Cumhurbaşkanı Ersin Tatar bir adım sonrasını daha yarış başlamadan söyledi: “Ulusal Birlik Partisi (UBP) Genel Kurulu kimi parti başkanı seçerse, hükümet kurma görevini ona vereceğim.” Ondan bir süre önce de KKTC’deki siyasi tıkanıklığın sadece bir erken seçim ile aşılabileceğini düşündüğünden dolayı herhalde mevcut koalisyon ortaklarının Şubat’ta seçim yaklaşımına, “Ocak ayının 9’unda, yani ikinci Pazar gününde, bile erken seçim olabilir” demişti.
Bu yazı kaleme alınırken UBP Genel Kurulunda sandıklar daha yeni sayılmıştı. Kim ipi göğüsleyip “solo seks skandalı” kurbanı Hamza Ersan Saner’in boşalttığı UBP başkanlığı koltuğuna oturacak sorusunun cevabı birçoğumuzun beklediği gibi birinci turda verildi: Geçerli oyların %60’ından fazlasını alan Faiz Sucuoğlu UBP’nin yeni başkanı oldu. İlk sonuçlar seçildiğini göstermesinin ardından konuşan Sucuoğlu “Memleketimize, ülkemize ve partimize hayırlı olsun. Çok şeyler değişecek. Yeni bir UBP, yeni örgütsel yapı ve yeni bir tüzük hazırlanacak” dedi ve bir erken seçimin de mümkün olduğunu belirtti.
Sucuoğlu gerçekten yeni bir UBP yaratabilir mi? Yeni bir tüzük hazırlaması kolay ama UBP’nin itibar sorunu, berbat olan prestiji yeni bir tüzük ile düzeltilebilir mi? Seçimden kaçılmaz ancak, mevcut durumda UBP’nin seçime evet demesi bir anlamda siyasi intihar olmaz mı? Gerçi henüz çok erken ancak UBP başkanlık koltuğunun çok dikenli olduğunu Sucuoğlu da öğrenecek. Sucuoğlu ya kısa sürede mucizevi bir performans göstererek kendisini kanıtlayacak uzun süredir doldurulamayan parti liderliğine yükselecek, ya da kendisini “solo seks videosu” skandalında “komplo düzenleyenler” arasında olmakla suçlayan selefi Saner gibi çok fazla uzun olmayacak bir tarihte selefini seçecek bir kurultaya götürecek.
Bu sürecin en başından beri soru UBP genel kurulundan kimin zaferle çıkacağı değil aslında sadece bir sonraki adımda ne gibi gelişmeler olacağı idi. Şimdi çok dar bir alanda yeni bir oyun hayata geçecek. Seçilen UBP başkanının önünde sadece iki koridor var.
Birincisi planlandığı gibi Şubat ayında veya Tatar’ın “9 Ocak bir erken seçim için iyi olur” sözü uyarınca hemen 9 Ocak’ta seçime gitmek. Tüm adaylar propaganda süresince UBP üyelerine “tek başına iktidar” sözü verdiler ancak bir yandan seks skandalı, diğer yandan salgın ve yetersiz hükümet icraatı nedeniyle yaşanılan itibar erozyonu gerçekten o seviyede bir seçim zaferinin yaşanmasına imkan bıraktı mı? Şimdiden kulaklarıma UBP-Halkın Partisi koalisyonu çağrılarının yapılmakta olduğu geliyor. Peki HP bu kavşakta UBP’ye ip atıp ciddi bir seçim yenilgisinden kurtarır, ve hatta kısa bir süre sonra kendisi de benzer bir sele kapılmayı göze alabilir mi? Üstelik HP çok uzun zamandır erken seçimi önermekte.
Tatar’ın Cumhurbaşkanı seçilmesiyle toplam sandalye sayısı 49’a düşen KKTC Cumhuriyet Meclisinde UBP’nin 20, ana muhalefet Cumhuriyetçi Türk Partisinin 12, HP’nin 6, Yeniden Doğuş Partisinin 1, Demokrat Partinin 3, TDP’nin 3 sandalyeleri var. HP’den istifa eden Hasan Topal, Mesut Genç ve Hasan Büyükoğlu ile YDP’den istifa eden Bertan Zaroğlu ile bağımsızların sandalye sayısı ise 4. UBP’nin bir milletvekili de, Hüseyin Özgürgün de İstanbul’da yaşayıp, maşını almaya devam etmesi ama meclise katılmaması nedeniyle UBP’nin iktidar olabilmesi için olası koalisyon ortaklarından en az yedi milletvekili desteğine ihtiyacı var. UBP eğer YDP, DP ve dört bağımsızın desteği ile iktidarına devam etmeyi düşünürse önümüzdeki dönemde sıkıntılar devam edecek. Birçok çevrede çok arzulanan UBP-HP koalisyonu için meclis aritmetiği bir yana HP’nin kabul etmesi çok zor. Esasında büyük bir koalisyon ile meclisi bir anlamda sanki kurucu meclise dönüştürmek ve çok uzun zamandır bekleyen anayasa reformu dahil çok önemli yasama adımları atmak mümkün.
Evet, UBP, CTP ve HP üçlü ve geniş tabanlı bir hükümet modeli bence ciddi bir olasılık olarak düşünülmeli. Üç partinin toplam meclis sandalyesinin 38’e tırmanması hem nisap sorununu hem de çetrefil yeniden yapılanma ihtiyacına çok rahat yetecek bir geniş siyasi tabanı ortaya çıkaracaktır.
Mesele Sucuoğlu eğer erken seçimi istemiyor ise böyle cesaret gerektiren bir adımı atabilir mi? CTP böyle bir vatanseverlik gerektiren konuda olumlu adım atar mı, yoksa Türkiye ile atışmayı mı tercih eder? HP gerçekten tarihi sorumluluğunu üstlenip hem vatandaşın beklentilerine cevap hem halka hizmet için UBP ve CTP’ye köprü olabilir mi? İlk ve tek CTP-UBP koalisyonunda olduğu gibi pati liderleri kenarda durmaz, ellerini taşın altına koyup hükümette görev yüklenirlerse hem yeniden yapılanma hem de halkın sorunlarına cevap olacak cesaret ve uzlaşma isteyen adımlar atılabilir belki.
Ya da erken seçime gidilir. Halk korkarım büyük oranda o seçimi boykot eder. Marjinal partiler biraz daha güçlenir. Yapısal reform beklentileri yine gerçekleşmez.
Yorum Yazın