İnanç Uysal

İnanç Uysal


Çin aşısı ve aşılama!

Çin aşısı ve aşılama!

Hep böyle bir şeydi aslında ama artık ipin ucu kaçtı. Gündemden bahsediyorum, muhabirlik zamanlarımızda da yetişemezdik ardından. Ama son zamanlarda 2-3 günde bir yazı yazarak gündemi yakalamanın imkânı yok. Belki günde 2-3 yazıyla bir şansınız olabilir.

Tamamen başka bir konuyu yazmak üzere kendimi hazırlamıştım ki, dün Sağlık Bakanımızın 'Çin aşısı' ile ilgili değerlendirmesine denk geldim. Ardından Millî Eğitim Bakanlığı tarafından okullara gönderilen "Hayalimdeki Çin" temalı resim yarışmasına…

Gördük ki Sağlık Bakanımız Çin'den gelen Sinovac aşılarının gecikmesini muhalefetin ve daha çok da İYİ Parti'nin Doğu Türkistan'la ilgili tavrına bağlarken, Milli Eğitimimiz de çocuklarımıza Çin sevgisi aşılamanın yollarını aramaya çalışıyordu. Neticede gündem her türlüsünden 'aşılama’ idi yani.

Covid 19 aşıları ile ilgili bölüm oldukça ilginç aslında. Aşılarla ilgili daha önceki açıklamalar geldi aklıma. Bir süre 'Belki yarın belki yarından da yakın' şeklinde bekledik aşıları ama öngörülen tarihlerin hiçbiri gerçekleşmedi. Yine de dünya genelinde oldukça iyi bir durumda olduğumuz söylendi hep. Aslında fena da değildi durum. Ama yine de öngörüler gerçekleşmeyince, Bakan Sinovac firmasının sözünde durmadığı şeklinde açıklamalar yaptı. Biontech'den de aşı öngörülen hızla gelmedi aslında ve Sayın Bakan kendisini biraz baskı altında hissetti.

Buraya kadar normal, çünkü tıpkı Bakanın söylediği gibi dünyada da böyle sıkıntılar var. Hatta üreticilerden Almanya'da bile. Bakan Bey uğradığı baskıyı yine bu şekilde atlatmaya çalışsa çok daha makul olurdu.

Ama İYİ Parti başta olmak üzere Doğu Türkistan'da yaşanan zulmü dile getiren muhalefeti aşıların gecikmesine sebep olarak göstermesi hiç makul olmadı…

Çünkü Sayın Bakan işin başından beri 100 milyon doz aşı ile ilgili bir sözleşmelerinin olduğunu söylemişti. Bildiğimiz kadarıyla da sözleşme bir Devletle değil bir şirketle yapılmıştı. Eğer sözleşmede "Çin'in Doğu Türkistan'da soydaşlarımıza zulmetmesine ses çıkarılmayacaktır" diye bir madde yoksa ki olmadığından eminiz, şirket sözleşmenin gereğini yerine getirmeli. Getirmiyorsa, bunun gereğini de sözleşmenin diğer tarafı yerine getirmeli, muhalefet değil.

Dahası Sayın Bakan bu konuyu gündeme getirirken muhalefetin ve özellikle de İYİ Parti’nin ne yapmamasını istediğinin farkında mı acaba? Doğu Türkistan'da zulüm gören dindaş ve soydaşlarımızın herhangi bir pazarlığın bir kefesine konması, dünyadaki tüm mazlumların umudu yerli ve milli bir hükümetin asla kabul etmeyeceği bir şeydir sanırım.

GAZETECİLİK TEMİNATI

Bu arada Haber Türk televizyonunda Genel Yayın Yönetmeni Kürşat Oğuz ve Ankara Temsilcisi Bülent Aydemir tesadüfen MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin 'Habertürk seyretmiyorum' tweeti ile başlayan ve başka yöneticiler tarafından daha sert biçimde sürdürülen gerginliğin ardından da istifa etmişler…

Tesadüflerin tesadüf etmesi, elbette tesadüfi olabilir. Dahası her gazetecinin tek taraflı bir irade beyanı ile istifa edebilmesi özgürce gazetecilik yapabilmesinin en önemli teminatıdır. Ne mutlu bize ki her türlü hakkımız teminat altında…
Değil mi ama!..

telif

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar