Geçenlerde bir şey fark ettim.
Vapurdayım, Ada’dan karşıya geçiyorum.
Açığa oturdum. Püfür püfür esiyor. Fazla kalabalık değil, turistler çoğunlukta.
Bir koku! Daha doğrusu, her taraftan gelen çeşit çeşit kokular; parfümü, kolonyası.
Bütün bu kokular birleşip bana ulaşıyor. Açık havaya ve maskeye rağmen.
Nefes alınacak gibi değil!
Ayıptır söylemesi, koku duyum epey yüksektir ve her türlü kokuyu çok kuvvetli bir biçimde alabilirim.
İyisi-kötüsü, eskisi-yenisi, beni çocukluğuma götürenler, götürmeyenler; hepsini duyarım. Yemek kokularından tutun, çiçek, parfüm kokularına kadar her türlü kokunun “analizini” yapabilirim.
Bazılarının böyle bir “derdi” yoktur. Ne kadar şanslı olduklarını bilmezler.
“Alamamaktansa daha iyi” demeyin. Bildiğiniz gibi değil. Çiçek kokularını ayrı tutuyorum fakat ben bu durumdan şikayetçiyim.
Etrafımda bir koku bulutuyla geziniyorum sanki.
Ağır parfüm kokularından da hiç hoşlanmam.
***
O gün vapurda, açık havada, maske altında bana ulaşan kokular başka türlü ağırdı ve çeşit çeşitti.
Aslında “iyi niyetle” sürülmüş kokulardı.
Bildiğiniz parfüm, kolonya ve benzeri kokular. İnsanların güzelleşmek, cazibelerini arttırmak için sürdükleri kokulardan. Bir de mikroptan korunmak için sürdüğümüz kolonyaların kokuları.
Bunların hepsi birleşmiş beni bulmuş.
Neredeyse nefesim kesiliyordu…
Yol 40 dakika.
İnsan kendine ve etrafındakilere bunu neden yapar?
Eskidendi o!..
Assolistler döneminde vardı. Bitti.
Uzun zamandır hafif, belli belirsiz kokular sürülüyor.
Esas olan temizlik. Temiz kokmak.
Nasıl ki giyim tarzımız değişti, rahat giyinmek esas oldu. Onun gibi.
Lastik ayakkabı ve eşofmanımsı giysilerle, hafif parfümler sürmek, temiz kokmak mantıklı bir bütün.
Belli ki bu gelişmeleri takip etmemiş kişiler var etrafta.
Eskiden marifetti. “Buram buram” kokmak. “Şişeyi boca” etmek.
Biraz da zenginlik göstergesiydi.
“Kokundan tanıdım…” Düşünsenize, yürüyorsunuz, kokunuz tüm çevrenize yayılıyor. Arkanızdan gelenler de sizi kokunuzdan tespit edebiliyor!
“Adam şişeyi 2 günde bitiriyor!”
“Kadın parfümüyle banyo yapıyor” vs.
Üzülerek söylüyorum, bu laflar ve pratikler mazide kaldı.
O dönemlerde ithalat yasak, parfüm bulmak zordu. Bulan banyo yapıyorsa parfümüyle, çok zengin ve zevk sahibi telakki ediliyordu.
Pardon, bakar mısınız?
Farkında değilsiniz galiba!
Banyo yap, temiz kok, in!
Parfüm şişesine düşmek, out.
Banyo yapmadan parfümle idare etmeye çalışanlara ise susma hakkımı kullanıyorum…
Pandemi faktörüyle kolonya ve benzerlerinin kullanımı arasında direkt bir bağ da oluştu tabii. Hijyenden dolayı. Fakat bu kolonyalar da bayağı çeşitlendi, parfüm kılığına büründü, günün şartlarına uyarak.
Ve herkes “kolonya” adı altında ağırlaştırılmış kokular kullanır oldu.
Bir de kültürel ve coğrafi boyutu var bu işin. Batıdan doğuya doğru gittikçe parfüm merakı da büyüyor. Şekli de değişiyor malumunuz.
Su da kıymetleniyor tabii. Sür sürebildiğin kadar.
Vapurun turist profili de malum.
***
Ülke yangın yeri, sen nelerden bahsediyorsun!
Evet, doğru.
Ancak ben bugün yangınlardan, can, doğa ve mal kayıplarından, neden kullanmadığımız belli olmayan yangın söndürme uçaklarımızdan, aczimizden söz edemeyeceğim.
Yumurtalarını yangına teslim etmeyen anne kuştan, yangında doğan kuzudan, halkın kendi imkanlarıyla yangını söndürmeye çalışmasından, Manavgat Belediye Başkanı'nın, “kimse telefonumu açmıyor” diyerek gözleri yaşlı, yere çökmesinden hiç söz edemeyeceğim.
Müsaadenizle bugün “gündem dışı” kalmayı tercih ediyorum.
Çünkü daha fazla ağlamak istemiyorum...
İyi pazarlar
Yorum Yazın