Emel Seçen

Emel Seçen


Full

Full

Ben demiyorum. Taksim-Kocamustapaşa dolmuş hattında, Saraçhane’de illa binmek isteyen ve içerinin siyahi kardeşlere, dolu olduğunu anlatmakta zorlanan şoför söylüyor. Ama benimde söylememe az kaldı. Ama bizim ki yeter artık diye avazımız çıktığı kadar.

Üstelik söylediği bununla da sınırlı değil, Valide Camisine yaklaşırken anons şöyle:

Evet, güzide illerimizden biri olan Aksaray’a da vardık. Kalmasın yolcu!”

Taksim’den kalkarken kâhya da:

 “Seksen bir ilden, dünyanın birçok yerinden yolcu aldık ama ne varsa herkes Paşa’ma gidiyor

Bir zamanlar solun kalesi KocaMustapaPaşa sadece işçi ve memur karmasının sentezi dışında artık göçmen üstü yer konumunda. KocaMustafaPaşa’ya gelirken geçtiğiniz Aksaray, Laleli hatta Çapa, Topkapı güzergahlarının araçları ayrı olsa da bu karmaşa da, dünyanın ama en çok Suriye’li vatandaşları görmek mümkün.

Artık neredeyse yüzyılı bulacak geçmişi olan köklerimizin, iyi ki vefat etmiş olduklarını zaman zaman düşünmüyor değilim.

BİNDİK BİR ALAMETE GİDİYORUZ KIYAMETE

Gündem tansiyonu hiç düşmüyor. Sahtelik, yalan, riya, ne ararsan olağan şekilde, üstelikte ekmek üstü şokella gibi takdim ediliyor.

Daha önce mağdur durumda kaldığım için birkaç kez yazdım. Marmaray çıkışında, acil ışıklandırma, gerekli. Aksaray’a geçerken Harlem’i aratmayan bu kaos içinde, öncelikle bir kadın olarak başınıza bir şey gelirse, suçlu tabi ki yine sizsiniz!

Kadın başınıza, ne işiniz var dışarıda?

Üstelik ne Belediye, ne başka kurumlar, sesinizi duymuyor!

Taksim’den, KocaMustapaPaşa, Çapa, Bakırköy dolmuşlarında, salgın boyunca göçmenlerin maskesiz bindiğini, hiçbir şekilde denetlenmediğini, bırakın denetlemeyi, kendilerine bir şey söylendiğinde tepki ile karşılaşıldığını da yazdık!

Bizde festivaller yasaklanıyor ama geçen senenin sonlarında Arapların festivalleri var diye, bira şişeleri ile Taksim-KocaMustafaPaşa dolmuşlarına binip, içtikleri boş şişeleri de araç içine bıraktıklarına bizzat şahit oldum. Kaldı ki genç çocuklar, sarhoşluklarından, üstüme düşecek vaziyette, diken üstünde varabildim. Ha düştü, düşecek!

Ha, kustu kusacak!

Ne olacak, kusarsa kussun, Harlem’e inip de size, Aksaray’ı soran bir Afgan’ın takibine de yakalanabilir, başınıza bin bir türlü şeyin gelmesi ile karşılaşabilirsiniz!

Hakikaten, kadın başınıza sizin dışarıda, ne işiniz var?

Ne çok geziyorsunuz!

Minibüs şoförü de, son gelen zamlardan sonra yolcusuna para üstü olarak vermek zorunda olduğu yirmi beş kuruşu arayıp dururken, ne güzelde ifade ediyor.

“Güzide illerimizden biri Aksaray’a da geldik!”

Fatih Sultan Mehmet Han’ın, 53 gün kuşatma sonunda aldığı ve İstanbul’da, Avrupa yakasında adını taşımakta olan Fatih İlçesine bağlı Aksaray, İlçe olur mu? Bu gidişle olma ihtimali yüksek. Bu yazılanları anlayabilmeniz için buraları biraz gezip görmeniz lazım.

Buralar böyle iken güzel yurdumun topraklarında neler oluyor, peki.

Bunu da şimdi araçtan indikten sonra yazıyorum, müzik konserindeydim, henüz yasak yememiş. Notre Dame de Sion’da, onu da ayrı yazarım.

Geldim ki, Gaziantep’e yangın topu düşmüş!

Havan topunun düştüğü yer: Karkamış İlçesi, Hudut Karakolu.

Nereden, Suriye’den!

telif

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar