Gözümüz aydın. Avustralyalı oldu. Amerikalı oldu. Norveçli, Arjantinli de oldu bir aralar. Şimdi sıra Kanada’lı bir Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kıbrıs özel temsilcisinde. Türk tarafı çoktan “Evet, olur” demiş. Rumlar da öyle. Gerçi görevinin tanımında hala pürüz var ama gözünüz aydın Kanadalı diplomat Colin Stewart’ın atanması neredeyse kesinleşti.
Lute 18 aydır uğraşıyor, ortak zemin yaratamadı. Şimdi çok uluslu bir hidrokarbon şirketinin üst düzey yetkilisi oluyor. Çıkar çatışması olabilir deyip, görevine son verildi. Yerine de oldukça deneyimli bir “sorun çözücü” diplomat Stewart geliyor.
Pürüz oldukça önemli. Son açıklamalarında işaretlerini gördüğümüz gibi Kıbrıs Rum liderliği yeni özel temsilcinin geçici özel temsilci Amerikalı Jane Holl Lute gibi “sınırlı” görevi olmamasını, BM Güvenlik Konseyi’ne rapor verme yetkisine sahip olmasını talep ediyor. Bunun anlamı adada çözüm için yeni fikir arayışından ziyade 60 yıldır başarısız olsa da özel temsilcinin Güvenlik Konseyi kararları çerçevesinde sadece iki kesimli, iki toplumlu federasyon hedefli yeni bir süreç için çalışılmasını garantiye almak. Türk tarafı ise yeni temsilcinin Lute gibi sadece genel sekretere rapor veren, konfederasyon veya iki devletli çözüm gibi yeni fikirleri de gündeme taşıyabilen, genel sekretere hareket alanı bırakan bir çalışma içerisinde olmasını istiyor.
BM genel sekreterinin de son New York görüşmelerinde, gerek ikili gerekse de Rum liderin de katıldığı üçlü görüşmede, tarafların yeni bir süreç için ortak zemine sahip olmadıkları, yeni bir süreç başlatmanın faturası çok ağır olabilecek büyük bir başarısızlık daha olacağı, dolayısıyla öncelikli olarak adada güven artırıcı önlemler üzerinde bir arayışa gidilmesinin uygun olduğu mesajı verdiği çeşitli kaynaklar tarafından belirtiliyor. Kısaca genel sekreter, Türk tarafına iki devletli çözüm gibi bir yaklaşımın kabul edilemeyeceğini söylerken Kıbrıs Rum lider Nikos Anastasiades’e de yine başarısız olacak bir sürece kapıların kapalı olduğunu söyledi.
Kanadalı diplomat Stewart atanması tamamlandığında hiç de kolay bir görevi olmayacak. Rum liderin kapalı kapılar arkasında ademi merkeziyetçi federasyon önerisiyle şişeden çıkardığı cin ve bunun sonucunda Kıbrıs Türk tarafının iki devletli çözüm önerisi zaten ölmüş ve gömülmüş olan federal Kıbrıs umutlarının yeşermesine imkan bırakmadı. Gayrı resmi de olsa liderler arasındaki ikili, üçlü son temaslar görüş yakınlaşmasının ve yeni bir görüşme süreci için ortak zeminin bulunmadığını, genel sekreterin liderlere New York’ta söylediği gibi, açıkça sergiledi.
Bu aşamada yeni bir süreç boşuna kaynak ve zaman israfı olacak. New York’a gidilmesi bile pandemi dönemindeki sıkıntılar dikkate alınarak faturası açısından eleştirilirken, Cenevre veya başka bir şehirde günler, haftalar sürecek yeni ve muhakkak başarısız olacak bir sürecin nasıl bir faturası olacak? Şaka bir yana, böyle bir sürecin anlamı var diyebilecek birisi varsa ona romantizm madalyası vermeli.
Önümüzde açılacak olan yeni dönemde neler olacağını belki de Stewart’ın özgeçmişinde aramak lazım. Çok abartmayayım, resmi son görevi Batı Sahra Referandumu için BM genel sekreterinin temsilcisi, BM misyonunun başı. Kısaca, başarılı, sorun çözücü, uzlaştırıcı bir üst düzey diplomat. Görev tanımında uzlaşma ne şekilde olursa olsun, taraflar arasındaki yakınlaşmayı sağlayacak adımlar konusunda ısrarlı olacak bir genel sekreter özel temsilcisi ile karşılaşacağız yakında.
Bu arada, kulağıma gelen bazı şeyler de oldukça ilgi çekici. Mesela, daha önceki dönemlerde, özellikle Annan planı yazım heyetinde görev yapan bazı üst düzey uzmanların da yakında BM Kıbrıs ekibinde ya doğrudan adada, ya da New York BM binasında “aktif rol oynamaya” başlayabileceklermiş. Kimler bu arkadaşlar? Kıbrıs konusuyla ilgilenenler yakından tanıyor onları.
Yorum Yazın