İyiliği, güzelliği, hele hele sanatı, yazarsın…
Çünkü yazmak, medeniyetin kilididir. Yazılı metinler, tarihe döner, çevirirsin kitabelerden, uygarlıklar okursun. Önce anlamaya, sonra onların yaptıklarını aşman gerektiğinin, aslında bir insanlık meselesi olduğunu anlarsın.
Medeniyet, bunun üzerinde ihtisas edilir. Yazılı metinler, en kısa hali ile şiirle başlar, dökülür dökülür, düz yazı olur. Hikâye, öykü, roman, tiyatro eseri ve çoğaldıkça medeniyet taşları oturur. Tıpkı doğanın, akarsu, nehir, deniz ve okyanusu gibi. Tarih, ne yapılmaya çalışılırsa çalışılsın, hep doğruları yazar. Çünkü mutlak doğru tektir. Yazılan metin, bir gazete yazısı yahut bir bülten olabilir elbette. Bunun bir akışı, ritmi vardır. Ansızın gelişen olaylar sıralamayı değiştirebilir. Mesela Köy Enstitülerinin 82.yıl dönümünde Ankara, Elmadağ Hasanoğlan’da olmanın onurunu yaşadık ve paylaştık. Böyle bir programı yapmak için emek harcayanlar, dünyanın birçok yerinde ödüllendirilir. Zira Oxford ya da adı bambaşka tarihi bir okul olsa dahi yapılacak iş bellidir. Tarihi bilmeyenler ancak anlamayabilir ya da kasıt vardır. Temellendirmeye baktığımızda, önümüz 23 Nisan, yani Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı. Günlerden Cumartesi, Türkiye’nin sadece belli bir yaş grubu değil yediden yetmişe herkes bu programı izliyor, yani Görkemli Hatıralar’ı. Niyetim, üç kez üst üste bu programı yazmak elbette değildi, zira ilki tamam, ikincisi bana özel, üçüncüsü ile 50.Sanat yılında Akbank’ın 23 Nisan Çocuk Şöleni dahilinde gerçekleşecek olan müzikali Peter Pan’dı.
Evet, biz özel bir gösterim ile bu müzikali izledik! Kesinlikle izlemenizi öneriyorum. Zaten müzik, ruhun gıdasıdır. Peter Pan’da, Varolmayan Ülke’den hayali bahsediliyor. Yani Peter Pan büyümek istemiyor, sırrı burada kalmak ama anahtar belli Peri Tozu ve sadece güzel anları düşünmek. Yani içine, kötülüğü almamak. Çocuk kalmak iyidir. Büyüyelim, büyüyelim de kimseleri özellikle dünyayı kirletmeden büyüyelim.
Akbank Çocuk Tiyatrosu ve Zorlu PSM işbirliğiyle tiyatro sahnelerine kazandırılan Peter Pan ve Varolmayan Ülke, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nda prömiyer yapıyor! Metin ve söz yazarlığını Mehmet Ergen’in üstlendiği müzikalin müziklerini Tuluğ Tırpan bestelerken koreografisini Beyhan Murphy üstlendi. Adada korsanlar, denizkızları, muhteşem dekor, kostüm, yok yok!
Tek kelime ile dört dörtlük. Ve müzikal!..
Müziğin hangi dalı olursa olsun, yaşam bunun üzerine kuruludur. Doğada bir yaprağın üzerine düşüveren yağmur damlası, bir resitaldir. Yakın zamana kadar çalınmamış bir türkünün hesabını, üstelik 23 Nisan’a denk gelen haftaya düşürmek, acaba Elmadağ’da, çamlar arasında tınlamış bir mandolinin yazgısı mıdır!
Müzik susmaz,
Sanat susmaz!
Ve ne yazık ki dünya bunları izliyor ve dönüp bakıyor.. Bize kafa tutmuş bir ülkenin kurucusunun; din, dil, ırk, mezhep ayırmadan Çanakkale’de adı sanı olmadan yatan şehitleri yüzü hürmetine, oralarda neler oluyor?
Bu ülke bizim, bu ülke, üzerinde yaşayanların, ona gerçek sevgisi ile yürekten bağlı vatanseverlerinin ve halkının.
O halk ki, destanı Kurtuluş Savaşında vermiştir.
Değerleri tam ve sağlamdır!
Onu dimdik taşıyacak olanlar, sağlamdır!
Uzun söze gerek yok!
Türkü, tıpkı şiirin, edebiyatın temeli olduğu gibi şimdiye kadar yani dünya var olduğundan beri gelmiş geçmiş tüm uygarlıkların beşiği Anadolu’nun beşiğidir. Ve türküler susarsa, yaşam susar. Halkı, türkülerden koparamazsınız!
Halkı, çok sevilen bir programdan, koparamazsınız!
Ne olur biliyorsunuz,
Bin ken sonsuz…
Görkemli Hatıralar, programı, program yapımcısı, sunucusu ve gazeteci Serhan Asker’de, programın yayınlanması için gece-gündüz çalışan; İstanbul, Ankara ekibi de yalnız değildir!
Hiçbir zamanda olmamıştır!
Çünkü Rıfat Ilgaz’ın gözlüğü ile bakar. Orhan Kemal’in şapkası ile selam verirler. Her biri, birbirinden AZİZ konukları kadar Aziz Nesin’dir.
Dağlarından yükselen Köroğlu, Dadaloğlu, Yunus Emre, Aşık Veysel, Neşet Ertaş, Pir Sultan, Şeyh Bedrettin’dir.
Ve Âşık Mahsuni’dir.
Sarı Sarı,
Mavi Mavi…
Çakmak çakmak bakan.
Halkı, halk ile kucaklayan!
Ve,
Nerede, şimdi tüm aydınlar!
Görelim, ne kadar yalnızlığa ortaklar!
Altmışların sonlarında, hiç değişmeyen güncelliği ile Rıfat Hocanın sorusunun, şiire dönmüş hali ile yeniden soralım!
AYDIN MISIN?
Bir değil, iki değil, üç değil, dönüp dolaşıp, Ahmet Davutoğlu'cu Halk TV'yi ve adamı Serkan Asker'in reklamını yapıyorsunuz. Sizin için oradan birisi özel olabilir ama burası da Muhalif yahu. Siz, Halk TV'nin PR'cısı mısınız, gazeteci mi?