Korsan deyince aklımıza çocukken ilk İskoç yazar M. Barrie’nin 1900’lü yılların başında yazdığı Peter Pan romanında ki karakter Kaptan Hook (Kanca) akla geliyor. Büyüdüğümüzde ise aklımıza meşhur karayip korsanları filminde ki Jack Sparrow karakteri.
Aslında meşhur ganimet avcısı deniz haydutlarını yazmak da çok hoş olur ama deniz korsanları hikayesinden ziyade başka ganimet avcıları olan dijital korsanlardan bahsedeceğiz bu yazımızda.
Dijital korsanların bu ülkeye çok ciddi bir vergi kaybı oluşturduğunu biliyor muydunuz?
Bu yasadışı dijital ganimet avcılarının yayıncılık platformlarından bahis sektörüne kadar ciddi bir pasta payını illegal yolla iç ettiklerini duydunuz mu?
Sadece Türkiye değil birçok ülke maalesef dijital korsanlara yönelik ciddi bir mücadele örneği gösteremiyor. Öyle ki birini kapatsanız diğerleri pasta payını ele geçirmek için mantar gibi yerden bitiyor. Verileri incelediğimizde korsan diziler ve filmler dünya çapında 230 Milyardan fazla izleniyor. Geçen yıl korsan sitelere 182 Milyar dünya çapında ziyaret gerçekleştirilmiş, bilgisayarlarda kurulan yazılımların %40’a yakını lisanssız. Ölçülebilir olarak Amerika bu dijital korsanlıktan dolayı yıllık en az 30 Milyar dolar kayba uğruyor.
Dünya’da en çok korsan siteleri ziyaret eden 5 ülke var. A.B.D, Rusya, Hindistan, Fransa ve tabii ki bazı konularda liderliğe oynamaktan geri durmayan ülkemiz; Türkiye
Elbette dijital korsanlar zorla talep oluşturmuyorlar. Nihayetinde yasadışı dijital aracılar insanı can alıcı noktasından vuruyor; Ekonomi! Dünya resesyona doğru giderken, insanların kuruş hesabı yaptığı dönemde ucuz yöntem ve seçeneklerin daha cazibeli görünmesi yanlışın tercih edilmesine yol açıyor. Günün sonunda bir maliyet hesabı yaptığımızda korsanın en büyük zararı sadece üreticilere değil tüketicilerde yansıyor. Örnek verirsek çok sevdiğiniz takımınızın maçlarını IPTV (Internet Protocol television) ile yasadışı izlediğinizde asıl yayıncı kuruluş bir gelir kaybına uğruyor. Böylece futbol endüstrisi başta olmak üzere takımınıza ekonomik olarak zarar veriyorsunuz. Yayıncı kuruluş kazanmadan sizin takımınıza nasıl kazandırabilir ki… Takımınızın geliri artmadan istediğiniz bir oyuncu transfer etmeyi bırakın mevcut oyuncuların maliyetlerini bile karşılamak zor. Spordan bahsediyoruz ancak geniş çerçevede değerlendirdiğimizde ise bir sanatçının eseri, bir yazarın kitabı veya bir yazılımcının programı korsana düştüğünde eser sahibi müellif kazanamadıktan sonra nasıl yaşamını idame ettirebilir ki… Nasıl daha iyi eserler veya programlar ortaya çıkarabilir ki…
Başka insanların emeği üzerinden sizlere yasadışı hizmet sunanları, haksız kazanç elde ederek vergisini vermeden zenginleşenleri, hiçbir toplumsal projeye sponsor olmayanları, size yasal ve ahlaki olarak zarar verenleri desteklemenin maliyeti düşündüğünüz gibi çok ağır!
Öyle ki siz bir emeğin çalınmasına ortak olduğunuzda yarın sizin emeğinizin çalınmasına da şaşırmamalısınız. Arapların ‘’Men dakka dukka’’ dediği gibi çalma kapımı, çalarlar kapını(!)
Çuvaldızı ele batırmadan önce kuruluşlar da iğneyi kendilerine batırmalı. Dijital korsanları engellemenin teknolojik çözümleri var. Var olmasına da korsanların da karşı teknolojik hileleri yok mu? Birçok yayıncı ve yapımcı kuruluş korsana karşı teknolojik ve yasal mücadele veriyor ama ekonomik yöntemi deniyorlar mı? Mesela yayıncılar veya müellifler aylık bedellerini veya belirledikleri satış fiyatlarını makul seviyelere çekseler. Daha çok tüketici lehine ciddi kampanyalar yapsalar belki de korsana giden kayıtsız paranın önüne geçebilecekler.
Hülasa devlet denetimle, yayıncılar ekonomiyle ve insanlar vicdanlarıyla hareket etseler dijital korsanların gayri resmi kazançları ciddi oranda düşer.
Düşer düşmesine de illegalitenin arkasında kim var? Bu da önemli bir soru işareti…
Yorum Yazın