BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na niye geldiğini araştıracağımı söylemiştim.
Araştırdım. İkili görüşmede karşılıklı ne konuşuldu? Destici’ye yakın kaynaklar bu ziyaretin, “dedi ki, dedim ki” bölümünden çok, ziyaretin kendisinin anlamlı olduğuna dikkat çekerek ilginç değerlendirmeler yaptı.
Bildiğiniz gibi Millet İttifakı CHP-İYİ ve Saadet tarafından kurulan bir “troyka…”
Yani üçlü bir siyasi birlikteliktir.
Aslında Türk siyasetinde “troyka” ekipleri genelde başarılı olmuştur.
Enver, Talat ve Cemal Paşa’nın ittihat ve Terakki’si…
Atatürk, İnönü ve Kazım Karabekir…
Ya da Atatürk, İnönü, Fevzi Çakmak…
Atatürk ve İnönü merkezde kalmış, troykanın üçüncü isimleri değişmiştir. 1938’de Atatürk, Fevzi Çakmak ve Celal Bayar troykası ağırlıktaydı.
Bu başarılı örnekleri çoğaltabiliriz.
Son örnek Erdoğan-Gül ve Şener ardından da Erdoğan-Gül-Arınç troykasıydı. 2021 yılına geldiğimizde Erdoğan tek adam oldu. Ancak, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi gibi, “toplama” uygulamayla troyka modeli, ittifaklar adı altında siyasi hayatımızda kendisine yer açtı.
Kim ne derse desin Kemal Kılıçdaroğlu sadece CHP’nin değil Millet İttifakı troykasının da lideridir. İster, İhsanoğlu’nun Cumhurbaşkanlığı adaylığı döneminde temeli atılan, “çatı” deyin, ister, “şemsiye” deyin. Gerçek bu. Hem de Cumhuriyetin ilk yıllarındaki gibi aşınmış, kopmakta olan uçları birleştiren bir “troyka” ittifakının lideri.
AK Parti’den koparak kurulanlarla siyasi partiler çoğaldı. CHP’den kopan Muharrem İnce’nin partisi de yolda. Bu tabloda, Akşener Başkanlığındaki İYİ Parti üçüncü bir ittifakın lideri de olabilir. Toplumsal karşılığı her geçen gün artan Akşener kişisel olarak buna asla yanaşmıyor.
Bu durumda AK Parti’den seçmen sökemeyen Gerçek ve Deva bir araya gelebilir. Saadet’i de unutmayalım. Üçü veya ikisi. Geri kalan da Erdoğan’a yönelecek. Saadet başka, Oğuzhan Asiltürk başka kategoride, ayrı ayrı değerlendirilmeli. Geçen yazıda tersini söylemiştim ama bir başka görüş dünürlerin her an ayrı düşebileceği. Şahsı olarak Ali Babacan da parti olarak Deva da ayrı durmak istiyor. Bunu yapabilir mi? Göreceğiz.
ERDOĞAN’IN GÖZÜ DEVA VE GELECEK’TE Mİ?
Kemal Kılıçdaroğlu’nun başkanlığındaki Millet İttifakı iktidar ipinin ucunu yakalamış görünüyor. Cumhur ittifakı ise Erdoğan’ın gayretiyle yürüyor. Erdoğan sadece kan kaybeden Cumhur İttifakı’nı güçlendirmekle uğraşmıyor. AK Parti’yi de dizayn etmeye çalışıyor. Labaleb dolu kongrelerin hepsi güç gösterisi amaçlı. Büyük Kongre öncesi Oğuzhan Asiltürk’ün bünyeye katılmasından başlayın, Deva ve Gelecek’e kadar bir çizgide kulisler sürüyor.
DESTİCİ RAHATSIZ MI?
Cumhur İttifakı deyince akıllara AK parti ve MHP geliyor. Hatta Vatan Partisi, Büyük Birlik Partisi’nden daha aktif, önde görünüyor. Türk İslam Sentezcilerinin 30 yıl önce MHP’den ayrılarak büyük umutlarla kurduğu BBP adeta yok sayılıyor. Ya da öyle görünüyor.
İşte bu ihtimaller ışığında Destici, Kemal Kılıçdaroğlu’nu makamında ziyaret etti. Tabii ki konu yeni anayasa idi. Destici bu ziyaretiyle AK Parti ile CHP arasında bütünleştirici rol üstlenmek istedi. Doğru da yaptı. AK Parti ve MHP’nin, CHP ile HDP üzerinden kavgasını önlemeye çalışıyordu belli ki.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun “vatanseverlik ve devlet adamlığı” özelliğine vurgu yaptı. Bu konuda özel bilgilerinin olduğunu belirterek bu iki özelliğinin partisi için çok önemli olduğunun altını çizdi.
Destici böylece, Kılıçdaroğlu’nun Türkiye için düşündüklerinin BBP için düşündüklerinden önemli olduğuna işaret ederken, Cumhur İttifakı ortakları ile CHP’yi HDP’ye yakınlaştırma bakışına da açıkça katılmadığını ortaya koymuş oldu.
Destici bu tavırdan sonra Yeni Anayasa için ittifaklar arası bir “uzlaştırmacı” rolü üstlenerek, aradaki “güven sorununu” aşan “güvenilir” bir lider olmaya aday olduğunu gösterdi.
Kılıçdaroğlu da Destici’nin kendisine Cumhur İttifakı’na güven sorununa karşı, “tarihe karşı görev” değerlendirmesine hak vermiş görünse de henüz CHP’den bir ses yok. Ama ortada ciddi bir şekilde yeni Anayasa çalışması da yok.
CHP Büyük Birlik Partisi ziyaretini ciddiye aldı. Destici’nin yeni Anayasa çalışmalarının her aşamasında istişareye açık olduğunu biliyor. Ya Erdoğan? Bahçeli’yi aşabilecek mi? Güven sorunu da tam bu noktada düğümleniyor.
Yorum Yazın