Prof. Dr. Sema Kalaycıoğlu

Prof. Dr. Sema Kalaycıoğlu


Diken üstünde bir Seçimin Ardından

Diken üstünde bir Seçimin Ardından

Hafta başında yeni bir döneme uyandık. İyi ve ümit verici bir başlangıç. Halkın değiştirebileceği bir şeyler olduğunu düşünerek, bilinçli ve demokratik bir kararlılıkla sandık başına gittiğini düşünürsek, bu sonucu geleceğe doğru uzatmak mümkün. Artan baskı ve bağnazlığa tepki mi? Boş kaynayan tencerenin altının tutması mı? Yoksa haklarını alamayan emeklinin payı mı? Bunların hepsi. Ama ötesini de görmemiz ve bundan sonraki birkaç hamleyi de kestirmemiz gerek. Eski dönem henüz bitmedi.   Türkiye dört yıl daha mevcut Cumhurbaşkanlığı sistemi ile nasıl idare edilecek? Muktedir olmaktan çıkan iktidarı tahkim etmek için hangi yeni baskıcı yollara ve şedit yöntemlere başvurulacak? Bunların değerlendirilmesi önemli.

İyi Çalışan CHP ve bir Mirası İyi Değerlendiren YRP

CHP bu defa il ve ilçe teşkilatları ile daha iyi çalıştı. Sandık laubaliliğini aşmayı sırtına sopa yiye yiye öğrendi. İstanbul ve Ankara’nın başarısı, önce adayların, şehirlerine verdikleri dürüst, saydam hizmetlerin, sonra bir önceki ve şimdiki CHP yönetiminin isabetli aday seçiminin sonucu. Tekrarlanan adaylar utandırmadı. Hizmette kusur, yolsuzluğa tevessül etmedi. Ayırmadı, kayırmadı, hırçın ve seviyesiz eleştirilere kapılmadı. Merkezin tüm kısıtlamalarına güler yüzle direndi. Bence Yavaş ve İmamoğlu şimdi gerçek birer önder. Yolları tekrar açık olsun. Çanakkale yürek hoplattı. Malatya düş kırıklığı yarattı. İnönü mirası orada çoktan unutuldu; Zaten artık CHP de İnönü’nün CHP si değil.

Öte yandan muhtemelen bağlı olduğu cemaatin ittirmesi ile siyasi hayatına başlayan Yeniden Refah Partisi, kısa zamanda Saadet, Deva ve Gelecek partilerini gölgede bırakarak baba mirası ile il ve ilçe belediye başkanlıkları kazandı. Bundan sonraki başarı veya başarısızlıkları kendilerine ait olacak. Demek ki toplumsal bellek Necmettin Erbakan’ı unutmamış.

Deprem bölgesinde yer yerinden oynadı, yarılıp insanları içinde yaşadıkları binalarla beraber yuttu. Fayların gazabı, oylara ne kadar yansıdı? Veya yansımadı? Kahramanmaraş aynı yerde. Elbistan şaşırttı. Hatay birçok yerde CHP. Ama büyük şehir bıçak sırtı. Bunu Hatay’da Lütfü Savaş’ın kendi ağzından “CHP li olmayı başaramadığına” bağlayanlar da var; seçim arifesinde çıkan karışıklıklara da. Hatay’da aday seçiminde yaşanan zorluk, CHP nin eteğine dolandı.  Deprem bölgelerinde, hala son anda verilen seçim rüşvetlerinin etkisi var mı? Hatay’daki “Suriyeli vatandaş” oylarının yarattığı fark ve belki meşru olmayan siyasi müdahale veya seçim hilelerinin gölge oyunu etkisi de unutulmamalı.  Nasılsa birkaç gün içinde durum kesinleşir. Ama teşbihte hata olmaz, “köpeği öldürene sürükletirler”. AKP, Hatay’ın yerle bir olmasında asıl sorumlu. Eğer itirazlar sonuç vermez de Hatay AKP ye kalırsa, çözsün sorunları şimdi. Hem de belki şehri kısmen başka bir yere taşıyarak. Tamah ve para hırsı için doğa söyleyeceğini söyledi. “Toprak doyursun gözünüzü”.

Boş Tencere, boş Tava”  Etkisi

Resmi ve hissedilen enflasyon arasında açılan makas ve TÜİK dayatmaların aptal yerine koyduğu halk sonunda tepki verdi. Bu sağduyuyu neden Mayıs seçimlerinde göstermedi? Bir yıl içinde Türkiye’nin daha kötüye gittiği gerçeği yadsınamaz. Ama bir nedenle Şimşek adımları Kur Korumalı mevduat gibi havadan rant uygulamalarından da, “faiz neden enflasyon sonuç”  saplantısından da vaz geçerek mahcup bir enflasyon mücadelesine başladı. Hatta seçim uğruna Merkez Bankası rezervlerini bozup doların TL değerini tutmaya çalışan, büyük seçim harcamaları yapmaktan çekinmeyen, sadece İstanbul için İmamoğlu’na karşı 17 bakan ve bir adet Cumhurbaşkanı ile seçim yarışına giren AKP, yine bu bilinmeyen taahhüt nedeni ile emeklilere “sehven” ek ödeme yapamadı. Burada da anlamadığım sonunda yapılan her ek ödemenin enflasyon ile pul olduğunu fark eden emekli, AKP ye oy vermediyse, EYT’liler de mi vermedi? Galiba Türkiye’den başka dünyada hiçbir ülke bu kadar erken emekliye sahip değil. Açıkçası Türkiye’de seçim değerlendirmelerinin de pusulası epey şaştı.

Geç gelen enflasyon mücadelesi, tedaviyi de geciktirdi Ancak Temmuz 2023 den bu yana bir yola girildi. Eğer Şimşek adımlarının ardında hiç te “tükürdüğünü yalamak” olarak nitelenmemesi gereken IMF faktörü varsa, bu mutlaka açıklanmalı. Çünkü artık takke düştü kel göründü. Yoksa tahmin ediyorum ki eğer Kasım 2024 veya Mayıs 2025 de bir erken seçime gidilirse, bu defa iktidara gelecek olan siyasi ekibi AKP, “IMF ye gidiyorlar” diye suçlayacak. Şimdi enflasyon etkisini bir yıl sonra yeni fark eden halk veya AKP den başkasına oy vermemek için sandığa gitmeyen yüzde 30 civarı seçmen de buna kanacak. Yine sözde ideolojik nedenlerle CHP den oy kaçacak. Hoş yükselen YRP nedeni ile AKP erken seçime gitmek istemeyebilir. AKP ile dayanışmaya rağmen oy kaybeden MHP Cumhur ittifakından ayrılamayacaktır. Ama bu defa “kırılan kol yen içinde kalamayacak”.

Zaferi Abartmadan Kutlamak; Yenilgiyi Kabul Etmek

Özgür başkanın zaferi tevazu ile kutlama ihtarına çok sevindim. Zafer sarhoşluğuna kapılmamaları en büyük dileğimdi. Önlerinde hala aşılmadık yüksek yüksek tepeler var. Muhtemelen yıllar sonra kazanılan il ve ilçelerde çiçeği burnunda başkanlar bilgi ve belge bulamayacak. Bunun bir kısmı zorlansınlar diye yapılacak. Bir kısmı ise yapılan yolsuzluklar gözükmesin diye olacak. Bir de yeni baştan veri toplamakla uğraşacaklar. Bizde uygar devir teslim en yüksek mertebelerde olamıyor, nerede kaldı taşra ilçelerinde veya büyük şehir belediyelerinde olsun! Ama işte güneş ufuktan sanki yeniden doğdu. Yorulmuş ve bıkmışız. Aynı ses tonu, aynı tını ve aynı içerikle suçlayıcı, korkutucu, kışkırtıcı ve aşağılayıcı konuşmalar, hiçbir makama yakışmayan külhani hitap ve hakaretler. Daha seviyeli, daha saygılı ve daha birleştirici yaklaşımlara ve güven telkin etmeye büyük ihtiyaç var. Güvensizlik çok yüksek bir vergi.

Bu seçimde kadın adaylar 6 büyükşehir, 5 il ve 61 ilçe belediye başkanlığı koltuğuna oturacak [1]. Bu bir rekor [2]. Ama şimdi önemli olan artık onların kadın olmaları değil, seçildikleri il, ilçe, kadınlar, çocuklar, yaşlılar ve en önemlisi Türkiye’nin bugünü ve geleceği için dürüstlükten ayrılmadan neler yapacakları. Yoksa Türkiye, bu güne kadar kadınları da, erkekleri de utandıran ne kadın politikacılar gördü! Çıkar düşkünü, nepotist ve fırsatçı, gözü ve gönlü aç kadın politikacılar, kadının toplumsal kimliğine de, bulundukları makamlara da leke bıraktı gitti.

Hukuku Tanımamanın, İsyan biçme Riski

Taşlar tam yerine oturmaya başlıyor derken. Van’daki gelişmeler endişe vericiydi. Yapılan hukuksuzluk adeta yerel bir isyana davet, kamu vicdanına saplanan hançer gibi hissedildi. Doğu Anadolu’da yangın çıkararak kişisel ihtiraslar uğruna bir Gazze yaratma hevesi olduğunu düşünürken, YSK nın mazbatayı hak sahibine verme konusunda aldığı nihai karar, hem Türkiye, hem de Yüksek Mahkeme için yüz akı oldu. YSK nın kendi kurumsal itibarına sahip çıkma zamanı çoktan gelmiş geçiyordu. Adaletin özerk kimliğinin korunması için de bir yerden başlamak gerek. Şimdi bu değişimin başka yerlere de emsal olması önemli.

Eğer 20 yılı aşkın bir iktidar dönemi, bir siyaset adamını seçim yenilgisini kabullenecek ve hatalarını düzeltecek bir devlet adamı haline getirmeye yetmediyse yazık! Gündemi iç karışıklık ve/veya sınır ötesi harekâtlarla değiştirerek halk kahramanı olmaya çalışmanın, ne bu ülkeye, ne de bölgeye faydası olur. Tersine bu büyük maliyeti bu ülke kaldıramaz. Doğduğunuz, doyduğunuz,  ikbal ve itibar gördüğünüz bu vatana yazık edersiniz. Buna hakkınız yok.

 

[1] Bakalım Diyarbakır adayına mazbata verilecek mi?

telif

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar