Leyla Emeç Tavşanoğlu

Leyla Emeç Tavşanoğlu


Devletin sillesi ya da hayat karartma dersleri!

Devletin sillesi ya da hayat karartma dersleri!

Bizler ve ötekiler... Öteki, devletimize zeval verir, başı ezile... Anayasa’yı tağyir, tebdil ve ilgadan hakkında... Şunu bir Sansaryan Han’a (Aslında adı Sanasaryan Han) atalım da aklı başına gelsin... Devlet düşmanı, hain, dış mihrakların adamı, işsiz, aşsız kalsın da dünya kaç bucakmış görsün! Kutsal devletin bu düsturu (Devlet de kimse artık!) yıllarca vaz geçilmez bir biçimde uygulanır. Ama ülkeye, millete zarar veriyormuş... Size göre ötekinin, aslında erişemeyeceğiniz bir yerlerde olduğunu görüp korkmanızdan, ağır komplekse kapılmanızdan mı kaynaklanıyor bu hoyratça davranışlar, insanların hayatlarını karartmalar?

Bu ülkenin var oluşundan beri döne döne aynı deneyimleri yaşadık. Bu yaşananların yararı olmadığı gibi çok da zararı olduğunu zaman içinde gördük. Ne çare? Tarihten ders alınsaydı acaba aynı hatalar tekrarlanır mıydı?
Bu yazıda size hayatı karartılan bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı değerden söz etmek istiyorum. Sırf bu ülkenin gayri Müslim, Ermeni vatandaşlarından birisi olduğu için…
İsmi Hermine Kalustyan.

Hermine Kalustyan Osmanlı İmparatorluğu döneminde, 1914’te İstanbul’da doğdu. En çalkantılı, en dehşet dolu dönemlerden birisi... Ayrıntısıyla anlatmama gerek yok. Zaten hepiniz biliyorsunuz, Sürgünler, tehcirler, masum insanlara yapılan zulümler, ölümler...
Hermine Kalustyan Anarad Hığutyun ilkokulunu bitirdikten sonra Esayan Lisesi’nden mezun oldu. Yüksek öğrenimi için Fransa’nın en seçkin yüksek okullarından Ecole Normale Superieure’den matematik öğretmenliği derecesini alıp İstanbul’a döndü.

Öğrencisi olduğu Esayan Lisesi’nde 1936 yılında öğretmenliğe başladı; 1941’de Ermeni toplumunun bir başka lisesi olan Getronagan’da matematik öğretmeni oldu. Aynı yıl İstanbul Üniversitesi Yüksek Matematik Bölümü’nde matematik doktorasını yaptı.

Bundan sonrasını, İstanbul’da Ermenice ve Türkçe yayımlanan Agos gazetesinde Hermine Kalustyan’la ilgili yazıya bırakıyorum:

“1947’deki Dernekler Kanunu düzenlemesi Hermine Kalustyan’ın hayatını etkileyen kararlardan birisiydi. Bu yeni dönemde Esayan Okulu’ndan Yetişenler Derneği yeniden açıldı. Kalustyan ilk yönetim kurulu başkanı oldu. Sonrasında da okulun müdürlüğüne getirildi. O yıllarda Hermine Kalustyan’la tanışanlardan birisi de okula kaydolan Sarkis Seropyan’dı. Gelecekte, Türkiye’nin adını Agos gazetesiyle duyacağı Seropyan çocukluk yıllarındaki o tanışmayı gazetesinde şöyle aktaracaktı:
‘Çeşitli okullardan gelmiş birçok öğrenciyle beraber ortaokulun ilk senesinde tanıdım onu. Gülümsemesi ender görülen, saygı hatta korku telkin eden duruşu nedeniyle, sınıfın kapı camından silueti göründüğünde sınıfta bir SOS fısıltısı yayılırdı ve herkes mum gibi yerine otururdu.’
Sarkis Seropyan’ın daha sonra eşi olan Manuşak Seropyan da rahmetli Hermine Hanım’ı disiplini ve ciddiyetiyle hatırlıyor…“

Hermine Kalustyan 1949’da Galatasaray Lisesi’nde ders vermeye başlıyor. Bundan sonrasını gene Agos’taki yazıya bırakalım:

“Yaklaşık on yıl sonraysa Türkiye tarihini derinden etkileyecek bir gelişme, kendisinin de hayatının dönüm noktası olacaktı.

27 Mayıs tüm dengeleri değiştirirken Hermine Kalustyan’ın adını da tüm toplum tarafından bilinir hale getirecekti. Çünkü Kalustyan 1961 Anayasası’nı yapan Kurucu Meclis’e dönemin Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel tarafından bizzat atanıyordu. Kalustyan 1960’ta ilk eseri ‘Fezaya Doğru’yu, 1975’te ikinci eseri ‘Yeryüzünün Geçmişi ve Bugünü: Kâinatın Derinliklerine Doğru’yu yayınlayacaktı. Aynı yıl hayatını değiştiren bir karar alınacak, Türkiye’den ayrılmak zorunda kalacaktı. Çünkü 27 Mayıs’ın izleri silinirken sıra kendisine de gelmişti. Fransa’ya gitmek zorunda kalışını, yıllar sonra Sarkis Seropyan’a şöyle anlatacaktı:

“Seçimleri kazanan Adalet Partisi yönetimi politikaya bulaştığımı, bu nedenle öğretmenlik ve okul müdürlüğü yapamayacağımı bildirdi bana. Çok şaşkındım. Suçum, devletin başının bana verdiği görevi yerine getirmekti. Hıncını askerden alamayan yeni hükumet beni cezalandırıyordu. Hiçbir geçim kaynağım olmadığı gibi mal varlığım da yoktu. Üstelik, emeklilik dahil, kazanılmış haklarımın tamamı geri alınıyordu. Beş parasız ortada bırakılıyordum. Devletin sillesi çok ağır geldi.”

Hiçbir ensesi kalın “dayı”sı bulunmayan Hermine Hanım çaresiz vatanını terk etmek zorunda kalıyor. Sonuçta Türkiye’de yetişen bir değer, devletin sillesini ağır yediği için yıllarca Fransa’da yaşadı. Acaba geri dönmesi için kendisine bir fırsat verilmiş miydi? Evet, daha sonra Başbakan olan Bülent Ecevit kendisine, “Matmazel, tüm haklarınızı iade edeceğim, geri dönün” mesajı göndermiş, Sarkis Seropyan’a göre Kalustyan bu mesaja güvenememişti. Daha doğrusu bu güvensizliği Ecevit’e değil, Türkiye’nin dengelerine dairdi. Kalustyan o dönem hakkında Seropyan’a şöyle demişti: “Ecevit’e güvenirdim ama onun iktidarının uzun süreceğine güvenmedim. Bu yüzden de dönmedim.”

Agos’taki yazı şu paragrafla son buluyor:
“Hermine Kalustyan’ın Türkiye’ye temelli dönüşüyse 1989’da oldu. Yakalandığı kanser nedeniyle hayatını kaybettikten sonra... Vefat haberini Seropyan ailesi Paris’teki arkadaşlarından aldılar. Huzurevinde ebedi yolculuğuna çıkmıştı. Fakat son bir arzusu vardı. Ölmeden önce naaşının İstanbul’da toprağa verilmesini istemişti. Böylece Kalustyan Feriköy Surp Vartanants Kilisesi’nde ebediyete uğurlandı ve Şişli Mezarlığı’na defnedildi. “

Bu acı öyküyü gençlik yıllarımda öğrenmiş ve çok kederlenmiştim. Bizim ülke acaba insanların mutlu, huzur içinde yaşadıkları dönemleri ne zaman görecek? Ne zaman kutsal devlet adına birileri, ötekileştirdiklerinin hayatlarını karartmaktan vaz geçecekler? Üzgünüm ama benim hiç umudum kalmadı.

DÜZELTME ve ÖZÜR: Şnorhk Kalustyan ile Hermine Kalustyan arasında soyadı benzerliği dışında akrabalık, kan bağı ve tanışıklık olmadığını öğrendim. İlgili bölümü yazıdan çıkardım. Sehven yapılan bu hata nedeniyle adı geçenlerden ve okurlarımdan özür dilerim. Bu bilgiyi aktaran okuyum Jirayr Kılıçdağı'na da teşekkürlerimi sunarım... Leyla Emeç Tavşanoğlu

 

telif

Makale Yorumları

  • Jirayr Kılıçdağı 31-03-2021 08:55

    Sevgili vefalı yazarımızı, çok güzel ve kapsamlı yazısından dolayı kutluyorum.Başarılı çalışmalarından dolayı kutlarım.

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar