Leyla Emeç Tavşanoğlu

Leyla Emeç Tavşanoğlu


Erdoğan sonrası hesaplar

Erdoğan sonrası hesaplar

ABD’nin “derin siyaset” nabzını tutmakla ünlü Foreign Policy dergisinde ilginç bir makale yayımlandı. Yazarı, ABD devletine yakınlığıyla bilinen Council on  Foreign Relations adlı düşünce kuruluşunun Ortadoğu uzmanlarından Steven Cook. “Erdoğan Türkiye’yi Yönetemeyecek Derecede Hasta Olabilir” başlıklı yazı çok ilginç görüşler içeriyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yirmi yıla yaklaşan iktidarında artık halk, özellikle de genç kuşak arasında desteğini önemli ölçüde kaybettiğine dikkat çeken yazı şu cümlelerle sürüyor:

“Erdoğan seçimlere giremeyecek kadar hasta olabilir. Son aylarda Türk liderin hiç de sağlıklı görünmediği bir dizi video yayınlandı. Örneğin, videolardan birinde Erdoğan ancak eşi ve bir yardımcısının desteğiyle merdivenleri çıkabiliyor. Bir başkasında Anıtkabir yolunda ayaklarını sürüyerek güçlükle yürüdüğü gözleniyor. Bir üçüncüsünde ise AKP’lilere bayram mesajı gönderirken kısa süreliğine kendinden geçtiği, konuşmakta güçlük çektiği dikkatleri çekiyor.

“Bazı söylentilere göre Erdoğan’da sıklıkla hafıza kaybı oluyor, Kimileri nefes almakta güçlük çektiğini, sık sık kustuğunu iddia ediyor. Bazı söylentilere göre de kalp ritmi bozulduğu için Erdoğan’a kalp pili takılmış.

“Tabii Erdoğan’ın sağlığının çok bozulduğu hatta ölebileceği yalanları da uyduruluyor olabilir. Çünkü bazı videolarda da Erdoğan son derece sağlıklı görünüyor. Örneğin 26 Eylül’de halka hitaben çektirdiği videoda evet biraz yorgun görünmesine rağmen iyi duruyordu. Ne de olsa genç değil, 67 yaşında. Bir de üstüne 19 yıllık iktidarın getirdiği yıpranmışlık var.”

Yazı, Erdoğan’ın gerçekten hasta olduğu ve 2023 seçimlerinde aday olamayacağı ihtimalinden yola çıkılarak şöyle devam ediyor:

“İmamoğlu, Mansur Yavaş ya da Akşener’in bundan sonraki cumhurbaşkanı olabileceği konusunda akılcı senaryolar var. Ama ondan önce Erdoğan’dan sonra Türkiye’de normal siyaset hayatına nasıl dönülebileceği hesap edilmeli. Bir kere Erdoğan bütün kamu kurumlarının içini ya boşalttı ya da kendine biat ettirdi. Bir erken seçim olduğu takdirde 45 gün içinde düzenlenecek böyle bir seçim ne özgür ne de hakça olacaktır.

“İkinci ve daha önemli mesele, AKP iktidarının neredeyse yirmi yılı bulan süresi içinde partiye çok yakın bir takım yetkililerin tartışmalı yollardan büyük servetler edindikleri biliniyor. Bunlara gene partiye yakın iş insanları ve medya şahsiyetlerini de ekleyin. Hiçbiri elde ettikleri getirilerini daha demokratik bir ortamda kaybetmeyi göze alamaz. “

Erdoğan sonrası başka bir senaryonun da olağanüstü hal koşullarında başka bir güçlü kişiliğin başa geçmesi olduğuna işaret edilen yazıda şu ilginç ifadeler kullanılıyor:

“Türkiye’de üç güçlü isim var.  MİT Müsteşarı Hakan Fidan, Savunma Bakanı Hulusi Akar ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu. Ancak Soylu son aylarda Sedat Peker’in ifşaatlarıyla fena halde yıprandı.

“Akar’ın Fidan ve Soylu’ya karşı bir avantajı Türk Silahlı Kuvvetleri’ndeki hakimiyeti. Gerçi AKP iktidarında ordu vesayeti yok edildi ama 15 Temmuz sonrasında Akar Türk Silahlı Kuvvetleri’ni yeniden toparlama başarısını gösterdi. Bu da Türk Silahlı Kuvvetleri’nin bu kez Akar lehinde yeniden siyasi bir rol alabileceği olasılığına işaret ediyor.

“Washington’da kimileri, ‘Akar hiç de fena değil. Onunla çalışabiliriz,’ diyebilir. Ama kimse Akar’ın Washington’a dostça davranmasını beklemesin. Bir kere Akar Erdoğan’ınkine benzer ideolojik yapıya sahip. Üstelik tam anlamıyla milliyetçi, Batı karşıtı subaylarla iş birliği halinde. Daha da öte NATO içinde ya da ABD ve Avrupa’da yetişmiş bütün subayların ayaklarını kaydıran da gene onlar. Bunları ya terfi ettirmediler ya da Fethullahçı diye hapse attılar.

“Akar üstelik 2020’de Akdeniz’de iki NATO müttefiki olan Yunanistan’la Fransa’ya karşı Ankara’nın cephe almasına yol açmıştı. Akar’ın tabii ki Erdoğan’ın karizmasına erişmesi imkansız. Ama arkasında Türk Silahlı Kuvvetleri gibi bir güç var.

“Tabii ki şu anda Erdoğan’ın sağlığının ne durumda olduğunu kesin biçimde bilmemize imkan yok. Ama eğer 2023 seçimlerine girmesine sağlığı el vermezse önümüzde şu ihtimaller var: Türkiye şimdiki statükoda kalır, AKP içindeki çekişmeler ve ayrışmalar muhalefete bir imkan sağlayabilir, ülke daha da istikrarsızlaşabilir ya da başka bir şey olur.

“Dış politika uzmanları yıllarca Mısır’da Hüsnü Mübarek’ten sonra başa ya oğlu Cemal Mübarek’in ya da milli istihbarat teşkilatı başkanı Ömer Süleyman’ın geçeceğini tahmin ediyordu. Ama bu gerçekleşmedi. Türkiye’ye gelirsek, Erdoğan’ın sağlığının gittikçe bozulduğunu göz ardı edip her şeyin istenilen biçimde, eskisi gibi devam edeceğini ummak hataların en büyüğü olur.”

Aslında bu yazı konusunda pek yorum yapmak istemiyordum ama kendimi tutamadım. Demek Erdoğan’ın sağlık durumu üstünden hesaplar yapılıyor ve Erdoğan sonrası senaryolar sıklıkla konuşuluyor. Bu yazının özellikle Steven Cook gibi Türkiye’yi iyi bilen bir uzman tarafından kaleme alınmış olması işin başka çarpıcı yanı.

telif

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar