Neden bazı taşlar yapılarda ve neden bazı taşlar bedenlerde diye bir araştırma yaparken asıl konunun dengede olmak, dengede tutmak çabasından doğduğunu fark ediyorum. Fark ediyorum diyorum çünkü bazı konuları tanımlayabilmek için doğru bilgiye sahip ya da onu deneyimlemek gerekiyor, doğru bilgi o konunun eğitimini almış, uzun süre üzerine çalışmış ve uzmanlaşmış diye tanımlanırken, deneysel bir süreçten geçirerek, deneyimleyerek hatta belki de daha önce yapılmamışı yaparak bekli de aynı sonuca götüren ama yol, yolculuk hikâyesine dönüştürenler var.
Beni en çok etkileyen deneyimleme kısmı ve bende bıraktığı his, kalıcılıkları ile ilgili hiçbir kaygılarının olmaması. Onlardan biri Michael Grap bu kendini şu sözlerle anlatıyor; ‘’Yerçekimi, bu yapıları bir arada tutan tek yapışkan.’’
Kanada doğumlu, Colorado merkezli sanatçı ruhunu dinlendirmek için alternatif bir uğraş bulmuş. Bir meditasyon olarak tanımladığı Gravit Glue’’ çalışmasına 2008’den beri devam ediyor. Başlangıçta kolay olmadığını ve sayısız denemenin ardından denge algısını geliştirdiğini belirtiyor. İnternet sitesi üzerinde bunu Yoda’nın “Try not. Do. Or do not. There is no try” ‘’ Deneme. Yapmak. Ya da yapma.’’ Sözleri ile irdeliyor. Benim anladığım ise başlamak.
Şöyle devam ediyor;
Grab, kayalar için denge noktaları bulmaya odaklanmanın, "genellikle insanların kafalarında devam eden aşırı zihin gevezeliklerinin" kapanmasına neden olduğunu açıklıyor. Döngünün içinde döngüyü başlatmak- iz bırakmak- iz ahlakı ve çöküş olarak izlenim yaratıyor. Grap’ın Sosyolog olduğunu öğrendiğimde de taşlar yerine oturuyor. Ve yüzümde de bir tebessüm.
‘’A Very, Very, Very Delicate Balance’’ – ‘’Çok, çok, çok hassas bir terazi.’’
***
Aklıma öğrencilik yıllarım geliyor…
Sınav sorusu: ‘’Strüktürel mantığı kullanarak noktasal bir görsel öğeyi taşımaya yönelik taşıyıcı bir sistem tasarlayın. ‘’
Sınavlarda dönem sonu yetecek notu almanın yeterli olduğuna inanan, hatta bildiğimi bile yazmadan, çizmeden sınavdan çıkan, ispat etmeye gerek duymayan bir öğrenciydim ama öğretici her zaman sizin neyi ne kadar bildiğinizi biliyor. Bu sınav sorusu da onlardan biri 45 dk’lık sınavdan 10. dk da soruyu yanıtlayacak performansı göstermiş ve etrafımda yapılanları izleyerek 30. dk da çıkmıştım. Sorunun cevabını masa da bıraktım 1 saat içinde gelip alabilirsiniz dedi Hocam. Ve koridorda karşılaştık… Anlayamadım dedi cevabını! Hocam dedim strüktürel öğe için 5 mm çıta, noktasal öğe köpükten bir dairesel, bağlayıcı toplu iğneler ve sunumu yaptığım bir düzlem masa ama ‘’taşıyacağım daireselinin öz kütle ağırlığını’’ vermediniz dedim. Bende üçgeni kurdum üstüne de daireseli yerleştirdim baktım etrafımdakiler çok fazla şey yapıyor içine de bağımsız, o dairesel ile derdi olmayan başka bir sistem kurdum!
Ve 100 aldım. Hoca ile karşılaşmasaydım o dersten kalmıştım.
Hatta daha basit yapmak istemiştim 10 cm’ lik iki çubuk ve üzerine daireyi koymak! Ama toplumsal bir sorunumuz var! Çok zaman harcayarak, çok tüketerek ve nice çok ile başlayan cümle kurabilirim en iyiye ulaşabileceğimize inanıyoruz çünkü. Bilgi sahibi olmadan fikir üretmekle yola çıkıyor ve tıpkı bu fotoğrafta olduğu gibi bir yığıntıya dönüştürüyoruz ve bir gün yok olacağını izliyoruz. Bence tabi ki!
Bu arada Hocam konusuna çok hâkim, bugünkü deneyimsel sürecimde çok destek olan elime aldığımın etrafında dönmem gerektiğini öğreten kişi, ortalama bir soru sorması gerekiyordu belki de ama sende olan bir bilgiden eminsen çekinmeden ortaya koymak gerekiyor, basit bir cesaret deneyimini yaşatan bir sınav oldu benim ki.
‘’Noktasal- çizgisel elemanlar ve zıt renkleri kullanarak yüzeyler ve üç boyutlu kütlerle soyut bir kompozisyon yapın.’’
Ben masamın önünde duran sonucu çok beğenmiştim rengârenk pipetlerden yapılmıştı ama pipet çizgisel bir form değildi! Bazen size de oluyor mu? Güzel bulduğunuz şey doğru cevabı-sonucu vermiyor! Sadece güzel olarak kalıyor.
Kantindeki ahşap çay karıştırıcısı tasarladığım halen daha kullandığım yaşayan sehpamla dersi tamamlıyorum.
Denemek bir hayat belirtisidir.
Sevgiler
Yorum Yazın