haklıydı, Yahudilerden nefret ediyorum.”, ‘’Feministlerden nefret ediyorum. Hepsi ölmeli ve cehennemde yanmalı ‘’ tweetlerini atmaya başladı. Tepki gösterilmesiyle ‘’sakin olun ben iyi biriyim. Sadece herkesten nefret ediyorum.’’ Cevabını yazarak tüy dikmesi sonucu kısa sürede fişi çekilerek @tayandyou twitter hesabının tweetleri silinmişti. Microsoft projeyi rafa kaldırdı ve Tay adına özür dilemek zorunda kaldı.
Chatbotların gelecekte ki yeri
Chatbotların hayatımıza ilerleyen zamanlarda daha çok dahil olacağını özellikle işletmelerin daha çok tercih edeceğini öngörmek mümkün çünkü birçok sektör sohbet robotları sayesinde müşterilerini bekletmeden 7/24 hizmet verebiliyor. Markaların destek hizmetlerini düşük maliyetle geliştirdiği sohbet robotları müşterilere daha fazla satış yapma imkânı da sağlıyor. Günümüzde zaman çok değerli ve müşteriler her zaman kendilerini bekletmeyerek sordukları soruları hızlı cevaplandıran ve problemlerini çözen firmalara daha çok güveniyor. İşletmelerin ekseriyeti de chatbotları kullanmaya başladı. Firmaların beklentisi daha konuşkan ve işlevsel chatbotların geliştirilmesi. Global Market Insights'ın öngörüsüne göre Chatbotların Dünya çapında ki toplam pazar büyüklüğü 2024 yılına kadar 1,3 milyar doların üzerinde olacak. Zamandan ve maliyetten tasarruf sağlayarak müşterileri analiz etmek için daha çok veri toplayan ve daha hızlı yanıtlar veren bir sistemin gelecekte önemi artacak.
Chatbotlar insanın yerine geçebilir mi?
Tabii ki hayır! Ne kadar iyi tasarlansa bile sohbet robotları insanın yerini dolduramaz nihayetinde insan akıcı ve duygularıyla konuşur. İyi tasarlanan sohbet robotları bizi gerçek bir insan ile sohbet ettiğimizi düşündürebilse de sohbet ilerledikçe karşımızda bir chatbot’un olduğunu anlayabiliriz. Halihazırda Chatbot’un amacı insanın yerine geçmek değil. İnsanların işlerini kolaylaştırmak, tekrarlayan ve sıkıcı görevleri devralmak. Sohbet robotları süreçleri düzene koyup işletmelerin daha verimli olmasını sağlasa da her problemi çözüp ve görevi gerçekleştiremediği için iş yerindeki insanların yerini tamamen alamazlar. Müşterilerle olan tüm ilişkilerini Chatbot’a devrederek insanı aradan çıkarmanın riskleri olacağının altını çizmek gerek, daha karmaşık görevler veya komplike durumlar söz konusu olduğunda, sohbet robotları konuyu daha da kötüleştirerek müşteriyi sinirlendirebilir ve kaçırabilir.
Enigma’nın şifresini çözen meşhur İngiliz Bilgisayar bilimcisi Alan Turing’in 1950 yılında “Can Machines Think” (Makineler düşünebilir mi?) sorusu sormuş ve yapay zekâdan bahsetmişti. 10 Türk Lirası kâğıt paranın üzerinde resmi bulunan Selanik doğumlu Ord. Prof. Dr. Cahit Arf 1959 yılı Erzurum’da ki Makine düşünebilir mi ve nasıl düşünebilir? Temalı konferansında ‘’Makinelerin estetik bakımdan da insan beynine benzetileceği ümit edilebilecektir. Böyle bir makine, mesela filan müzik parçasını güzel bulmadığını söyleyebilecektir. Fakat bu işin uzun yüzyıllar sonra bile ve belki de hiçbir zaman yapılamayacağını zannediyorum.” diyerek yapay zekâ hakkında yıllar önce ki tespitlerini paylaşmıştı.
Bu tespitlerden yola çıkarak soralım; Makineler hissedebilir mi? Sevebilir mi? Hayal kurabilir mi?
Yorum Yazın