Algı Operasyonlarıyla Bir Yere Kadar
Ülke olarak hepimiz neredeyse ekonomist olduk. Faizler yükseldiği zaman doların düştüğünü ya da faizler düştüğü zaman doların yükseldiğini hepimiz biliyoruz artık. Bu iki yöntem defalarca denendi sonuç değişmedi. Ama Merkez Bankası başkanları değişti. Biri geldi faizleri düşürdü, dolar arttı diye gitti; öteki geldi, doları düşürdü ama faizleri arttırdı diye gitti. Yeni yönetim sistemimizde her şeyin başı olan ve uzmanlık alanı da ekonomi olan Cumhurbaşkanı, aynı anda her ikisi birden düşsün istiyor. Kendi tezi olan faiz sebep enflasyon sonuç teorisinde ısrar ediyor, Ayasofya İmamı da faizlerin düşmesini destekliyor.
Ekonomi uzmanları ise, üretim ekonomisi, istihdam artışı, adil gelir dağılımı diyor, güven gerekli, yargı reformu gerekli, istikrar gerekli diyor, hukuk devleti diyor, insan hakları diyor, kamuda liyakat, saydamlık, tasarruf gerekli diyor, bunlar uzayıp gidiyor.
Küçük küçük birikim yapanlar da dahil, birikim yapabilen herkes Türk lirasına güvenemiyor parasını dolara altına yatırıyor.
Bir kişinin talimatıyla her an kuralların değişebildiği, kurumlarının değersizleştirildiği, Merkez Bankasının itibarının bile dikkate alınmadığı ülkemize, yabancı yatırımcının güven duyması beklenebilir mi? Bunun doğal sonucu yabancı da döviz getirmiyor, yatırım yapmıyor.
Son MB başkanının gece yarısı görevden alınması da kötü gidişata tuz biber ekledi. Uzmanlar, daha kötü senaryolarla karşılaşılabileceğini söylüyor. En kötüyü görmemiş olabiliriz diyorlar. Pandemi yeni mutasyonlarla uzuyor, aşı temininde sıkıntılar var gibi, turizm sektöründen beklenen rakamlara ulaşılamayacağı görülüyor, öte yandan ABD ile ilişkilerde sıkıntılar var S 400 kaynaklı yaptırım tehlikesi ve Halkbank davası.
Bu sıkıntılarla ekonominin yaşayacağı tahribat ne olur kestirmek çok güç.
Esnafın, çiftçinin, işçinin emeklinin hali perişan, doğru dürüst destek alamamış, işsizlik almış başını gitmiş ülkede on milyon işsiz insanımız var. Gerçek enflasyonun yüzde 30’ların üzerinde olduğu belirtiliyor.
Üstelik bu olumsuz tablonun iyiye doğru değil, ne yazık ki daha kötüye doğru gitme ihtimali var.
TÜİK işsizlik tarifini değiştiriyor yeni tarife göre işsizlik azalıyor, enflasyon oranı hesaplanırken ürünler değişiyor enflasyon düşüyor. Gerçek enflasyon yüzde 30’larda, TÜİK’e göre enflasyon yüzde 15’lerde. TÜİK algı peşinde.
Öte yandan Hazine Bakanının istifasını üç gün sonra haber yapabilen, malum yerden onaylanmadan neredeyse hiçbir haber yapamayan yandaş basına göre ülkede her şey yolunda, ekonomi tıkırında. Onlara göre kötü giden ne varsa dış mihrakların ve onların ülke içindeki işbirlikçilerinin oyunu.
Bu yönetimin yaptığı en başarılı iş algıyı yönetmek. Bu alanda çok başarılı işlere imza attılar. Birkaç gazete ve televizyon dışında, yerel ve ulusal yüzlerce gazete ve TV kanalının sistematik olarak yaptığı bu. Sosyal medya kanallarında da trollerle sürdürdükleri algı operasyonlarının tek bir yerden yönetildiğini söylemek çok zor değil. Aynı başlıklarla çıkan gazeteler, aynı konuyu tamamıyla aynı bakış açısıyla yazan köşe yazarları(!), hükümeti, lideri savunmak üzere ellerine verilmiş metni kanal kanal dolaşarak anlatan isimlerinin önündeki unvanları da kirleten konuşmacılar, tarafsızmış gibi yapan bunlara çanak tutan moderatörler hepsi algı operasyonlarının irili ufaklı figüranları.
Üniversite bitirmiş iş bulamayan gence; yoksulluk sınırının hatta açlık sınırının altında yaşamaya mahkûm olan işçiye, emekliye; bugüne kadar vergisini vermiş pandemi olunca gerekli desteği görmemiş esnafa; gübreye, ilaca, tohuma verdiği parayı bile kazanamayan kredi batağına düşmüş çiftçiye; atanamayan öğretmene, sağlık personeline, EYT’lilere daha nicelerine artık algı sökmez. Karadeniz’de bulunan doğalgaz, yerli otomobil, yerli uçak, yerli füze, Mars’a gitmek falan kesmez, Ayasofya’yı açmak yetmez, İstanbul Sözleşmesinden çıkmak da olmaz, parti kapatmak da olmaz.
Algı Operasyonlarıyla bir yere kadar. Yolun sonuna gelindi.
Kalemine sağlık