Sevgili Okurlarım
İnsanoğlu koskocaman bir Evrendeki küçücük bir planette yaşayan çok kısa ömürlü bir biyolojik varlıktır. Bu kısacık hayatı bitince iki bilemediniz üç nesil sonra unutulur. Ama öyle kişiler vardır ki Dünyamız var oldukça hatırlanır. Benim büyük onur ile Ağabey dediğim Ersin Alok öyle bir insandır.
Yaşadığı süre zarfında dünyamıza öyle faydalar yapmıştır ki anlatması için birkaç kitap bile yetmez. Ben bu yazımda onun hakkında bir ön bilgi verip birlikte yaşadığımız birkaç hatıramızı paylaşacağım. Kendisi sadece dünya çapında bir fotoğrafçı değil aynı zamanda dağların tepelerinde dolaşan, denizin altında yüzen, çöllerde aylarca kalan, mağaralardaki eski resimleri bulan nadir insanlardan biridir.
Kızıldenizde sualtı fotoğrafları çekerken karşısına bir köpek balığı çıkar. Ersin paniğe kapılmaz fotoğrafının flaşını kullanarak köpek balığının hem fotoğrafını çeker hem de onu korkutup kaçırır. Bunu bana anlattığında ben ona hiç korkmadınız diye sorduğumda şu cevabı verdi:
Eğer korkup kaçmaya çalışsaydım bugün karşında oturamazdım çünkü köpek balığı beni yerdi. Bu olayı anlatırken bile espri yapmaktan geri kalmamıştı. O fotoğrafları onun web sayfasında bulabilirsiniz.
Ersin aynı anda Anadoludaki Kaya resimleri konusunda uzmandı. Bu resimlerdeki eski tanrıları fotoğraflamış ve bunlar hakkında sayısız konferanslar vermiştir. Bunların birkaç tanesine katılmıştım. Konuşma boyunca nefes almaya bile çekinip soluksuz izlemiştik. Davudi sesi ,esprili ve şiirsel anlatımı ile adeta salonu büyülerdi.
Genellikle gittiği yerlerden beni aramayı adet edinmişti. Libya’da Sahra çölünün ortasında resim çekerken casus diye tutuklanmasını dinlemeniz gerekirdi. Hiç kimseyi suçlamadan adeta onların bilgisizliğine üzülerek yapılan yanlışlığı ona izah etmeleri şekli ile bile şakalaşırdı.
Diğer bir seyahatinde Anadolu’nun doğusundaki eski bir Haçlı kalesinden beni arayıp orada bulduklarını anlatarak, çektiği fotoğraflardan birkaçını yollamıştı. Haçlı kalesi olduğunu nasıl anladığını detaylı olarak anlatmasına hayran olmamak elde değildi. Yaşlandığında bile arabasına atlayıp, araba kocaman bir cip ile eşi Ece ile birlikte dağların tepesinde fotoğraf çekmeye devam etmişti.
Bundan birkaç sene önce yine beni aradığında sen nerdesin diye sormuştu. Ersin ben İstanbuldayım asıl sen neredesin diye sorduğumda Kaşkar dağlarının tepesindeyiz. Ece ile geldik fotoğraf çekiyoruz demez mi. Ben de Ersin abi bunun için biraz yaşlanmadın mı diye sorunca gülerek asıl sen yaşlanmışsın evinde oturuyorsun diye takılmıştı. Düşününce doğru söylediğini anladım. Ya buna sizler ne dersiniz? 82 yaşında bir adamın arabasını bizzat kullanarak dağların tepelerinde dolaşıp fotoğraf çekmesine ne dersiniz?
Binlerce fotoğrafını, kırkın üzerindeki kitabını, sayısız konferansını , çeşitli fakültelerdeki verdiği dersleri,yetiştirdiği değerleri ile Ersin Alok unutulmazlar arasındaki onurlu yerini almıştır. Ben de tüm bu maceraların bir kısmına şahitlik etme zevkine,onuruna erişmiş biri olarak gurur duyuyorum.
Sevgili Okurlarım bu büyük insanı sizlerle paylaşmayı vazife edindim. Sizler de biraz araştırarak onun yarattığı bilgilere ulaşabilirsiniz.
Sevgi ve Saygılarımla
Çok iyi bir yazı olmuş Teşekkürler
Süper bir anlatım. Ben de sevgili Ersin abimizi, iyi ki tanımışım. Hem konferanslarını dinledim, hem fotoğraf gösterilerini izledim, hem de çılgın seyahatlerinde beraber olmuştum. Sevgili Ece ile çok yakışırlardı. Aynı kafadan...denir ya. Teşekkürler Nino, bu güzel anlatımın için. İşte böyle..Ersin hala aramızda yaşamakta.