Leyla Emeç Tavşanoğlu

Leyla Emeç Tavşanoğlu


Cumhuriyet tarihinde bir ilk

Cumhuriyet tarihinde bir ilk

Geçen hafta bizim Ermeni toplumunun çok okunan gazetesi Agos twitter hesabından bir duyuru yaptı. Ermeni asıllı vatandaşlarımızdan avukat Berk Acar kaymakamlık sınavını kazanmış ve kaymakam atanmaya hak kazanmıştı. Hayretten gözlerim fal taşı gibi açıldı. Türkiye Cumhuriyeti Devleti nihayet, Cumhuriyet’in kuruluşundan 98 yıl sonra bir ilki başarıyordu.

Ardından Kronos34. News isimli internet haber sitesinde haberin ayrıntısı yayımlandı. Birlikte okuyalım:

“Türkiye Ermeni toplumunun önemli yayın organlarından Agos gazetesi Cumhuriyet tarihinde bir ilkin gerçekleşmek üzere olduğunu duyurdu. Gazetenin twitter hesabından yapılan açıklamaya göre Ermeni toplumundan avukat Berk Acar tüm sınavları geçerek kaymakam olmaya hak kazandı. Agos’un duyurusunda, ‘Acar’ın önümüzdeki dönemde görev alması bekleniyor. Ayrıntıları paylaşacağız,’ ifadesi kullanıldı.

“Eski Milletvekili Ufuk Uras da bir Ermeni vatandaşımızın kaymakam olmaya hak kazandığı haberini paylaştığı için ‘Zaytung şakası mı?’ gibi tepkiler aldığını kaydederek şunları söyledi: ’Bir Ermeni yurttaşımız kaymakam olmuş. Bu Cumhuriyet tarihinde bir ilk. Haydi hayırlısı. Darısı diğer azınlık yurttaşlarımızın başına diyelim. Bir çok basın mensubu, Ermeni arkadaşlarım arayarak zaytung şakası mı bu diye sordu. Ne kadar yürek yaralayıcı bir durum, anlatamam. İnsanlar küçücük, simgesel bir jeste bile ne kadar susamışlar. Kimsesizlerin kimsesiyiz, öyle mi gerçekten?’”

Bunları okuyunca eskilere dalıp gittim. Gerçekten Cumhuriyet tarihinde, devlet bürokrasisinde azınlık yurttaşlarımızdan hiç kimse görev alamamıştı. Bunun nedeni de açıklanmıyordu. Oysa Anayasamız, bütün Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının eşit olduğunu vurguluyor. O zaman bu nasıl bir ayrımcılıktır?

Arşivleri karıştırıyorum. İlk kez 1950 yılında yapılan genel seçimlerde Türkiye Yahudi toplumundan bir yurttaşımız, Salamon Adato Demokrat Parti listesinden İstanbul milletvekili seçilmiş. Adato 1954'de Adana’dan İstanbul’a dönerken  bindiği uçağın düşmesiyle hayatını kaybetmiş. Ondan tam 44 yıl sonra da gene bizim Yahudi toplumundan iş insanı Cefi Kamhi DYP listesinden İstanbul milletvekili seçilmiş.

Gene aradan on yıldan fazla zaman geçmiş. Bu kez Ermeni toplumumuzdan genç yazar Markar Esayan AKP listesinden milletvekili olmuş. Onun ardından da gene gazeteci-yazar Garo Paylan HDP’den milletvekili seçilmiş.

Yani 98 yıllık Cumhuriyet tarihinde gayri müslim azınlık toplumlarımızdan çıkara çıkara dört milletvekili çıkarabilmişiz.

Bürokraside gayrimüslim azınlıkların önünü kesmişiz derken akademi dünyasında, özellikle de tıp alanında bileğinin gücüyle profesörlüğe yükselen ve yıllarca hocalık  etmelerine göz yumulan bir kaç isim var. Örneğin Nişan Nişanyan, Agop Kotoğyan, Kriton Dinçmen, bir de Boğaziçi Üniversitesinde İnşaat Mühendisliği Bölümü hocası Kriton Curi. Başka isim aklıma gelmiyor. Ne acı, değil mi?

Hep dünyada hala uygulamada olan en uzun süreli uluslararası antlaşmanın Lozan Antlaşması olmasıyla övünüyoruz ya.

Lozan’ın Türkiye’de yaşayan azınlıklarla  ilgili 39. Maddesine bakalım:

“Gayrimüsşim azınlıklara mensup Türk uyruklular Müslümanlarla aynı yurttaşlık haklarına ve siyasal haklara sahip olacaktır. Türkiye’de yaşayan herkes din farkı gözetilmeksizin yasa karşısında eşit olacaktır.

“Hiçbir Türk uyruklunun, örneğin kamuda işe alınma, kamu görevi yerine getirme ya da onurlandırılma ya da iş ve meslek edinme gibi yurttaşlık haklarından ve politik haklardan yararlanmasında din, itikat, inanç farkı gözetilmeyecektir.”

“Hiç bir Türk uyruklunun özel ilişkilerinde, ticarette, ibadette, basında ya da her tür yayında ya da halka açık toplantılarda herhangi bir dili serbestçe kullanmasına kısıtlama getirilmeyecektir. Resmi dilin mevcut olmasına bakılmaksızın Türkçe konuşmayan Türk uyruklulara mahkeme önünde kendi dillerini sözel olarak kullanmaları için yeterli olanak sağlanacaktır.”

Lozan’ın daha başka ilgili maddeleri var da 39. Madde azınlık haklarını net biçimde tarif ediyor. Ne var ki 6-7 Eylül 1955 olaylarından sonra “Vatandaş Türkçe Konuş” diye kampanya açıldığı da dün gibi hatırımızda. Üstüne üstlük Lozan’a büyük bir başarıyla imza atılmış olunmasına rağmen pek çok ilgili maddesine hiç uyulmamış. Lozan sürekli delinmiş.Bugün toplam nüfusları100 bini bile bulmayan gayri müslim azınlık yurttaşlarımızdan bu korku ne? Acaba neden sürekli baskı uygulanması isteniyor? Devlet politikasının böyle olduğunu gören bir takım lümpen başı bozuk da durumdan vazife çıkarmaya çalışıyor.

Dileyelim kaymakam olmaya hak kazanan Berk Acar kardeşimiz önümüzdeki dönem kaymakamlığa atanır ve görevini özgürce yapmasına olanak sağlanır.

telif

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar