Leyla Emeç Tavşanoğlu

Leyla Emeç Tavşanoğlu


Çizmeli...

Çizmeli...

Gazze’de İsrail’in bombalı saldırıları bütün şiddetiyle sürerken Mısır’ın başkenti Kahire’de 21 Ekim Cumartesi günü bölgede ateş kesin nasıl sağlanabileceği ve akan kanların nasıl durdurulabileceği arayışlarını içeren geniş çaplı bir zirve yapıldı. Türkiye’yi zirvede Dışişleri Bakanı Hakan Fidan temsil etti. Fidan’ın zirvede sivri bir çıkış yaptığı duyulmazken toplantı basına yansıdığı kadarıyla havanda su dövmenin ötesinde bir sonuç vermedi.

Tam zirvenin yapıldığı saatlerde Ankara’dan beklenmedik bir ses yükseldi. Kimin mi sesiydi o? MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli eline mikrofonu kaptığı gibi haykırmaya başlamıştı. Şöyle diyordu: “24 saat içinde ateş kes sağlanmazsa, saldırılar durmazsa Türkiye süratle devreye girmeli, tarihi, insani ve inanç sorumluluğunun gereği her neyse yapmalıdır.”

Gazze’de bulunan El Ehli Baptist Hastanesi’nin 17 Ekim’de bombalandığını anımsatan Bahçeli, “Maalesef Filistinli masumlar kan revan içindedir. Son 24 saat içindeki İsrail saldırılarında 352 Filistinli hayatını kaybetmiştir. 7 Ekim’den bu yana 4 bin 385 Filistinli kardeşimiz hayattan koparılmıştır. Sayıları 1756’yı bulan çocuk ile 1000’e yakın kadın acımasızca katledilmiştir,” ifadesini kullandı.

Uluslararası toplumun “Gazze’deki seri ve sürekli cinayetleri” tıpkı korku filmi izler gibi seyre daldığını vurgulayan Bahçeli, şunları kaydetti:

“Ne bir ses ne bir tepki söz konusudur. BM Teşkilatı’nın karar ve yaptırım organları kilitlenmiştir. ABD’nin vetosuyla geçici ateş kes ilanı dahi yapılamamıştır. İslam İşbirliği Teşkilatı toplantısından ise hiçbir şey çıkmamıştır. Basit kınama mesajlarından başka sadre şifa hiçbir teşebbüs veya buna dair bir niyet duyulmamıştır. Kahire’de düzenlenen Gazze için Barış Zirvesi’nde de şu ana kadar bir sonuç çıkmamıştır.”

Bahçeli, son olarak da, “Türkiye’nin garantörlük teklifi akılcı, isabetli ve stratejik bir girişimdir,” dedi.

Allah Allah! Bahçeli bir yandan, “24 saat içinde ateş kes sağlanmazsa orduyu toplayalım, Gazze’ye girelim, İsrail’i dümdüz edelim,” derken öte yandan da Türkiye’nin savaşta arabuluculuk ve garantörlük rolü üstlenmesini isabetli buluyor. Adama, bu ne perhiz bu ne lahana turşusu, derler.

HAMAS TÜRKİYE’DEN ÇIKIYORMUŞ

Bahçeli’nin bu sözleri söylediği saatlerde Ankara’dan bir Cumhurbaşkanlığı açıklaması geldi. Günlerdir suskunluğunu koruyup olanları sessizce izleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan belli ki Bahçeli ya da Çizmeli’nin mesajını almıştı ki tam 29 Ekim’den bir gün önce 28 Ekim’de Büyük Filistin Mitingi yapılacağını duyurdu. Atatürk Havalimanı’nda yapılacak mitinge Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Cumhur İttifakı’nın bütün bileşenleri katılacakmış. Bunların ardından Cumhurbaşkanlığı’ndan başka bir açıklama daha geldi. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan Hamas Lideri İsmail Haniyye’yle bir telefon görüşmesi yapmış. Görüşmede Filistin’le İsrail arasında kalıcı bir barışın oluşturulması temennilerini iletmiş, Erdoğan. Anlaşılan Cumhurbaşkanı, bir yandan da  taraflara itidal telkin eden siyasi lider pozisyonunu korumayı sürdürmek istiyor. Ancak, Ankara’da dolaşan bir söylentiye göre bu telefon konuşmasının içeriğinde başka ve çok daha önemli bir konu varmış. Şöyle: İsrail’den Ankara’ya bir süredir Türkiye’de bulunan Hamas’ın üst düzey bir takım yetkililerinin ülkeden çıkarılması isteği iletilmiş. Söylenene göre bu telefon görüşmesi,  Hamas’ı ya gönderirsiniz ya da biz vururuz, mealindeymiş. Doğruluk ya da yanlışlık derecesini bilemem.

Bütün bunlar olurken dün sabah saatlerinde gündeme yeni bir bomba haber düştü. ABD ordusunun Suriye’nin kuzeyindeki Deyrizor ve Haseke bölgelerindeki üslerine karadan karaya füze saldırısı yapılmıştı. Yerel kaynaklardan gelen haberlere göre ABD üslerindeki füze savunma sistemleri bu saldırıları savuşturmuştu. İlk haberlere göre füzelerin İran destekli bir terör örgütü tarafından yapıldığı ileri sürülüyordu. İddia doğru çıktığı takdirde bölgemizdeki savaşın çok daha genişleyeceğini tahmin etmek abartı olmaz. Korkum, dış politikasında iyice yalpalayan Türkiye’nin bu savaş batağının içine çekilmesi. Dönelim Bahçeli’ye ya da Çizmeli’ye...

Arkadaş,  Gazze oyununda oyun kurucular sana rol biçmemişken kendi kendine neden gelin güvey oluyorsun? Daha dün ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken İsrail’i ziyaretinde, “Ben burada Yahudi kimliğimle bulunuyorum,” dedi. Mesajı almadın mı?

Fırsatı yakaladığını sandığın her seferinde çizmeleri çekip kameralara poz vermeye neden bu kadar meraklısın acaba? Geçtiğimiz Ağustos’ta, KKTC’deki Pile-Yiğitler yol yapım çalışmaları sırasında BM askerleriyle KKTC polisi arasında patlak veren sürtüşmeler üstüne Bahçeli, elinde tespihi, ayağında çizmeleriyle , Zeki Müren’in “Ağlama Sevdam” şarkısı eşliğinde yürüdüğünü gösteren bir video paylaşmıştı. Video o sırada özellikle sosyal medyada epeyce gündem olmuş, Bahçeli’yi sarakaya alan paylamışlar yapılmıştı. O sırada çizmelerini çekip poz veren Bahçeli Kıbrıs’ta ne kadar etkili olabilmişti? Hatırlayanınız var mı? Sadece bir şaka figürü olarak belleklerde kaldı.

Şimdi Bahçeli’ye sormak isterim.  Aradan 24 saat değil, çok zaman geçti. Verdiğiniz süre doldu. Sizin sözlerinizi kaale alan yok. Ateş kes ilan edilmediği gibi savaş bütün şiddetiyle sürüyor. Hadi, ne duruyorsunuz? Yavru kurtlarınızı toplayıp Gazze’ye gidin. Ama sadece kendi yavru kurtlarınızı. Sizi tutan mı var? Yoksa Atatürk’e mi öykünüyorsunuz? Öykünmek öyle kolay değil. Atatürk gibi bir diplomasi dehası olabiliyor musunuz? Önce onu ispat edin bakalım! Savaş kışkırtıcılığı yapıp Türkiye’yi Ortadoğu batağına saplamaya çalışmak gibi bir oyunun içine girmek hepinizin boyunu aşar!

telif

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar