Merkeziyetçi toplum mühendisliği hamlelerinin sonuncusu: Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli. Eğitimin, ideolojik amaçlar için nasıl bir araca dönüşebileceğinin dikkat çekici ve aslında acıklı bir örneği. Yeni müfredat, sessiz ve derin bir dokunuşla, gelecek nesillere hangi değerlerin aktarılması gerektiğine dair süptil bir rehberlik ve yönlendirme sunuyor.
Neden eğitim modeli değil de, maarif modeli?
Çünkü 1940'ların ortalarından bu yana İslamcı anlatının süregelen hikayesinde "eğitim" yerine “maarif" ifadesi kullanılır. Nurettin Topçu’nun maarif davası tartıştığımız yeni müfredatın en büyük ilham kaynağıdır. Maarif, yalnızca teknik bilgiye sahip insan yetiştirmekten öte, ahlaklı ve maneviyatına düşkün insan yetiştirmeyi amaçlar. "Bizim milli mektebimiz medresedir," anlayışı buradan gelir.
Peki bir partinin seçim kampanyası sloganının, bir eğitim modelinin ismi olarak kullanılması başlı başına problemli değil midir? Eğitim, farklı görüş ve düşüncelere yer veren, çeşitliliği, çok yönlülüğü, eleştirel düşünceyi destekleyen, sosyal adalet, empati ve toplumsal barışa katkıda bulunacak bireyler yetiştirmeye odaklanan, kapsayıcı bir yapıya sahip olmalıyken bu yeni model, daha en başından kendini bir parti programı gibi konumlandırmış durumda. Eğitim gibi kritik ve nesillere yön verecek bir alanın sadece tek bir siyasi partinin varlığına hizmet eder şekilde kamuoyunun önüne serilmesi durumu için ne kadar kaygı verici desek, az.
Ortada, özgür düşüncenin pekiştirilmesi gibi bir amaç kesinlikle yok, tek bir ideolojinin hükümranlığı için ter dökülüyor adeta.
Yeni müfredat için yapılan eleştirilere yönelik, "Pedagojik kaygılarla değil, ideolojik kaygılarla karşı çıkıyorlar," şeklindeki serzeniş ise kendi içinde çelişkiler barındırıyor. Müfredata yöneltilen eleştirilerin ideolojik olup olmadığını sorgulamak şöyle dursun, asıl mesele zaten müfredatın kendisinin pedagojik temeller yerine belirgin bir şekilde ideolojik hedeflere oturtulmuş olması değil midir?
Pedagojik kaygılar ikinci plana atılmış, asıl odak noktası ideolojik bir vizyonun peşinden gitmek olmuş zaten.
Eğitim sistemi muhafazakar ideolojik kaygılarla şekillendirildiğinde, her şeyden önce Türkiye'nin zengin kültürel çeşitliliği ve mirası göz ardı edilmiş olur. Bu yaklaşım, ülkenin laik ve demokratik temelleri ile çelişir.
Bütün dünya beceri odaklı eğitime geçerken, bizdeki eğitim sistemi, ideolojik önceliklerle şekillendirilmiş bir yol izliyor. Önümüzdeki yüzyıl, bilim ve teknolojinin durdurulamaz yükselişi, evrensel ve demokratik değerler gözetilmiyor. Dünya çapında bilim ve teknoloji alanında yaşanan baş döndürücü gelişmelerle birlikte ortaya çıkan küresel ölçekteki rekabetçi ortamda, Türk gencinin bundan on beş yıl sonra kendini nasıl konumlandıracağı, nasıl ilerleyebileceği düşünülmüyor. Sadece eğitim vasıtasıyla tek tip bir kimlik yaratılmaya çalışılıyor.
Milli Eğitim Bakanı’nın, “neye itiraz edildiğini anlamadığını” söylemesi ironik. Eğitimin amacı, bireyleri sadece mevcut iktidarın istediği şekilde şekillendirmek olmamalıdır. Eğitim; sorgulayan, eleştiren, ve daha iyi bir toplum yaratma gayreti içinde olan bireyler yetiştirmek için vardır.
Bunun yanı sıra, yeni müfredatın askıda kaldığı süre ve geri bildirim almak üzere kamuoyuna sunulması da tamamen “hikaye”. 67 bin görüş ve önerinin tek tek tasnif edildiği belirtilse de, bu kadar kısa sürede bu itirazların derinlemesine değerlendirilmesinin mümkün olmadığını hepimiz biliyoruz. Bu sadece, ”Bakın biz bunu kamuoyuna açtık, kamuoyundan gelen görüşleri değerlendirdik”, “demokratik bir süreç izliyoruz” algısını yaratmak için yapılan bir tür “müfredatı meşrulaştırma” hamlesiydi, o kadar.
Talim ve Terbiye Kurulu gibi, üyelerinin büyük çoğunluğu imam hatip lisesi ve ilahiyat fakültesi mezunlarından oluşan bir kurum tarafından taslağın hızla kabul edilmesi, bu sürecin ne kadar “yönlendirilmiş” olduğunu gözler önüne seriyor. Bu da, müfredatın eğitimde çeşitliliği ve çok sesliliği destekleyecek şekilde kurgulanmadığını, aksine belli bir ideolojik perspektifi pekiştirmek amacıyla tasarlandığını açıkça gösteriyor.
Eğitim, bir toplumun en önemli kamusal meselesi olarak ele alınmalıdır. Ekonomi, derinleşen yoksulluk, toplumsal kutuplaşma, siyaset arenasındaki tüm sorunlar, her biri son derece ciddi meseleler olmasına rağmen, bir şekilde çözülebilir, ancak eğitim yoluyla yaratılan beşeri sermaye, bir ulusun geleceğini belirleyen (ve aslında bahsi geçen tüm o sorunların temel çözüm noktası olacak olan) en kritik yatırımdır. Eğer bu yatırım, ideolojik saplantılara kurban verilir, “ince ayarlarla” manipüle edilirse, ülkenin geleceği tehlikeye atılmış olur.
Sonuçta, eğitim sistemi üzerinde yapılan her bir “oynama”, yarının toplumunu öyle ya da böyle şekillendirecektir; bu yüzden bu kadar önemlidir.
1950'lerden sonra ortaya çıkan Türk İslamcı anlatının ruhunu hatırlarsanız, Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’nin ruhunu da anlamış olursunuz.
Özetle; altmış yıldır konuşulan meseleler, kurulan fanteziler, şimdi, güç yeterince büyükken, “bir denenmek” isteniyor.
İşin en trajik kısmı, çok yüksek ihtimalle bu hikayenin sonu hiç bir kesim için mutlu bitmeyecek. Arzu edilen nesiller bu yeni müfredatla da yetişemeyecek. Çünkü İnternet gerçeği var, kozmopolit kentlerde yaşıyoruz, çocuk yaştan itibaren farklı kültürler bir arada. Öğretmenin söylediğinin kanun sayıldığı devirler çoktan geride kaldı. Kitle iletişim araçları bu kadar güçlüyken, insanlar arası ve ülkeler arası ilişkiler bu kadar yoğunken, iktidarın bu tek tip kimlik oluşturma hayalinin gerçekleşmesi pek de mümkün görünmüyor.
Eğitimdeki bu ve benzeri her tür ideolojik dayatma, kaçınılmaz olarak modern dünyanın gerçeklikleriyle çatışacaktır ve başarısız olmaya mahkumdur.
Geride ise sadece kaybedilen yıllar ve nesiller kalacaktır.
Sadık ÇELİK
Bir insan düşünün... siz olsanız manevi yönünüzü en son safhada nerede belli etmek isterdiniz! vefat ederken değil mi? ki uzun yıllar ATATÜRK'ün saat kaç diyerek ??? vefat ettiği söylenmiştir. Ancak artık __ALEYKÜMSELAM __???diyerek dünyasını değiştirdiğini hepimiz TÜRK MİLLETİ olarak biliyoruz.vefat ettikten sonra tıpkı bursalı __MEHMET TAHİR EFENDİ__gibi mezar taşınızdan ya da defin şeklinizden HAKİKAT anlaşılmaz mı? anlaşılır.o halde ___MUSTAFA KEMAL ATATÜRK 'ün--ETNOGRAFYA MÜZESİNDEN ANITKABİR' deki mezarına konulduğu güne hep beraber göz atıp okumaya ne dersiniz ve bir SIRRI da açıklayalım mı.SIRRI SIR eden kişi MAKBULE ATADAN. ATATÜRK 'ün hayattaki gerçek tek kız kardeşi. O güne ait yazılanlara göz atalım;TBMM BAŞKANI_REFİK KORALTAN, BAŞBAKAN - ADNAN MENDERES ve DEVLETİN ÜST DÜZEY TEMSİLCİLERİ tabutun çevresinde toplanmış,soluklar tutulmuştu. tabut salonun zeminine yeeleştirildikten sonra, BAŞBAKAN MENDERES, "HANIM EFENDİ, buyrunuz diyerek, ATATÜRK 'ün kız kardeşi __MAKBULE ATADAN __tabutun yanına götürüyordu. ATATÜRK' ün kız kardeşi başını tabuta dayıyor ve dakikalarca öyle kalıyordu. belki çok uzaklarda, SELANİK'te kalma kalan günleri anımsıyor, belki de ağabeyinin ruhuna dualar gönderiyordu. Ve tabutun vidaları şöküldü.tahta tabutun içinde MADENİbir SANDUKA bulunuyordu. bu SANDUKA 'nın içinde gaz birikmiş olma olasılığını düşünülerek, önce bir burgu ile delik açıldı.gaz ya da koku çıkmadı. SANDUKA talaş doluydu. koruma SOLÜSYONunyla ıslatılmış tahta talaşıydı bunlar! bu naaşı koruma için kullanılan SOLÜSYON dan bir örnekti, üzerinde TERKİBİ yazılıydı. __ATATÜRK 'ün naaşı beyaz kefene sarılmış, sonra KAHVERENGİ bir muşambayla kaplanmıltı. sargıları açmaya başladılar. soluklar tutulmuştu... 15 yıl sonra ilk kez __MUSTAFA KEMAL ATATÜRK __ün yüzünü göreceklerdi.
Mehmet ali öz isminde emekli bir imam olan bin bir zorlukla ATATÜRK 'ün ŞECERESİNİ araştırdığını ve bir çok belğelere ulaştığını bir televizyon programında açıklamada bulunmuştu. arşivlerde mevcuttur.daha sonra bu bilğiler ve belğelerle beraber kitaplaştırılmıştır.bu bilğiler aynen söyledir:MUSTAFA KEMAL PAŞA' nın annesi _ZÜBEYDE HANIM ve babası_ALİ RIZA EFENDİ, selanikin köken itibariyle en saygın ve eşrafı olan insanlardır.ZÜBEYDE HANIM'ın anne tarafının __1480'li yıllara__kadar ve babası__ALİ RIZA EFENDİ'nin soyunu__1590'a __kadar götürmek mümkündür. MUSTAFA KEMAL ATATÜRK' ün annesinin KÖPRÜLÜLERLE akrabalığı var. baba tarafından da OSMANLI İMPARATORLUĞU dönemi tarihinde idam edilen 3 ŞEYHÜLİSLAM'dan biri olan__ŞEYHÜİSLAM--(-- FEYZULLAH EFENDİ'NİN --) soyundan kökeninden - - HATİPZADELER-diye bilinen aileye dayanmaktadır. FEYZULLAH EFENDİ'NİN baba tarafı da __ŞEMS-İ TEBRİZİ hazretlerine dayanmaktadır. dolaysıyla MUSTAFA KEMAL ATATÜRK' ün bu yönüyle hem TÜRKMEN hemde köken itibariyle tarihi geçmişi bilinen köklü bir ailedir. ???
ATATÜRK de JÖNTÜRK.o da tabii girmiş olabilir. VAHDET-İ VÜCUT konusundaki yorumları da üzerinde düşünülmesi gereken saptamalar. tarihçi yazar__GÜRKAN HACIR da bu tartışmaya bizzat katılmıştır:ATATÜRK ün MELAMİ olduğu doğrudur... RETOULAS 'ın ATATÜRK' ün MELAMİ olduğu yönündeki tespitlerine katılıyorum. ama bir düzeltme yapmak istiyorum:RETOULAS __ATATÜRK ün annesinin SELANİK'te MEVLEVİ dergahlarına gittiğini söyleniyor. oysa, araştırmacılara göre ATATÜRK'ün ANNESİ (--BEKTAŞİ --), BABASI MEVLEVİ'ydi. MELAMİLİK de bunun bir üst tarikatı gibi. lakin ATATÜRK' ün MELAMİ olduğunu söyleyen yunanlı araştırmacının kabataslak araştırmasına bile katılan değerli TARİHÇİLERİMİZE katılmamak elde değil.ancak yinede destekli belğeler ve bilğiler yoktur. bu bilğilerden bazılarını ve de tüm bunlar bile ATATÜRK 'ü MELAMİ yapmaz.Sadece MELAMİLİĞE MUHİP, yani TARAFGİR yapar.ancak son bilği kırıntısını en sonda belirteceğim.
Nitekim ATATÜRK, EYÜP SULTAN da KILIÇ kuşanan son asker neslindendir! dolasıyla ATATÜRK te hem MASONLAR hem bozulan TARİKAT ların temsilcileri kendilerine ait bir yan yakalayıp onu ön plana çıkarbilmektedirler. ATATÜRK bir o yana bir bu yana çekilmektedir. ancak bu iki zihniyetin de ATATÜRK ü doğru anlamasına imkan yoktur. ATATÜRK, tıpkı osman bey, satuk bağra han ve fatih sultan mehmet gibi HANKAH geleniğinde FÜTÜVVET zihniyetine sahip ve kadim türklük bilincinin yeniden etki alanı olan COĞRAFYA ya dönebilmesi için ;hem kalemin hem kılıçın gazasına inanmış yüce bir insandır. ATATÜRK ün manevi yönü hakkında bir çok haber ulusal basına yansımıştır.bunlardan bazılarına yer vereceğim.YUNANLI bir TARİHCİ ile başlayalım :YUNANLI ARAŞTIRMACI - - CHRİSTOS RETOULAS __ATATÜRK döneminde oluşturulan LAİKLİK konseptinin OSMANLI daki VAHDET-İ VÜCUT felsefesi üzerine kurulduğunu belirtiyor. ATATÜRK ün ailesinin MEVLEVİ ve ALEVİ ( BEKTAŞİ) kökeninden geldiğini anlatan RETOULAS, " MUSTAFA KEMAL TASAVVUFUN PİRİ, EFENSİYDİ. ATATÜRKE MERHABA MELAMİ 'di görüşünde.yunanlı araştırmacı CHRİSTOS RETOULAS, uzun süredir OSMANLI İMPARATORLUĞU ve TÜTKİYENİN İSLAM ve LAİKLİK serüveni üzerine araştırmalar yapıyor.ailesi mübadele sırasında izmir uzunada dan Yunanistan'a göç eden RE, ATATÜRK döneminde şekillenen TÜTKİYENİN LAİKLİK KOSEPTİ üzerine çalışması ile OXFORD ÜNİVERSİTESİ 'ndr doktorasını tamamladı. ünlü tarihçi PROF. DR. İBER ORTAY lının da yer aldığı doktora tezinde teşekkür edilen isimler arasında
evet son noktayı koyan __MUSTAFA KEMAL ATATÜRK koymuştur.neden mi nasıl mı gelin onu siz değerli okurlarıma yazmaya gurur ile yazmak istiyorum. Bu sinsi kutuplaşmanın bir kolu ve uzantılarından biri olan __MASONLAR a gelmiş ve dayanmıştır.diğer uçuda ve kolu ise - - TEKKE VE ZAVİYE lere dayanmıştır. ___ATATÜRK, TEKKE ve ZAVİYELERİ kapattığı gibi, MASON LOCALARINI da kapatmıştır.işte buna anlam vermeyenler :ATATÜRK ün DEVLETİN içinde kök salan ve birbirlerine karşıt f gibi görünen 2 zıt gurubu 2 zıt düşüncenin kökünü kazımak için başlatılan projenin son temsilcisi olduğunundan bihaber olanlardır. YER YÜZÜ SİZE MESCİT KILINDI ayeti gereği HANKAH geleneğinin belli bir mekanı yoktur,. HANKAH lıkta belirli bir yer ve mekan anlayışı da yoktur. Önemli olan İLMİ İLAHİYE ait bilğileri koruyan ve hakikatin sesi insandır. Tarikatlar, bin yıllar öncesinde bir kalkan olma amacıyla HANKAH lardan çıkma kurumlar olarak tarih deki yerini almıştır. ancak bu bir strateji gereği oluşturulan bir araçtır. yüzyıllar sonra tarikatlara biçilen bu stratejik hedef yozlaşmış ve içine sızmıştır. GELENEKÇİ -, YENİLİKÇİ ayrımında belirli tarikatların etkileri büyük olmuştur. özellikle BEKTAŞİLİĞİN içine sızan MASON localarının da BEKTAŞİLİĞİN farklılaşmasında rolü büyük olmuştur. Bir diğer tarafta NAKŞİLİK gibi tarikatlar da ise bozulmalar süreci EŞARİLİK gibi akımların tesiri ile olmuştur. halbuki 2 zıt gibi görünen düşüncenin de hedefleri aynı olmuştur.işte bu çift taraflı yozlaşmanın etkisi devlet tarafından öze dönüş misyonu ile yıkılmaya çalışılmıştır.
sadık bey ;bu yazdıklarım gerçekten ama gerçekten önemli bir yazıdır._ANITKABİR 'deki ATA' nın SIRRI - - MELAMİ MEZAR TAŞI :_ATATÜRK 'ün manevi yönü ile alakalı bugüne kadar bir çok yorum yapılmıştır. bazen dindar bir sufi bazen ise rasyonelist bir din karşıtı gibi gösterilmiştir. yani her zamanki yanlışı 2karşıt zıt kutuplarda görüşlerin esiri olunmuştur. 2 kadim yapının da tarih sahnesine yetiştirip koyduğu büyük devlet adamları vardır.mesala - - GİZLİ 9 LAR KÜLTÜ ve 10 LAR KONSEYİ inançına bağlı olarak yetiştirilen en önemli isimlerinden biri olan - GARİBALDİ--idi. GARİBALDİ hakkında malasef ayrıntılı bşr bilği hazinesine sahip değiliz. ancak GARİBALDİ 'nin ATEA adlı spiritüalist yapılanma halen günümüz TÜRKİYE sinde devam etmektedir. hattaki günümüz deki ve TÜRKİYE CUMHURİYETİ inde bir derneği kendisine kalkan edinmiş olduğu bilinmekte.lakin bu DERNEĞİN MERKEZİ - İTALYA dadır. kısa adı __ UAAR' fır. örnek olarak;FRANSA da CHARLİE HEBDO saldırısı olduğu anda ilk tepki veren ve FRANSA da önde gelen devlet adamlarının toplu yürüyüşünü düzenleyen bizzat _UAAR dır.bu derneğe üye olan 2 bayanın ismini de verebilirim. biri KANADA da gsnç yaşta başbakan olan isim"JUSTİN TRUDEAU'nun eşidir.bir diğeri ise yakından tanıdığınız yine genç yaşta YUNANİSTAN da başbakan olan _ÇİPRAŞın eşidir.bu 2 isim de siyasi kariyerlerini eşlerinin üye oldukları bu 200 yıllık geçmişe sahip cemiyet e borçlulardır. bakın anlatmak istediğim bu tüp isimlerin halen ve hala yetiştirilmeye devam ediyor grrçeğidir.
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK HAKKINDA İLK KEZ :sadece ama sadece TÜRKİYE CUMHURİYETİ inde CUMHURBAŞKANLARININ okuyabildiği __ATATÜRK 'ün sır kütüphanesindeki dini kitaplar hangi - MELAMİ EHLİLİNE AİT? TBMM' ninilk gün açılışında ve açılış gününde yaşananların __MELAMİ büyüklerinden ABDULKADİR BELHİ ile ilişkisi neydi? ANITKABİR 'deki SIR:AHİTNAME DUASI ve MELAMİ MEZAR TAŞI gerçeği.KÖPRÜLÜLER DÖNEMİNDE BAŞLAYAN ve de BAŞLATILAN projenin __MUSTAFA KEMAL ATATÜRK ile olan bağı neydi? düşündünüz mü hiç merak etmeyin ben hepsini tüm detayları ile yazacağım 7
Sadık bey öncellikle ben şu hususta birgün gazetisinde emeği geçen tüm herkeze siz dahil tşk ediyorum.şahşım olarak yakından takip ediyorum yazıları yazmıl olduğunuz tüm makalelerine varana kadar okumaktayım. lakin sadık bey ben size bir yazı yazmıştım. 1_GÖRÜNEN-2_GÖRÜNEBİLİR ve 3 ise GÖRÜNMEYENDİR. öyle ya ben bu görünmeyen veya görünmesini istemeyen ve yahut görünmesine enğel neler var onlardan bahsetmek istiyorum.lakin mevzu derin ama ki okumaya değer olacak kanatim bundandır.ben bu yazdıklarımdan sayın:BARAN AYDIN bey olsun, sayın PROF. ŞİNASİ GÜNDÜZ çok değerli insan AYTUNÇ ALTINDAL dahi ismini çokça anacağım. tabi diyeceksiniz ki kim bu kişiler???öyle ya bakın sadık bey öncellikle ben şahsım merdan keklik olarak TÜRKİYE GENÇLERİMİZDEN ve TÜRKİYE CUMHURİYETİ inde yaşayan herkezden özür diliyorum. sayın AYTUNÇ ALTINDAL ın yazdıklarını anmadan geçemiyeceğim zaten okudukça AYTUNÇ ALTINDAL ı daha iyi tanıma daha iyi anlamanıza yardımcı olacaktır. Başlayalım mı yazımıza o zaman ???
Sadık bey öncellikle sana ve birgün gazetisinde bulunan tüm yazarlarımıza sayın SADIK ÇELİK, KAYHAN AYHAN, MUSTAFA BİLDİRCİN, İSMAİL ARI, YALÇIN KARATEPE, ZAFER ARAPKİRLİ, BETÜK KANBOLAT, HABER MERKEZİ, BİRGÜN/EGE,
BÜYÜKLÜK ODUR Kİ ;HİÇBİR KİŞİYE İLTİFAT ETMİYECEKSİN, HİÇ BİR KİMSEYİ ALDATMIYACAKSIN, MEMLEKET İÇİN GERÇEK ÜLKÜ NEYSE ONU GÖRECEK O HEDEFTE YÜRÜYECEKSİN, HERKEZ SENİN ALEYHİNDE BULUNACAKTIR, HERKEZ SENİ YOLUNDAN ÇEVİRMEYE ÇALIŞACAKTIR, İŞTE SEN BUNA KARŞI KOYUŞLARINLA YOK EDEN OLACAKSIN, ÖNÜNE SAYILAMIYACAK GÜÇLÜKLER YIĞACAKLARDIR. KENDİNİ BÜYÜK DEĞİL KÜÇÜK ZAYIF, GÜCSÜZ, AMAÇSIZ, HİÇ SAYARAK, KİMSEDEN YARDIM GELMİYECEĞİNE İNANARAKBU GÜÇLÜKLERİ AŞACAKSIN.ONDAN SANA BÜYÜKSÜN DERLERSE.. ??? gerisini siz bulun
Bakın sevgili okuyucular benim size anlaltmak istediğimi anlamanızı isteyemem lakin tek bir şey belirtmemde fayda var anlatmak istediğim din ve devlet ayrılılığını TÜRKİYE CUMHURİYETİ bir __TEOKRATİK ülke olmadığını hatta ki DEVLETİN DİNİ OLMAZ ilkesini kabullenmek lazım dedim ya biz bunlara anayasamızda ÇERÇEVE ANAYASA sı ismini veririz.benim anlatmak istediğim diğer bir husus maddesi islamiyette mezhepler nasıl çıkartıldığı islamiyette mezhep kelimesi yer almadığı hatta ki kuranı kerimde dahil mezhep konuları hakkında ne bir ayet varsır nede bir sure vardır. Gönül isterdiki benim yazmış olduğum yazılardan bir nezdi birşeyler anlatmak istedim. şunu asla ama asla unutmayın ki arkadaşlar CUMHURİYET hepimiz için yapılmıştır ANAYASA BİZLER İÇİN KURULMUŞTUR. kimbilir aranızda bana gülenleriniz dahi olacak benim için önemii yok inanın GENÇLER BU CUMHURİYETİN YEĞANE BEKÇİLERİ KORUYUCULARI SİZLERSİNİZ, CUMHURİYET SİZİN İSTİKBALİNİZ CUMHURİYET SİZLERİN GÜVENCESİDİR, CUMHURİYET SİZLERİN TEMMİNATIDIR. SAHİP ÇIKIN HEP BERABER SAHİP ÇIKALIM __CUMHURİYETİMİZE__yüm bunlar eğitim olsun vs aklınıza ne geliyorsa bilin ki YAHUDİ SİYONİSTLERİN OYUNUDUR. HER BİRİMİZ HEPİMİZ ANAYASA KARŞILINDA EŞİTLİK İLKELERİMDE ŞEKLİ EŞİTLİK OLSUN - MADDİ EŞİTLİK OLSUN HEPİMİZİ EŞİTİSİZ.eğitim de bir dinin zorunlu kılınması ANAYASAYA AYKIRI DİRAYETTİR.örnek vermek istiyorum bir konuya _LAİK DEVLETİN TEMEL UNSURLARINDA A:DİN VE İNAÇLARA SAYGI. DİN VE VİCDAN ÖZGÜRLÜĞÜNÜN TANINMASI. DİN VE İNANÇLAR ARASINDAKİ HOŞGÖRÜSÜZLÜK VE AYRIMCILIK YAPILMAMASI. BİR DİNİM EĞİTİMİNİN İDİNE ZORLA DAYATILMAMASINI VE ZORUNLU KILINMAMASI. işte bu ve bu gibiler HUKUK DEVLETİNİN İLKELERİNE AYKIRIDIR. HUKUK DEVLETİNİN İLKELERİ VARDIR. DEVLETİN KAVRAMI ve HUKUK DEVLETİNİN TEMEL UNSURLARINDA, HUKUKUN ÜSTÜNLÜK ÜSTÜNLÜĞÜ ve HUKUKUN ÖNÜNDE HESAP VEREBİRLİK İLE HUKUKUN GÜVENLİĞİDİR.tüm herkeze en içten dileklerimle ve saygılarımla selamlıyorum ???CUMHURİYET İLE YAŞAYIN CUMHURİYET İLE KALIN
ben özellikle daha önce yazdığım anayasanın içinde bulunan temel kanunları anlatmam istedim. Lakin konumuz eğitim ise eğitimin içinde din dayatması var o zaman gelin LAİKLİK neden var oldu anlatmak ihtiyacını duymaktayım.__HAKKINDA BİLĞİ SAHİBİ OLMADIĞIN ŞEYİN ARDINA DÜŞME__ZAN İSE HAKTAN HİÇBİRŞEY KAZANDIRMAZ. o zaman yazmaya başlıyorum lütfen dikkatlice okumanızı istiyorum. şimdi esas mevzu madalyonun diğer yüzüne gelelim. aradaki farkı anlıyacaksınız. yahudile XII. yüzyılda, islamiyetin kısa zamanda gösterdiği büyük ilerleme karşılında dehlete kapıldıklarından ne yapacaklarını bilmiyorlardı. üstelik bir çok yabudi cematini islama girişide onları büsbütün çıldırtıyordu. İslamiyetin bu hızlı ve parlak yayılışı mutlaka durdurulmalıydı. bu gidiş ile İslamiyet bütün dünya ya yayılacakve yahudilik yeryüzünden silinip gidecek, birkaç bin yıllık yahudi varlığı son bulmuş olacaktı yahudiler vaktiyle, yani islamiyettrn 5-6 asır öncede hiristiyanlığın ortaya çıkışıyla böyle bir ( YOK OÖUŞ TEHLİKESİ) geçirmişlerdi. önce hiristiyanlığı ortadan kaldırmak i$in büyük gayret göştermişler, daha sonrada bu yeni 2 dinin HİRİSTİYANLIĞI ve İSLAMİYETİN mensuplarını kuvvetle yenemiyecekleri anladıkları için hile ve ıhun yoluna başvhrmuşlardı. hiristiyanlığın eaas temellerini yıkarak onun yerine kendi uydurma hurafelerini yerleştirmek üzere alim ve filozof bir yahudi olan SAUL u sahneye çıkardılar. bu zeki yahudi, güya hiristiyanlığı kabul ederek PAVLOS ismini aldı. ve kiliseye çekilerek uzun müddet inziva hayatı yaşadı. HİRİSTİYANLIĞIN dininin icaplarını hafiyen yerine getiriyor ve git gide de halkın itimadını kazanıyordu.sonunda hiristiyanların güvenini o kadar kazandık ki kendisine bir havari gibi hürmet etmeye başladılar. PAVLOS bu güveni hiristiyanlığı bozmak için kullanmasını iyi bildi. hatta ki HZ. İSA ile görüştüğünü ve ondan talimat aldığını hiristiyan halkını kandırmayı başardı.planlı gayretleri sonunda, hiristiyanların hem itikad, hem de ibadetlerini hakikaten saptırmaya ve bir takım batıl mezhep ve fıkraları ortaya çıkarmaya muvaffak oldu.artık TEVHİD yerine TESLİS almış. yani hiristiyanlar bir tek allaha bedel, HZ İSA ve HZ MERYEM e rablık vermeye başlamışlardı. vaktiyle, hiristiyanlara karşı tezgahlanan oyunun aynısı, İSLAMİYET te MÜSLÜMANLARA karşı da oynanacaktı. yahudiler uzun müzakerelerde bulundular ve MEDİNE de __İBN-İ SEBE yi sahneye çıkardılar.
Sadık bey 15 haziran 2024 cumartesi günü BİRGÜN GAZETESİ yazarlardan selin NAKIPOĞLUNUN yazısı dikkatimi çekti başımdn sonuna kadar okudum. konu hakkında EĞİTİM VE EĞİTİM OKULLARINDA gelinen en son yerdeyiz. GEBZE ALATTİN KURT ANADOLU LİSESİNİN MEZUNİYET TÖRENİNİ EL ALAMAK istiyorum. bir diğer husus ise İstanbul maslak t Abdullah çakıroğlu isimli biir erkek şort giydi diye 23 yaşında ki bir kadına tekme ile saldırdı bu şahsın söylemi aynen söyle ;şort giyenler ölmeli diye bağırması.dün akşam ben sizin yazınıza yorum yaparken bu konuyu kast etmiştim.siyasal islam ve şeriatın adımları o zaman başlayalım bakalım anayasa da neler var neler yok.bir metin belirtmete yara görüyorum. anayasa hukuku, devletin ana teşkilat yapısını düzenleyen temel kanunları inceleyen bir hukuk bilim dalıdır. Anayasa 18.yüzyılda anayasal kanunların ortaya çıkmasıyla kendine özğü bir hukuk dalı haline gelmiştir. Günümüzde ki bir kaç istisna dışında, her devletin ana teşkilat yapısını düzenleyen__ANAYASA__adın da "" - - TEMEL KANUN--"bulunmaktadır.anayasalar, diğer kanunlardan bazı özellikleri ile ayrılmaktadır. Normlar hiyerarşisinde anayasalardiğer kanunlardan ğstün olmaktadır. ve diğer kanunlar anayasaya aykırı olamaz. anayasaların yapılması nve değiştirilmesi diğer kanunlara göre katı usullere tavidir.anayasalar hukuk düzenin temel normlarına yer verdiğinden, diğer kanunlara göre _ÇERÇEVE _özelliğine sahiptir. anayasalar ideolojik metinlerdir. Anayasaların siyasal anlamı, benimseten ideolojiye göre değişmektedir.anayasacılık liberal ideolojiden doğmuştur. lakin 30 yüzyılın ilk yarısında sosyalist anayasacılık ve en tehlikeli olanı da islami anayasacılık ortaya çıkmıştır. İdolojiler anayasaların maddi konusunda farklılık oluştursa da şekil anlamda anayasalar, devletin ana teşkilat yapısını düzenleyen temel biir kanundur. Lakin TÜRKİYE de anayasa hukuku kitaplarında genel yaklaşıma bakacak olur isek _ GENEL ESASLAR__ - - TÜRK ANAYASA HUKUKU - - ___ ayrımuna dayanmaktadır. çoğunlukla iki ayrı kitaplarda incelenmektedir.ancak bu durum, konuların iç içe geçmesine ve tekrarlara düşülmesine yol açmaktadıe.bu çalışmalarda ise genel esaslar ve türk ana yasa hukuku ayrımı konu bazında uygulanarak farklı bir yöntem izlemiştir. __ANAYASA KAVRAMI--DEVLET - - İNSAN HAKLARI - - YASAMA--YÜRÜTME - - ve YARGI konuları önümüzd konmuştur.
Yine çok güzel bir tahlil Sadık. Fakat böyle girişimlerle gençlerin dizayn edilemeyeceğine inanıyorum. 1924 te çıkarılan Tevhid i tedrisat kanunu ile gençlerimizin özgür ve sorgulayıcı bir eğitim-den geçmesi hedeflenmiş, çok da başarılı olmuştur. Büyük Atatürkün "Istiklal harbini muhaberecilerle kazandim" söylemi tam da günümüze uygundur. Internet kullanan herkes günümüzde muhaberecidir. Dünyadaki olayları saniyelerle yayıp, en uzak noktalara ulaşıyorlar. Geliştirmek istedikleri modelin başarılı olamayacağı, Imam hatip liselerinde okuyan gençlerin yuksek oranda ateist ve deist olmalarından bellidir. Sonuç olarak ; umudumuz gencliktedir
Eğitim alanındaki bu kötü gelişmeleri üzüntüyle takip ediyoruz. Çocuklarımız için endişe verici .
Eğitim alanı da bazı kişilerin oyuncağı olmuş, yazık.. Diğer yazılarınız gibi bu da halkın yaralı bir kısmına dokunuyor. Acıyorum geleceği biten gençliğe..
Hükümet sandıkta gördü ki gençler bize oy vermiyor bizde gelecekte gelicek neslin aklını ruhunu değiştirelim akp zihniyetine oy verebilecek bir model oluşturalım bu zihniyetide maarif model ile hayata geçirelim diye düşündüler. Gençlerin kafa yapısını mütasıp ve maarif kafa yapısı ile değiştirebilirsek anca böyle değiştiririz diye düşündüler. Ama AKP ve Recep bey gidici, Abdullah gül yeni parti ile geliyor.
Yine çok yönlü işlediğiniz bir yazı olmuş...Kaleminize sağlık...her dönem sistemin değiştirilmesi, sınıfta kalmanın kaldırılması , zorunlu eğitime lisenin dahil edilmesi vb kronik pek çok sorunu olan eğitim camiasının artık şiddet, müfredat vb sorunlarında var...
Eğitimdir ki bir milleti ya hür, bağımsız, şanlı, yüksek bir topluluk halinde yaşatır; ya da milleti esaret ve sefalete terk eder der kurucu liderimiz. Şimdi yargıya bakın, eğitime, turizme hangi alana bakarsanız bakın yığınla gözlerinden cahillik saçan eğitimsizleri göreceksiniz. Bunların yaptığı müfredattan beklentiyi minimuma indirelim, elinizden geliyorsa çocuğunuzu siz eğitin. Bizler karanlığa ışık tutanlariz bunu unutmayın.
Sadık Bey. Yazınızı Okudum Değerlendirdiğiniz Konu Ülkemizin ve Gençlerimizin Kanayan Yarası Malesef Ülkemizi Yöneten Kurum Kuruluş ve Yöneticiler Gelişim,Bilim,Buluş,Teknoloji, Arge Alanlarına Hiçbir Şekilde Önem Vermiyor 6 Yaşında Başlayan Eğitim Zorunlu 12 Yılın Sonunda YKS Sınavına Giriyor 12 Yıl Aldığı Eğitim Doğrultusunda Hedeflenen Puan Malesef Tutturulamıyor Tabi Çok Farklı Etkenler Var Peki Bu Çocukların Gençlerin 12 Yıllık Eğitim Döneminde Aldığı Puanlar Neden Değerlendirilmiyor Madem Değerlendirilmiyor Neden Orta Ve Lise Dönemlerinde Sınav Yapılıyor Üzerlerindeki Bu Baskı Niye 12 Yıl Emek ver Geleceğini Hedeflerini 2 Saatteki Performansın Belirlesin.Bu Sistem Çok Yanlış Zaten Zatın Biri Dememişmiydi Biz Okumuş Seçmen İstemiyoruz Diye. Neden? Sorgular!!! Sizin Yorumlarınız Bizler İçin Önemli Emeğinize Sağlık ❤️✌️
Sayın Sadık Bey; Günümüzde de geçmişte ve gelecekte de en önemli kaynağımız bilgidir. Öğrencilerimizin eğitimleri için en iyi imkanları sunmalıyız; bilgi odaklı, beceri odaklı, gezip, görme imkanlarını sunmalıyız. her zaman onların yanında durup destekçileri olmalıyız. Sizin de dediğiniz gibi okullarda hep tek tip bir eğitim, öğretim görüyorlar bu çocukları tek bir standart üzerinde kısıtlamamalıyız. Onların ufuklarını, hayal ve düşünce yapılarını kısıtlamayıp aksine daha da bireyin fikirlerine önem vermeliyiz. Tek tip bir sınav üzerinden geleceklerini belirlememeliyiz onların ilgi alanlarına doğru yönelmeliyiz, yönlendirmeliyiz. Onları yatkın olabileceği seveceği ve sıkılmadan ilerideki işlerine sıkı sıkıya bağlı kalabilecek gençler yetiştirmeliyiz. Eğitim demek her şey demek: eğitim insanları bilgili yapar, hayata hazırlar ve geleceğine, ilerideki yaşamına en büyük katkıyı sağlar. Umarım bizde öğrencilerimizin daima yanında oluruz onlara en iyi imkanları sunabiliriz. Bu güzel yazınız için çok teşekkür ederiz kaleminize sağlık. Bizlere eğitimin ne kadar da önemli olduğunu bir kere daha hatırlattığınız için.
Sadık Çelik fanatiği olarak , yayınlanmayan yorumlarıma anlam veremiyorum. Atatürk'çü ve tabii ilerici görüşlerimi paylaşmamıı lütfen engellemeyin. Geciktirmeden yayınlayın.Sorumluluk gereği...
Önceki yorumum yayınlanmadı. Dün yazdığım eğitim ile ilgili yorumum da yayınlanmadı.Bu günkü yorumlar yayınlanmış.Dün akşam yazdığım yorum neden yayınlanmadı acaba? Sadık Celik elli yıla yakın arkadaşımdır.Ayni üniversiteyi okuduk. Çok degerli bir fikir insanını takip edip, yorum yazıyorum. Ben de ,Istanbul Universitesi öğretim üyesiyim. Lütfen biraz duyarlılık
Sayın Sadık Bey; Günümüzde de geçmişte ve gelecekte de en önemli kaynağımız bilgidir. Öğrencilerimizin eğitimleri için en iyi imkanları sunmalıyız; bilgi odaklı, beceri odaklı, gezip, görme imkanlarını sunmalıyız. her zaman onların yanında durup destekçileri olmalıyız. Sizin de dediğiniz gibi okullarda hep tek tip bir eğitim, öğretim görüyorlar bu çocukları tek bir standart üzerinde kısıtlamamalıyız. Onların ufuklarını, hayal ve düşünce yapılarını kısıtlamayıp aksine daha da bireyin fikirlerine önem vermeliyiz. Tek tip bir sınav üzerinden geleceklerini belirlememeliyiz onların ilgi alanlarına doğru yönelmeliyiz, yönlendirmeliyiz. Onları yatkın olabileceği seveceği ve sıkılmadan ilerideki işlerine sıkı sıkıya bağlı kalabilecek gençler yetiştirmeliyiz. Eğitim demek her şey demek: eğitim insanları bilgili yapar, hayata hazırlar ve geleceğine, ilerideki yaşamına en büyük katkıyı sağlar. Umarım bizde öğrencilerimizin daima yanında oluruz onlara en iyi imkanları sunabiliriz. Bu güzel yazınız için çok teşekkür ederiz kaleminize sağlık. Bizlere eğitimin ne kadar da önemli olduğunu bir kere daha hatırlattığınız için.
Ülkemizin yönetimini eline verdiğimiz zatı şahane göreve geldiği ilk günden beri eğitim sistemini sürekli değiştirmiştir amacı daha kötü nasıl bir eğitim sistemi geliştirebilirim ki her defasında daha da berbat bir hale getirebiliyor bu konuda çok başarılı hakkını vermek gerekir ilkokulundan üniversitelere kadar durum maalesef içler acısı kaliteden eser yok biraz geriye gittiğimiz vakit bir sınıfta ilkokula 50 öğrenci kayıt yaptırır ve bu sınıfta üniversiteye giden öğrenci sayısı en fazla 2 veya 3 tür şimdi 50 öğrenci firesiz üniversiteye gidiyor niteliksiz eğitimle mezun olan bu öğrenciler işsiz bir şekilde mağazaları doldurmaktan başka bir işe yaramıyor çok değil daha 10 yıl önce marketlerde lise mezunu kasiyer bulunamazdı şimdi üniversite bitirmiş gençler bulaşık yıkıyor Recep Tayyip Erdoğan ters de olsa bize çağ atlattı uzmanı olmadığı her alanda mutlaka bir fikri var Tayyip ve ekibi bu topraklarda kalıcı değil gidecekler açtıkları sorunlar yaptıkları hatalar uzun yıllar etkisini kaybetmeyecek 23 yıl evvel yediğin hurmalar şimdi kıçını tırmalar durumun özeti bu maalesef Sadık bey'e yazmış olduğu yazısından ötürü teşekkür ediyor selamlar gönderiyorum iyi ki varsınız
Kalemine sağlık sadık abi iyi bir yazı olmuş eğitim ülkenin en önmeli konusu iyi mi yoksa kötü devlet olduğunuz okullarda verdiğiniz eğitimin sonucunda oluşuyor ak parti yıllarca ülkeyi yönetti ama istediği gençliği oluşturamadı törenler kutlamar yasaklandı ama gençler atatürke eskisinden daha çok bağlandı şimdi de siyasi parti sloganlı müfredatı öğrencilere ezberletip istedikleri nesli oluştuma çabasındalar ama dedğiniz gibi intenet çağındayız bilgi sadece okulda örenilmiyor gençler her şeye rahatlıkla ulaşıyor
Sadık bey yıne güzel derın anlatımınızla yuregımıze dokundu nüz. Iyıkı varsınız Ellerınıze saglık
Saygı değer Sadık bey ülkenin kanayan yarasına parmak basmisiniz bir ülkenin ekonomisi ve gelişmesi için eğitime önem verilmesi öncelik olarak üstünde durulmalıdır oysa bizim ülkemizde eğitim yaz boz tahtasına dönüştürülmüştür
Günümüz yeni nesil incelendiginde teknolojinin içine doğmuş ,günlük yaşantılarının içersinde internet, video oyunları ,sanal gerçeklik, dijital ürünleri aşırı kullanan bir nesil ile karşıkarşıyayız. Yani yeni neslin dili dijital dildir. Bu doğrultuda Sanayi toplumuna göre bir eğitim modeli anlayışı değil de dijital bir dili konuşan bu gençlere Teknoloji merkezli eğitim modelleri ile yaklaşmalıyız . Bu kuşak teknolojinin nasıl kullanıldığını öğrenerek dünyaya gelen bir kuşaktır . Bu alanda otorite sahibi olanlarda bu kuşaga göre teknolojiyi eğitimin kişiselleştirilmesi ve bilgi çağı için uygun hale getirilmesi için kullanmalıdır . Bilgi çagı ile artan dijitalleşme oranı bireyleri yeniden yaratmak için eğitimde köklü değişimlerin yaşanmasını zorunlu kılmıştır. Günümüzde adından çok bahsedilen ve ülkenin geleceğini şekillendirecekleri söylenen Z kuşagı bulunmaktadır. Otorite modelini bu kuşaga uygun olarak revize etmelidir. Egitim modelleri söz konusu olduğunda herkese uygun tek bir yaklaşım yoktur . Her ülke kendine özgü avantaj ve dezavantajları olan farklı sistemlere sahiptir . İtalya'da kullanılan Montessori yöntemi ve Almanya'da kullanılan Waldorf yöntemi gibi sizin çocugunuz için hangisi doğru ? Bu, çocugun özel ihtiyaçlarına ve öğrenme tarzına bağlıdır. ancak bu modellerin ortak noktası : Doğru uyğulandıklarında son derece etkili olabilirler. Eğitim sistemimizde rehberligin çok önemli bir yeri vardır . Artık öğretmen yerine öğrenci merkez alınmalıdır . Ögrencini yeteneği yanında ilgi ve ihtiyaçları da göz önüne alınmalıdır. Öğrenciler Mutlak itaat değil akla ve mantığa , Elemeye değil yeteneğine göre seçen bir sistem içinde yetiştirilmek durumundadır. Çağdaş eğitimin dolayısıyla kalkınmanın temeli budur. İdeolojik kavramlar ve düşünceler olsa olsa Eğitim modelimizin sadece bir alt kümesi olabilir . Eğitimle ilgili alınacak kararlarda oluşturuçak kurullarda yıllarını eğitime vermiş yaşayarak yapılan uygulamaları test etmiş öğretmenlerimizin fikirlerine çook ihtiyacımız varr.. Saygılar
Sadık Bey yazınızı bir solukta ve gerçekler yüzüme çarpa çarpa okudum. Son cümleniz ise tüm korkumuzun özeti niteliğinde. Kaleminize sağlık.
Tüm Okurlarımıza Sevgi ve Selamlarımı Sunarım. Sevgili Sadık Bey Anlıyorum ki Özgür Bey de yazınızı ve yorumlarınızı yakından takip etmektedir ve bu konuda toplumu bilinç ve bilinçaltı oynanılan bu oyunların farkında olarak duyarlı hakkına sahip çıkan gelecek nesillerin beyinlerini ipotek altına alınmasına DUR diyecek bir sosyal Medya veya Referandum oylaması talep etmelidir Bu Coğrafya nın dışında bulunan diğer ülkelerde ATATÜRK İLKE ve İNKILAP larının anlatılmasına rağmen ve onun Kendi Kendine yete bilen bir ülke dizayn ı oluşturmasına rağmen ve Özgür Beyin ler yetişmesi için Enstitü Eğitim Müfredatı oluşturma çabalarına rağmen Neden bu RTE dayatması!!! Canım Ülkem de ATATÜRK bilmiyormuydu kendinden başka bir şey anlatılmaması ATATÜRK bilmiyormuydu Yetişen her bir bireyin kendinden başka birinin anlatılmasına müsade edilmemesini Bizi Kıskanan Ülkeler Uzay ın dehlizlerinde araştırmalar yaparken biz daha yeni yeni çıkmaya çalışıyoruz Atmosfer Boşluğuna geçen bunca yılların bir boşluk bıraktığını hâlâ anlamamak sanırım büyük hata olur!!!! İş budur ki bu Delalet bizi bitirmeden biz bittik demeyeceğiz yada anlayamayacağız Eğitim müfredatı nı değiştirmek yerine Kafatasları nın içinde görünmeyen Karanlık düşünceleri değiştirmek zorundayız.... Sevgilerimle Hakan YILDIZ
Yani bazı şeylere karşı çıkılması gerekirse mücadele edilmesi, layıkıyla mücadele edilmesi için okadar çok geç kalındıki; bizi yöneten sözde milli siyonizme alet ona destek veren iktidar arkasındaki destekle muhalefetteki figürleri de satın aldı.Almaya da devam ediyor ve hiç utanmadan bunu gözümüze soka soka yapıyor. Türkiye de sadece rezil olmuyorsunuz çok doğru kimin söylediğini şuan satamıyorum unuttum. Haşa 23 sene sonunda hala Tc. Ayakta yüce önderin de dediği gibi payidar kalacağına inancım tam fakat belilerin de söylediği gibi bir ulusu yok etme projesi ve buna şiddetle karşı çıkılmalı. Çocukları gerekirse okula yollamayan veliler olduğuna dair haberler görüyor karşılaşıyoruz. Nereye kadar daha ciddi bir şekilde karşılık verilmesi lazıö etkisiz muhalefetten bıktık . Umarım Özgür Özel'i de saflrına katmamışlardır??
Bravoo
SADIK BEY yine bizi şaşırtmıyorsunuz okadar güzel anlatmışsınızki bizede sizin engin tecrübelenerinizden bilgilenip dogruları ögrenmek cok güzel elinize kaleminize saglık
Kaybedilen yıllar cabuk yakalanabilir ama kaybedilen neslin kazanılması cok zordur.
Kendini ifade etme araştırma geliştirme yeteneklerinden ziyade tamamen ezbere dayatılmış bir eğitim sisteminden hiç birşey olmaz. Geri zekalı ve süper zekalı aynı sırada aynı sınıfta ders alıyorsa zaten o eğitim sistemi bitmiştir