Sevgili okurlarım bu yazıyı Cumhuriyet muhabirlerinin bulunduğu ülkelerdeki izlenimlerini yazdıkları Pazar Yazıları sayfasına yolladım yıllardır yaptığım gibi. Gazetedeki sorumlu genç arkadaş bunu iki kere söz verdiği halde son dakikada gelen ilanlar yüzünden yayımlayamadı. Suç onun değil gazete yönetimi bilmeyen yeni sahibinin. Ben de yazımı geri çektim. Kendi köşemde yayımlamaya karar verdim. Cumhuriyete artık yazı yazmayacağım ilke olarak, hele yeni sahibi gazetede olduğu sürece. Orada canla başla çalışan tüm basın emekçilerine sevgilerimi yolluyorum.
Dallas’ta eşya ve mobilya almanın dayanılmaz zorluğu
Önce mikro dalga bozuldu tıpkı “önce ekmekler bozuldu” der gibi. Gittik Leuws’ şirketine, evdeki bozuk makinanın boyutlarını aldık, satıcıya ölçüleri verdik. Gidin seçin dedi satıcı Kadın. Eşim bir tanesini beğendi. Parasını ödedik ayrıca eskinin çıkarılıp yenisinin yerine konması için de para verdik. Satıcı kadın 3 hafta sonra geleceğini söyledi, çaresiz bekledik. Sonra beklenen gün geldi İngilizcesi gayet sorunlu bir arkadaş ve çırağı getirdiler mikro dalga gerecini ama eskinin yerinden büyük geldi. Gelen arkadaş ocağın üstündeki yeri kesip duvarı delerse ancak sığabileceğini söyledi. Bizim kaldığımız binada yönetimden izinsiz çivi çakamazsınız, aksam 5 ten sonra ve hafta sonları dışardan ağır eşya vs getirmek mümkün değil. Biz evet demedik adam aldı götürdü geriye. Biz de mağazaya gidip satışı iptal ettik ikinci kere bir 3 hafta daha bekleyecek halimiz yok. Sonra Home depoya gidip aynı markadan yeni bir gereç aldık, bir hafta içinde getirip taktılar. Ben rahat rahat mısır patlağımı hazırlıyorum.
İkinci olay daha eğlenceli. Bizim 10 kusur yıllık deri koltuklar nihayet yoruldular, yüzleri soyulmaya başladılar torunlarım İzel ve Aydın iyi zıpladılar üstlerinde. Dedik ki pahalı deri koltuklar yerine bez koltuklar alalım gerektiğinde yenileriz. Buraya kadar iyi. Gittik kendini ABD’nin en büyük mobilya şirketi diye reklam eden bir yerden biri büyük dört kişilik, bir de üç kişilik mobilya seçtik. Sözleşme imzaladık ceza maddesine de ok dedik. Taşıyıcının parasını da ödedik. Bir hafta sonra bir telefon geldi taşıyıcıdan, evimiz 7inci kat olduğu için fazladan para istediler. Dedik ki evde asansör var siz sırtınızda taşımayacaksınız. Nihayet evet dediler ve iki koltuk geldi. Gelenlerin İngilizcesi daha düzgün en azından anlaşabiliyoruz. Eve getirdiler ama benim ev dubleks ve salona merdivenle çıkılıyor, merdivenin düşmeyi önleyecek tırabzanları var. Koltuklar yukarı çıkarılamıyor. Taşıyıcılar çok aceleci, binanın musluk, elektrik gibi teknik işleri yapan elemanı meşgulüm on dakika sonra gelir tırabzanları sökerim dedi. Dedi ama taşıyıcıların acelesi var, beklemeyiz dediler, ben de alın götürün dedim. Aldılar götürdüler koltukları. Mağazaya gittim iade ettiğim için 240 dolar vazgeçme cezası kestiler ve onlara ödediğim koltuk parasını daha ödemediler kredi kartıma. Hala bekliyoruz, aradan iki haftadan fazla zaman geçti.
Nihayet başka bir mağazadan sevdiğimiz renkte koltuklar bulduk, daha kaliteli kumaş ve daha ucuz, onları aldık iki günde getirdiler, tırabzanları söktürdüğüm için koltuklar salona taşındı. Ama ilk mobilya firmasının taşımacısı kişiler hala telefon ediyorlar koltukları ne zaman getirelim diye?
Mağazanın mal satmak için çırpınan elemanları dağıtıcı firmaya haber vermemişler.
İşte ucuz işçi sisteminin hizmet sektöründeki acıklı hali. Kendine aklınca Çin modeli seçtiğini sanan AKP liderine birileri anlatsın. Katma değer olmadan ucuz işçi ile kalkınamazsın. Çinle, Vietnamla ucuz işçilikte rekabet edemezsin.
Amerika’nın dışardan düşman beklemesine gerek yok. Kar maksimizasyonu ve satış öncelikli şirketleriyle ekonomiyi kendileri batıracak. Yani 1940 lara döndük. Müşteri odaklılık kavramından geriye gittik ve satış odaklılık dönemine rücu ettik . Tıpkı demokrasiden saltanat sistemine geri dönen ülkem gibi.
Yorum Yazın