Sayın Cumhuriyet Gazetesi Yönetimine,
Son zamanlarda yayınlanan Kulüp dizisi ile Cumhuriyet tarihimizin iki ayıp, haksız , kötü olayı Varlık Vergisi ve 6/7 Eylül olaylarından halkımızın haberi oldu. Aslında bunu kitaplardan öğrenmeleri gerekirdi ama ülkemizde maalesef tarih kitapları az okunuyor.
Bu dizi üzerine Sayın Gazetenizde Varlık Vergisini savunan iki makale yayınlanmıştır. İlkine twitterden cevap verdim. İkinci de yayınlanınca dayanamadım size yazmaya karar verdim.
Varlık Vergisi İkinci Dünya Savaşı esnasında uygulanan Avrupa’daki Faşizmin etkisi ile vatandaşlar arasındaki büyük bir ayırım gösteren Faşist bir uygulamadır. Zaten başbakan Şükrü Saraçoğlu Büyük Millet Meclisindeki konuşmasında bunu açıkça ifade etmiştir.
Bu kadar açık olan ayırımcı ve servet transferi olduğu açıkça belli olan bir vergiyi hala bugün savunanları anlayamıyorum. Bence bu davranış hala ülkemizde çok azalan azınlık nüfuslarına karşı kin duymaları olabilir.
Türkiye Cumhuriyeti kuruluşundan beri gayri müslim vatandaş istemedi ve çeşitli uygulamalarla onları ya yolladı ya da göçe teşvik etti. İlk önce Ermeniler sonra Rumlar ve Karamanlılar( ki bunlar özbe öz Türk soyudur) daha sonra Yahudiler arkasından Süryaniler ve Yezidiler yollanmıştır. Ne kadar yazık değil mi?
İki yazarınız Cahit Kayra’nın kitabından alıntı yaptılar. Ben de sizlere Faik Ökte, Rıdvan Akar, Ayhan Aktar, Ayşe Hür ve Dr Özgür Kaymak’ın kitaplarını tavsiye ediyorum. Bu yazarların hepsi Müslümandır.
Aklınıza yine bir maruzat gelmesin diye Gayrimüslim yazarlardan bahsetmedim.
Şimdi soruyorum acaba Aşkale, Sivrihisar çalışma kamplarına giden müslüman var mı? Tabii ki yok. Onlar tüm vergilerini ödediler de gayrimüslimler mi ödemedi???
Ben şimdi diyorum ki Artık Yeter !! Bırakın bu ayırımcılığı !!! Sosyal demokrat olduğunuzu söylüyorsunuz??? Sosyal Demokrat ayırımcılık yapmaz!!!!
Artık ortak yaşadığımız ve hepimizin en az sizin kadar sevdiği ülkemizde barış içinde, huzur ve sevgi ile yaşayalım.
Saygılarımla
İsak Nino Debehar
Sevgili Okurlarım
Böyle tepkili bir yazı için sizlerden özür diliyorum. Beni takip edenler bilir ben insan ayırmam dini, ırkı , mezhebi ne olursa olsun iyi insan olsun derim. Ama Cumhuriyet gazetesine yazdığım mektubumda bahsettiğim olayları benim okumama bile gerek olmadığını, bunları ilk elden yaşadığımı bilmenizi isterim. Eski yazılarımda bunları bulabilirsiniz.
Mektupta isimlerini yazdığım çalışma kamplarına öz dayım gitti. Haydarpaşa’da trene binerlerken büyükbabamın yanına yaklaşan bir çavuş ona dedi ki: Oğluna son kez bak onu bir daha göremeyeceksin. Büyükbabamın yaşadığı travmayı düşünebiliyor musunuz? Bunu bana orada olan annem anlattı.
Şükür ki babamın vergisini patronu ödedi. O çalışma kampına gitmedi.
Tarihte olanları bilmek ve kabul etmek yeterlidir. Böylece aynı olaylar tekrarlanmaz. Esasen ülkelerinden yollanan yahudi vatandaşların hiçbiri Türkiye aleyhine dava açmamış veya başka bir hareket yapmamıştır. Hayatlarına devam etmişlerdir. Diğer grupların da herhangi bir dava açtığını duymadım. Bu insanları sadece hatırlamak yeterli olacaktır.
Kardeşliğin hüküm sürdüğü daha güzel günlerin Ülkemize ve Dünyamıza hakim olmasını dilerim.
Sevgi ve Saygılarımla
Sevgili Debehar. Konuşma dilindeki yazına yaşayarak anlatımını katmışsın. Harika. Taksim büyümesi olduğumdan, gerek annemin, gerekse babanamın 6/7 Eylül olaylarını yaşaması ile anlattıklarını hiç unutmam. Annemin 4 gün boyunca evinde Madam Mari ve oğlu Dikranı nasıl sakladığını anlatmasını unutamam. Bu yazın bana bunları tekrar hatırlattı. Son Kulüp dizideki 6/7 Eylül olayları da bir hatırlatma... Kalemine sağlık.
Merhaba. Yazınızın içeriğine ve tonuna tamamen katılmakla birlik Karamalılarla ilgili parantez içindeki ifadenizi tekrar gözden geçirmenizi tavsiye ve ederim. Karamanlıların Türk olduğu görüşü eski bir kabuldür ve de pek çok bilimsel çalışmada çürütülmüştür ve de bugün çoğunluğu Yunanistan'da yaşayan yeni kuşak Karamanlılar tarafından da şiddetle reddedilmektedir.
İtiraf etmemiz lazım ki, varlık vergisi ve uygulanmasındaki acımasızlıklar bu ülkenin ayıbıdır. O günlerin şartı ne olursa olsun bu gerçek değiştirilemez. Yazdıklarınıza bütünüyle katılıyor ve yeni nesillerin dikkatini çekmesi ve gerçeklerin aydınlanması umuduyla, çok teşekkür ediyorum.
Yapılan haksız ve ayrımcı hareketlerin gayri müslim toplumda ne tür bir travma yarattığını incelemek gerek.Geniş toplum hiçbir şey olmamış gibi yaşarken yapılanları haklı bulmaları inanılır gibi değil..Nasıl açıklanabilir bilmiyorum
Hislerimizi bu kadar guzel anlattigin icin tebrikler ve tesekkurler
Yazdıklarına sağlık
Eğer kurucuları olan Yunus Nadi’nin 1930 lu 1940.lı yıllarda nerede ve neyin tesirinde kaldığını gazeticiliğini incelerseniz bu yazılanların normal olduğunu yüz sene geçsede aynı kafanın devam ettiğini görüyoruz.yazık bir adım arpa boyu değişmeyen kafalara.
Çok doğru …. barış ve huzur solu günlere
Yazdıklarınıza ve tepkinize “yaptıklarımızdan utanıp sıkılarak” tümüyle katılıyorum.