Davos toplantılarıyla ünlü Dünya Ekonomik Forumu DEF, 2006’dan beri Küresel Cinsiyet Uçurumu Raporu yayınlıyor ve Türkiye istisnasız her yıl sıralamada en gerilerde yer alıyor. Önceki gün yayınlanan son raporda da Türkiye’deki kadının durumunda maalesef herhangi bir iyileşme yok; 156 ülke arasında 133. sıradayız.
Pandemi tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de kadınları çok olumsuz etkiledi; kadının evdeki yükü son 1 yılda kat kat arttı; işten çıkarmalarda ilk feda edilen kadınlar oldu. DEF’in raporunda da zaten "pandemi, cinsiyet eşitliğini bir nesil geriye götürdü, kovid-19 salgını öncesi cinsiyet eşitsizliğinin 99,5 yılda son bulması beklenirken şimdi 135,6 yıla çıktığı” belirtiliyor. Bu tür hesaplamalar bana göre değil. Hem zaten Türkiye için fark etmiyor. Biz hep sonlardayız. Bir önceki raporda da 153 ülke arasında 130. sıradaydık.
Kadını eve kapatırsan…
1997’den beri 20 yıl süreyle her yıl Davos’a giderek DEF toplantılarını yerimde izleyen bir gazeteci olarak raporun ilk yayınlandığı yıllarda Türkiye cinsiyet eşitliğinde neden bu kadar gerilerde, ne yaparsak sıralamada yukarılara çıkabiliriz diye epey kafa yormuştum. Hatta o dönemde Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı olan Gaziantep Belediye Başkanı Fatma Şahin sırf bu nedenle Davos’a gelmişti. Birkaç yıl çabaladıktan sonra anladık ki umut yok, havlu attık.
AKP iktidarının bugün geldiği noktada bu konuda ilerleme beklemek çok daha zor. İktidara bakacak olursak aya gidiyoruz; dünyanın en büyük 10. ekonomisi olmaya adayız; ama toplumun yarısını oluşturan kadınlar olmadan bu mümkün mü? Kadının ekonomik hayata katılımını artırmaya yönelik hükümet politikalarının devreye sokulmasını maalesef artık hayal bile edemiyoruz.
DEF raporunda cinsiyet uçurumu 4 kategoride değerlendiriliyor.
1-Ekonomik hayata katılım ve fırsat eşitliği
2-Eğitim
3-Sağlık
4-Siyasette temsil
İlk yıllarda sağlık sistemindeki iyileştirmeler sayesinde biraz kıpırdanma oldu, eğitimde özellikle de ilköğretimde kızların okullaşmasında epey yol alındı. HDP (o dönemde DTP’ydi) sayesinde TBMM’de kadın milletvekillerinin sayıca artması da bizi ümitlendirmişti. Ne var ki başka ülkeler de tabii boş durmadı; dolayısıyla biz uçurumun en dibinde olmaya devam ettik.
Çünkü ilk kategori olan “ekonomik hayata katılım ve fırsat eşitliği” konusunda yerimizde saydığımız sürece –hatta son dönemde maalesef daha da geri gidiyoruz- dünyada cinsiyet uçurumunun en fazla olduğu ülkelerden biri olarak kalmaya mahkumuz.
Müslüman ülkeler en altta
Tabii bir de şu gerçek var. Her kıtanın, her bölgenin bir toplumsal genetiği var. Kadını gerek ekonomik, gerekse siyasi hayatın dışında tutma geleneğinin yerleşik olduğu Müslüman Ortadoğu ülkeleri, cinsiyet uçurumunda açık ara en önde. 15 yıldır yayınlanmakta olan raporda bu sıralama hiç değişmedi. Bu yılki raporda, cinsiyet uçurumunun Türkiye’den de daha derin olduğu ülkelere baktığımızda durum zaten gayet net: Cezayir, Bahreyn, Katar, Kuveyt, Fas, Umman, Suudi Arabistan, İran Suriye, Pakistan, Irak, Yemen, Afganistan.
Yorum Yazın