Prof. Dr. Sema Kalaycıoğlu

Prof. Dr. Sema Kalaycıoğlu


Dünya Bankası ile Yeni Dönem

Dünya Bankası ile Yeni Dönem

Temmuz 2023 den bu yana ekonomi dümenini elinde tutan Bakan Şimşek, icazet çıkınca çaresiz bu tarihten itibaren Dünya Bankasının kapısını çalmaya başladı. Kişisel itibarını kullanarak Türkiye’nin kronikleşen ekonomik istikrarsızlık, borç ve çifte açık sorununu çözmeye çalışması kamuoyunun takdirle karşıladığı bir konu. Çin ve Orta Doğu’dan sağlanan Swaplarla yürütülen fonlama sınıra ulaşınca, Şimşek mecburen dümeni yeniden o tu kaka edilen batıya döndürdü. IMF ve Dünya Bankası ile yeniden köprüler kurulduğunun itirafı da kamu bürokrasisinde unutulduğunu sandığımız bir dürüstlük. Zaten IMF nin öngörü, yönlendirme ve onayı olmadan Dünya Bankasının harekete geçmeyeceğini dağ başındaki çoban bile biliyordu. Ama çabalayan kaptanın tosladığı dağlardan sadece cılız farelerin çıkması, gecikmenin ve ideolojik saplantıların arkasına saklanan denetimsizlik ısrarının ve hesap vermeme isteğinin bedeli. Şimşek’in şimdi dirhem dirhem topladıklarının okkayla harcanmamasını güvence altına alması önemli.  Bu bakımdan kamuda tasarruf önlemlerinin hızla hayata geçirilmesi ve israfın engellenmesi yine görünmez, ama hissedilir IMF önlemlerinden. Umarım sıraya kurumsal yeniden yapılanma ve özerkliklerin yeniden geri kazanılması girer ve kamu bürokrasisinde liyakatsizlik dönemi de sona erer.

Yetmez Ama Evet                

IMF ve Dünya Bankası hakkında uzun zamandır yürütülen kara propagandaya rağmen, Banka Eylül 2023 den itibaren, yapacağı güçlü taahhüt karşılığında Türkiye’ye üç yıl içinde, yani 2026 ya kadar 35 milyar borç verebileceğinin ilk işaretlerini verdi [1]. Yine aynı tarihte Banka, Türkiye’deki ekonomik reformların desteklenmesi ve depremden zarar gören bölgelerin yeniden inşası amacı ile 18 milyar dolarlık bir borç paketini açıkladı [2].   Bu borcun üçte birinin özel sektöre doğrudan yatırım amacı ile geri kalanın ise kamu sektörünün özellikle deprem bölgelerindeki yeniden yapılandırmanın gerektirdiği işlemler için verileceği bu ilk dilim borcun koşulu. Daha sonra Aralık 2023 de Türkiye Sınai Kalkınma Bankası(TSKB) aracılığı ile Türkiye’nin yeni oluşturulan Yeşil Fon’una 155 milyon dolar kredi sağlanacağı haberi geldi. Amacı çevre dostu yeşil projelere can suyu sağlamak olan bu kredinin fona yeni kaynak akışını teşvik etmesi ve karbon etkisi düşük yatırımların önünü açmaya yardımcı olacağı beklentisi açıklandı [3]. Ama sorun şu ki, kamuoyuna, kim bilir kaçıncı orta vadeli istikrar programını o tarihte açıklayan Cumhur Başkanı ve Cumhur Başkanı Yardımcısı, hiç Dünya Bankasından bahsetmedi. Dolayısı ile birden bire sanki yeni bir şeymiş gibi takdim edilen Dünya Bankası borcunun haliyle neşter altına yatırılıp sorgulanması gerekiyor. Ayrıca tabii bu telaffuz edilen rakamlar, başı dara giren başka ülkelere verilen borçlar yanında o kadar mütevazı ki! Türkiye şimdi kendi hatalı ve yoz eylemleriyle içine düştüğü bataktan biraz da kendi çabası ile kurtulmak zorunda. Kimler ülkeyi bu hale getirdiyse, kendi sınırsız kaynaklarından katkıda bulunmalı. Bedeli sadece halk ödememeli. Türkiye’yi gereksiz bir ekonomik savaşa sokanlar, bunu bir savaş tazminatı olarak geri ödemeli.  

Dünya Bankasının Sıra dışı Koşulları   

Dünya Bankası borç alıp, borç veren bir kuruluş. Özelliği geniş mali tabanından dolayı, piyasalardan düşük faizle borç alıp, yine düşük faizle, ama koşullara bağlı olarak, düşük veya orta gelir grubundaki ülkelere genellikle ticari bankalardan daha uzun vadeli borç vermesi. Banka genellikle proje kredisi verdiği için, onaylanabilir projenin bir kısım finansmanını borcu alan ülke karşılamak zorundadır.  Bugüne kadar hemen her sektör ile ilgili olarak yenileme, modernizasyon, temiz su, temiz enerji, eğitim, yol, demiryolu, liman ve telekomünikasyon, sağlık ve tarımsal verimlilik projelerini verdiği borçlarla destekleyen Dünya bankasının, “yumurta kapıyı çalınca” kapısına gelen Türkiye için zamanının ruhuna uyarak, sığınmacı istihdamını koşul olarak koyduğu anlaşılıyor. Özellikle tarımda istihdam desteği için öngörülen 55 milyon dolar ile genel olarak istihdam yaratma kapsamında alınacak 440 milyon dolarlık borcun yine daha çok sığınmacılar için verilecek olması, Türkiye’ye sığınmacıları ülke sınırları içinde tutma mecburiyeti hatırlatması. Aslında “istihdam yaratma projesi” geniş bir tanıma sahip olması açısından esnek. Ancak Türkiye’de tarımın nüfus kaybeden bir sektör olduğu ve halen zaten tarım ve hayvancılıkta sığınmacıların çalıştığı bilinse bile, koşul 2028 yılına kadar 22 bin kişinin istihdam edileceği açıklanan beş yıllık ekonomik işbirliği programı çerçevesinde zorlayıcı [4].

Ayrıntıda Gizli Şeytan

İstihdam çetelesinin nasıl tutulacağı, kimin nerede çalışacağı, çalışmazsa ne olacağı, kırsal kesimde toprak alarak vatandaşlık elde eden sığınmacıların hangi statüde çalışacağı şeytanın arasına gizlendiği ayrıntılar. Çukurova, Harran ve Mersin gibi verimli tarım arazilerinde toprak kiralayan veya satın alan sığınmacı veya vatandaşlık elde etmiş yabancıların, bölgenin endemik ürünlerini değiştirme hakkı olup olmadığı da uygulamada görülen örnekler nedeni ile önemli bir ayrıntı [5]. Dünya Bankası, proje kredisi kapsamında ekilecek ürün ile ilgili olarak öneride bulunacak mı? Tarımda bir Bilgi ve Enformasyon Sistemi kurulacak mı? [6] Proje yürütülmesinde gözetimin nasıl yapılacağı de bir başka konu. Açıkça tarım hedeflemesinden daha büyük bir şeyler bekliyorum. Tabii Dünya Bankası, Türkiye’ye dünyaları bahşetmiyor. Başka ülkelere kepçeyle verilenin Türkiye’ye kaşıkla verilmesinin anlamı da iyi anlaşılmalı. Ama bu durum, darda kalınca, denetleyemeyeceğiniz koşullara ve ne verilirse ona razı olmanız demek. Önemli olan bu dar boğazdan bir an önce Türkiye’nin çıkması.

 

[1] “World Bank to increase exposure to Turkey to $35 bln within three years” (Sep 7, 2023), Reuters https://www.reuters.com/world/middle-east/world-bank-increase-exposure-turkey-35-bln-within-three-years-anadolu-2023-09-07/

[2] World Bank agrees new $18bn loan to support Turkiye’s economic reforms (Sept.8, 2023), https://www.arabnews.com/node/2369931/middle-east

[3] https://www.aa.com.tr/en/economy/world-bank-turkiye-ink-155m-loan-deal-for-new-green-fund/3081491

[4] Geliştirilmiş Piyasa Bağlantıları Yoluyla Mülteciler ve Türk Vatandaşlarına Yönelik Tarımsal İstihdam Desteği” sağlanacağı, bu yolla 2028 yılına kadar 22 bin kişinin istihdam edileceği, bunun yüzde 30’unun kadınlardan, yüzde 50’sinin yani 11 bin kişinin sığınmacılardan oluşacağı taahhüt edilmektedir.

[5] Mersin’de portakal bahçesi satın alıp, portakal ve limon ağaçlarını sökerek, yerine Katar’a ihraç edilmek üzere süs bitkisi yetiştirdiğini anlatan bir Suriyeli müteşebbisin anlattıkları ilginçti.

[6] Agriculture Knowledge and Information System

telif

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar