Dünyadan umudunu kesmiş, efkârın hırçın sularında debelenirken; büyük heccav Neyzen Tevfik’in o çok sevdiğim şiirinin ilk mısraı beni bir teselli limanına çeker:
“Izdırâbın sonu yok sanma bu âlem de geçer!..”
Tam bu mısra ile sükûna doğru yürürken, yine aynı Neyzen’in şu beyti arşa uzanan bir duvar misali karşıma dikilir:
“Türkü yine o türkü sazlarda tel değişti,
Yumruk yine o yumruk, bir varsa el değişti.”
Öyle ya? Bütün yaşananlar bir şekilde geçer; amma yerine ne gelir, ne değişir?
Koca bir sene geçiyor mesela: “Yerine gelecek nasıl olacak?.. Covid-19 virüsü bitecek mi?.. İklimdeki dengesizlikler son bulacak mı?...” Bu ve buna benzer binlerce soruya cevap aramaya uğraşsaydık hayatımız belki de düşünmekle geçerdi!
Yaşananlar geçiyor anladık da, yaşatılanlar geçiyor mu? Merakımdır; dünyanın %10’unu oluşturan zenginlere çalışan %90’lık gariban kesim değişecek mi?
Açlık geçecek mi? Silahlanma yarışı yahut? Ne zaman insanoğlu, “Tank, tüfek, SİHA, İHA… / Tövbe savaş yok daha!”, diyebilecek?..
Yalanla doğruları örtmek de geçecek mi? Kandırmak, dolandırmak, soymak fiilleri lügatlerden kalkacak mı? Envai çeşit suiistimaller bitecek mi? Geçmeyecekse, kalkmayacaksa ve bitmeyecekse eğer bir sene geçmiş ya da geçmemiş kime ne! Ha, bir şeyleri geçirmek ve bitirmek için gayret edilecekse ne âlâ… Kös kös oturup, “Geçen geçsin..”, demek; duvara “Bu da geçer Yahu!” yazılı bir levha asıp, kaderine razı beklemekle aynı kapıya çıkmaz mı?
Ten rengine bakma modası geçecek mi sorarım?.. Ya kadın cinayeti haberleri?.. Çocuk istismarı geçse ya?.. Irk, din, mevki, cinsiyet, zenginlik, fakirlik ayrımı da 2021’in peşine takılıp geçse ne güzel olurdu değil mi?
2021’in ardına takılıp geçmesini istediğimiz o kadar çok şey var ki; 2021 bu kadar çok şeyi taşıyamayıp olduğu yerde kalacak diye korkuyorum! Sonra bir ânlığına yıllar dursa diyorum… Yıllar durur da yapılanlar, cinayetler, savaşlar, tecavüzler, şantajlar, potlar, türlü rezillikler durur mu? Sonra sağduyum ağır basıyor, “Tüm pislikler durmayıp geçsin de; varsın yıllar da durmayıp geçiversin!”, diye haykırıyor içimin sesi!
Hayat vadisinin bir yamacında geçenler, diğer yamacında geçmeyenler ve ortasından bir ırmak gibi akan zaman!.. İşte bu ırmak, biz insanlara yeni bir şans getiriyor: 2022! Gerekirse zaman ırmağına bir değirmen kuralım ama bu şansı değerlendirelim lütfen. Çok yanlışı düzeltebiliriz, çok hatadan dönebiliriz. Biz insanız; istesek neler neler yapabiliriz!
Geçtiğimiz yıl buna değer miydi bilmiyorum ama on iki ay boyunca verdiği ilhamla içimden ona Ebced hesabıyla bir tam tarih düşürmek geldi:
İnanın çok şeyi özletti Covid;
Metrobüs, iş, otobüsten başka!
Üzülen yok iki bin yirmi bire:
“Kin, savaş, yâd ve virüsten başka…”
2022’de üzülen olmasın isterim… Kodaman, vatandaş, mevki-makam sahibi, fukara ayırt etmeksizin herkese mutlu ve sağlıklı bir sene dilerim. Senenin son selamıyla esprisi Muzaffer Hepgüler’den gelsin: “Küçükleğin gözleğinden; büyükleğin elleğinden öpeğim… Oğtancalağa biğ şey yoh!..”
Yorum Yazın